‘Baskılardan bunaldım, daha fazla dayanamayacağım görevden affımı istiyorum!’
Son 5 yılda MHK tam 5 kez değişti. Keza PFDK ve Tahkim Kurulu da öyle.
Gelenin gidenin hesabı yok...
Peki; başkanların şikâyet ettiği ama isimlendiremediği o baskıcılar kim ya da kimler?
Gayet açık ve net...Federasyon Başkanlığı için birinin ismi geçiyor... Fenerbahçeliler anında itiraz ediyor. Fenerbahçeliler kabul etse, Galatasaraylılar kabul etmiyor. Galatasaraylılar ikna olsa, Beşiktaşlılar ayağa kalkıyor.
Yani 3 İstanbullu ne derse o!
Çünkü “abi” yok.
Herkesin sırtında bir kulübün yaftası var... Herkes “kendi adamı başkan olsun” istiyor.
Benden olsun...
Çamurdan olsun!
Herkes güya “hukuk”tan bahsediyor ama aslında 3 İstanbullu “kendi hukuku”nu istiyor.
Kendi çıkarlarımızı kollaya kollaya, sadece futbolu kirletmekle kalmadık. İnsani ilişkilerimizi de kirlettik. Ne emektar bir futbolcuya saygı kaldı, ne de ömrünü futbola adamış birine vefa...
Mesela... Trabzonspor başkanlığı yapan, kulüpleri ikna edip, futbola havuz sistemini getiren, imkânsız denileni başarıp, futbol federasyonuna özerklik kazandıran Mehmet Ali Yılmaz, şu anda bakan olsaydı, tatlı tatlı çözer, gerekirse masaya yumruğunu vurur, bu işi hallederdi.
Ve Mehmet Büyükekşi...
Futbol Federasyonu’nun yeni başkanı...
Yeni başkanın ayağının tozuyla oturduğu o koltukta ilk icraatları ne mi oldu?
-Yabancı kuralını kulüplerin istediği gibi; 8+3 devam ettirdi.
-Takım Harcama Limitleri’nde yüzde 40 sapma verdi.
Peki bu talepler kimlerin olmazsa olmazıydı?
3 İstanbullu’nun!
Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Mehmet Kasapoğlu’nu eleştirmek için yazmıyorum... Ama 3 İstanbullu’ya, sözünü dinletebilmesi mümkün değildir.
