USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

‘Ablaa… Kurtuldum ben özgürüm artık!”

26-06-2022

Belki yirmi kere tekrarladı... Hayatını cehenneme çeviren, onu öldürülme korkusu içinde yaşatan, insülinle zehirleyerek öldürmeye çalışan, mahkemelerde süründüren, halen devam eden beş altı davası olan eski kocasının eceliyle öldüğünü öğrenmişti.

Adam 1 aydır sosyal medyasında bir şeyler paylaşmıyordu. Kronik hastalığı vardı, diyabetliydi, insülin kullanıyordu.

Kendi aramızda konuşurken kadın demişti ki "Abla ya yoğun bakımda ya hapiste ya da dolandırdığı mafyalardan biri öldürdü gömdü..."

"Aman ya, husumetlisi olarak biliniyorsun; üstüne kalır ya karakola git söyle ya da ilk mahkemede anlat bu durumu! Dirisi dert oldu sana ölüsü de olmasın!” demiştim.  

Adama güya annesinden İş Bankası hisseleri miras yoluyla intikal etmişti. İş Bankası'na açtığı davalar gerçekti. Bir de aile bireylerine, eski eşlerinden birine açtığı yüklü tazminat dosyaları vardı.

Mahkemeye intikal ettirerek inandırıcılık sağladığı dava dosyalarını satıyor ya da teminat göstererek karşılığında para alıyordu. İddialara göre UYAP’ta 70’in üzerinde davası vardı.

Adamın defalarca hapse girip çıktığı kadınla evliyken cezaevine girdiğinde ortaya çıkmıştı. Yaşlı başlı ağzı iyi laf yapan biriydi. İnsanların onun asıl kişiliğini anlaması çok zordu.
Boşanma davasının sürdüğü tarihlerde adam sosyal medyasında eşinin "fuhuş yaptığını" yazmış ve çok iğrenç ifadeler kullanarak acık ev adresini ve telefonunu paylaşmış; iti kopuğu kadının kapısına yığmıştı. Oysa kadın evlere temizliğe giderek yaşamını idame ediyordu.

Tipik Arnavut kızıydı; öfke kontrolü yoktu. Adam kadını çözmüştü. Bir kadına atılabilecek her türlü iftirayı atıyor; tehdit ediyor, kadının damarına basıyor, tepki verdirtiyor, ardından ceza davaları açıyordu. Adam adliye kurduydu. Mahkemelere gide gele hukukun arkasından dolanmayı öğrenmişti.

Kadın bir sürü davanın ve iftiranın yanı sıra ‘Vururuz, asarız, keseriz’ diye kapısına dayanan adamın alacaklısı canı yanık kişilerle uğraşıyordu. Cezaevi arkadaşlarına olmayan dairelerini vaat edip kadının peşine takıyordu. Öldürtmeye çalışıyordu.

Kadın uzaklaştırma ve koruma kararları alıyor; her an öldürülme korkusuyla yaşıyordu. Üç dört yıl öncesinin yaz mevsimindeydik; adam yine haber yollayıp havaya uçurmakla tehdit etmişti…  

Bir hafta on gün sonra panik içinde aradı; “Abla işten geldim, evde doğalgaz kokusu var” dedi. Mutfakta elektrikli ocak ve banyoda elektrikli termosifon kullanıyordu. Evde doğalgazın kullanıldığı bir şey yoktu!
Elektrik düğmesini açmadan daireye girdi, tüm pencereleri açtı. Vanaları kapattı. Evin içine biri girmiş ve daire dışında kapalı olan doğalgazı ve evin içindeki doğalgaz sobalarını açmıştı. Belki de elektrik düğmesine dokunsaydı daire havaya uçacaktı. Polis çağırdı; evden hiçbir şey çalınmadığı için tutanak bile tutulmadı…

Adamın peşine taktığı sapkınlardan biri kadına WhatsApp’tan ulaşmaya çalışırken, yanlışlıkla kadının kocasıyla yaptığı iğrenç ifadelerin yer aldığı ona tuzak kurulan konuşmanın ses kaydını yollayıvermişti. Belki de kadına acımış, bilerek yapmıştı.

Böylece kadın kendisine kurulan ve kurulacak olan olası tuzaklardan kurtulmuştu. Referanslı olmayan hiçbir yere temizliğe gitmiyordu; adam onu çalışamaz hale getirip intihara zorlamak için tuttuğu it kopuklara telefon ettirip tuzak dairelere temizliğe çağırtıyordu.

Şeytanın bile aklına gelemeyecek işlerdi. Adam ömür boyu sigortalı hiçbir işte çalışmadığından emekli maaşı falan da yoktu.  Kadın cezaevindeyken vasiliğini almıştı; boşandıktan sonra ise hemen mahkemeye gidip düşürtmüştü.

Farklı illere gönderilen milyonlarca liralık icra davalarıyla karşılaşmıştı kadın.
Adamın yaptıkları o kadar çoktu ki, bunlar sadece şimdi aklıma gelenler…

Kadın adamın başına açtığı bin bir belayı savuşturmayı başardı. Artık adamın yapacağı tüm hamleleri önceden okur olmuştu.
Adamın sosyal medyada, telefonla ya da haber göndererek yaptığı tüm kışkırtmalarla başa çıkmayı, öfkesini kontrol etmeyi öğrendi. Çok mücadele etti.

Kamuoyu oluşturmak için de çaba gösterdi. Kent Meydanı’nda tek kişilik protesto yaptı, mağduriyet konularından oluşan bir sergi açtı. Artık o da adamı zıvanadan çıkarmayı öğrenmişti. Davul çaldırdı, lokma dağıttı. Boşanmayı başardığında yamaç paraşütüyle atladı. Adam (sözde) sosyal demokrat numarası çektiğinden kadın örgütlerinden destek görmedi. Oysa adam işine ne gelirse ondandı…

Boşandı, yine de adamdan kurtulamadı; sülük gibi yapışmıştı yakasına, düşmüyordu. Bu süreçte güçlenen kadın dosya hazırlayıp karşı dava açmayı, Adliye koridorlarında dava takibini öğrendi…

Kadınları ağır yaralayıp yoğun bakımlık eden adamlar, tacizciler, tecavüzcüler serbest kalırken, bu adamın açtığı davalarda kadınlar cezalandırılıyordu.

Kadına atanan ücretsiz avukatlar davaları takip edemiyorlardı; zira dava sayısı çok fazlaydı. Birkaç kez internetten Asliye Ceza Mahkemesi dilekçesi indirip kadının delilleri üzerinden savunmasını bile yazmışlığın vardır. Tek tek delilleri toparladık birlikte, ses kayıtlarını verdik. Adamın onca ön hakaretine ve onca belgeye karşın;kadın sosyal medyada hakaretten art arda cezalar aldı.

Mahkemede boynunu büküp hasta, yaşlı zavallı bir adam rolünü oynuyor; mahkemeden çıktıktan sonra ise içine cin kaçmış gibi kadınla uğraşmayı sürdürüyordu. Kadın ise mahkemelere üstü başı tertemiz, başı dik, bakımlı gidiyor, asla eziklenmiyordu. Bu da onun hayata karşı duruşuydu, bedeli ne olursa olsun hiç taviz vermedi.

Kadının koruma kararlarının yenilenmesinde bile sorun çıkıyordu. Gündelik temizlikten kazandığı paraları mahkemelere gidip gelirken taksilere, dava harçlarına, cezalara harcıyordu…
Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü devreye girdi; avukat tahsis etti, adres gizliliği sağlandı. Adamın yüzünden birkaç kez evini taşıdı.

Tüm bunlar olurken, adam yeni avlar peşine düşmüştü. Tuzağına düşürdüğü kadınlar siyasi ya da mesleki kariyeri olanlardı. Hatta aralarında mimar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, sağdan soldan siyasi parti yöneticileri ile kendi avukatı bile vardı.

Kadınlara üç beş bin liralık hediye alıyor, birlikte yemeğe çıkıyor, bazılarıyla da tatil yöresine gidiyor ve ardından gizlice çektiği fotoğrafları kullanıp kredi potansiyellerine ya da mal varlıklarına göre borç verdiğini iddia ettiği on binlerce lirayı istiyordu.

Sosyal medya üzerinden kadınları ellerinde görüntüler olduğunu ima ederek, işin içine ailelerini de katarak “Daha neler var, neler” diye aleni tehdit ediyordu.  Kadınların bir kısmı rezillikten, statülerini kaybetmekten korktukları için şikayetçi olamıyordu. Güçlü olanlar uzaklaştırma kararı aldırıp suç duyurusunda bulunuyordu.

Kadıncağızın o kadar canına yetmişti ki; 5 yıl ceza aldığı bir dava duruşması dönüşünde “Abla ben bu adamı öldürseydim, şimdiye kadar çıkmıştım” demişti… Ben de acı acı gülerek “Erkek olsaydın belki!” demiştim.

Öldüğüne inanmakta bile güçlük çektik. “Acaba bir saldırı mı planlıyordu, oyun mu kurgulamıştı” diye… Gerçekten de çok tehlikeli bir adamdı. Bir kadını toplum nezdinde itibarsızlaştırmak için sahte fotoğraf, belge, görüntü, iftira olmak üzere her şeyi yapabilme potansiyeli vardı…

Bir Haftadır adamın sahiden ölüp ölmediğini araştırdık. Zira, hem dolandırdığı insanlardan kaçmak hem de eski eşleri de dahil kadınlara zarar vermek, kesinleşen hapis cezasını da çekmemek için böyle bir şey uydurmuş olabilirdi.

Kadıncağız her kanaldan aradı taradı… Mezarlıklar Müdürlüğü’nden bile teyit edildi. Birkaç gün morgda kaldıktan sonra yakınlarından biri alıp defnetmiş… Sahiden de ölmüş…

Ölümüyle kadınları sevinçten ağlatan adamdı... Allah rahmet eylemesin!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?