USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Mevsimlik tarım işçisi kamplarında hep aynı manzara!

04-09-2022

Bursa’da Karacabey, Mustafakemalpaşa gibi geniş ölçekli alanda yapılan tarımsal üretimde mevsimlik işçiler olmasa mahsul tarlada kalır…

Başta yöredeki çiftçiler, yerel ve idari yöneticiler sağından soluna siyasi parti temsilcileri, ziraat odaları bu durumun gayet farkındadır… Zaman zaman dillendirirler de.  

Yıllardır Bursa Tabip Odası Yenişehir, Mustafakemalpaşa, Karacabey’de mevsimlik tarım işçilerinin kamplarını ziyaret eder; izlenimlerini ve önerilerini rapor haline getirir.

Hatta bir kitapçık şeklinde yayımlar ve bunu ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla paylaşır…
Peki bir şey değiyor mu?

Bursa Tabip Odası’nın geçmiş yıllarda mevsimlik tarım işçilerinin kamplarına yaptığı ziyaretlere katılmıştım.

Gördüğümüz manzara gerçekten içler acısıydı. Hamile kadınlar da vardı; küçük bebekler de, yaşlılar da!

Hiç hijyenik olmayan, börtü böceğin içinde yaşıyorlardı. Kimisi günlük ihtiyaçları için çadırların yanında domates, biber yetiştirmişti…

Çadırların yanındaki leğenlerde taşıma suyla bulaşıklarını, çamaşırlarını yıkıyorlardı. Çöpler, yemek artıkları ortalıktaydı. Aralarında üniversite öğrencileri de vardı.

KAMPTAKİ BİR KIZ ÇOCUĞUNUN HAYALİ

9 yaşındaki bir kız çocuğuna hayalini sormuştum; beni ve ziyarete katılan diğer kadınları göstererek “senin, onların gibi olmak istiyorum” demişti… Afallayıp “Nasıl yani!” deyince “Senin gibi okumuş insan olacağım. Bir mesleğim olacak. Böyle kamplara geleceğim. Kamplarda kötü yaşayan bizim gibilere yardım edeceğim” demişti…

Babası değil ama annesi okumasını çok istiyordu; ağlamıştım…

O kadar içimi acıtmıştı ki, ziyarete yönelik izlenimlerimde bu diyaloğu yazamamıştım bile…

Gezdiğimiz bazı kamplar diğerlerine göre daha düzgündü… Çalıştıkları çiftçiler ve kampa yakın olan köylülerin desteği ile çadırlara elektrik çekilmişti; televizyon izleyebiliyorlardı. Tuvaletleri biraz daha düzgündü… Çadırları da öyle!

Her halükarda tüm kamplarda yaşam koşulları insani değildi…
Ya şimdi?
Bursa Tabip Odası bu yıl mevsimlik tarım işçileri için rotayı İnegöl’e çevirdi…
Etkinliğe o tarihte izinli olduğum için katılamadım…

6, 7 YIL ÖNCEKİLERDEN FARKI YOK!

Ama paylaştıkları görüntülerin 5, 6, 7 yıl öncekilerden hiçbir farkı yok…

Aynı tas aynı hamam…

Acaba yaşamsal koşullar iyileştirildiği takdirde kalıcı olmalarından mı çekiniliyor?

Yine yıllar önce Urfa Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen bir söyleşiye katılmıştım…

Bursa’dan tanıdığım Urfalı bir iş insanı arkadaşım kenti gezdirirken, özellikle yoksul mahallelere gitmek istediğimi söylemiştim; çok şaşırmıştı.

Bir kent “En güzel, en turistik, en tarihi bölgelerini” görmek elbette hoştur; ama o kenti tanımak için makyajsız halini de görmek lazım!

Gittik… Bir genel seçim öncesiydi. Kahvehanelere girdim; insanlarla konuştum…

Gecekondu misali derme çatma evlerden oluşan bir sokaktaki kadınlarla sohbet ettim.

Türkçe bilen genç kızlar kendileri de dahil olmak üzere sokaktaki tüm evlerde yaşayanların her yaz Bursa’ya mevsimlik işçi olarak gelenler olduklarını söyledi…
Kamplarda yaşamanın çok zor olduğunu başka geçim kaynağı olmadığından mecburen geldiklerini. Çoğu Urfa’nın ilçelerindeki köylerinden merkeze göç etmişlerdi.

Merak ettim; tarlalara çalışmaya geldiklerinde hiç Bursa’yı gezmeye gelmişler miydi? Konuştuklarımın hiçbiri Bursa’yı görmemişti.

Aradan 10 küsur yıl geçti! Acaba yerel yönetimler çadır kamplardaki gençleri, çocukları, kadınları alıp 1 günlüğüne Bursa’yı, hiç olmadı, türbeleri, camileri gezdirmişler midir?

Bursa Tabip Odası’nın İnegöl’deki mevsimlik tarım işçileri kamplarını ziyaretine katılanlara gelince…
Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Kadir Binbaş, Bursa Eczacı Odası Başkanı Okan Şahin, Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek,

Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Fevzi Çakmak, Peyjaz Mimarları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Kasım Hanik ve BTO önceki dönem başkanlarından, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala…

’HALA TEMİZ SUYA ERİŞİMDE SIKINTI VAR’

Gidilen yer ise İnegöl’e bağlı Kurşunlu’da bir arazideki kamp…

Bursa Tabip Odası yönetim kurulu üyesi Kadir Binbaş’ın izlenimleri şöyle:

“10 yılı aşkın süredir bu ziyaretleri gerçekleştiriyoruz. Aradan geçen yıllarda tüm uyarılarımıza, önerilerimize rağmen buralarda bir iyileşmeyi maalesef göremiyoruz.

Hala temiz su ve enerjiye ulaşımda sıkıntılar yaşandığını görüyoruz. Düzenli sağlık taraması yapılmıyor, çocuklar okula gönderilmiyor. İnsanlar kendi inşa ettikleri derme çatma tuvaletlerde ihtiyaçlarını gideriyor.

 2022 yılında hala çadırlarda kalıyorlar insanlar… İşçi kamplarına konteyner evler konulması gerekiyor. İnsanca yaşam koşullarının sağlanması temel insan hakkıdır. Hem Akademik Odalar olarak hem de biz Bursa Tabip Odası olarak bu konuya dikkat çekmeye, insanlarımızın daha sağlıklı ve daha insani koşullarda yaşaması için çaba göstermeye devam edeceğiz.”

‘UYGUN KOŞULLARDA BARINMA SAĞLANMALI’

Halk Sağlığı öğretim üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala ise şöyle yorumluyor:

“İnsanların temiz suya erişimi bir an önce sağlanmalıdır. Mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı kamplar insani yaşam koşullarını sağlamaktan çok uzak.

Her yağmurda göle dönen bir arazide insanlar yaşamaya çalışıyor. Çöpler ve çadırlar iç içe. Derme çatma oluşturulan tuvaletler bir başka hijyen ve dolayısıyla sağlık sorununu gözler önüne seriyor. Y

Yerel ve merkezi yönetimin bu kamplarda yaşamak zorunda kalan yurttaşların daha iyi koşullarda yaşaması için çaba göstermesi gerekiyor.

Bu kamplarda yaşayanların bağışıklama, aile planlaması ve sağlık eğitimi başta olmak üzere birinci basamak sağlık hizmetlerine erişimi zor ve sınırlı; sağlık kuruluşlarının kampları ziyaret etmediği dile getiriliyor. Aynı şekilde okul çağındaki çocukların eğitimi de dikkate alınmıyor…

Biz hekimler olarak tekrar ediyoruz. İnsanların sağlıklı bir ortamda barınma ve yaşama hakkı temel insan haklarındandır.

Mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin uygun koşullarda barınması sağlanmalıdır. Bu insanları dışlayarak, görmezden gelerek, umursamayarak; özellikle çocukların umutlarını çalmaya kimsenin hakkı yoktur…”

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?