USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ŞÜPHE!

16-05-2022

Mısralar da fısıldadığı gibi “Ya içimden şu zalim şüpheyi kaldır; ya da beni oraya aldır” serzenişine hak vermemek elde değildir.

Maneviyat kokan dışa vurumlar da Allah korkusuna Takva, şüpheli şeyleri terketmeye ise Verâ denir.

Üstüne koyarak ilerlendikçe görülüyor ki; Verâ hem bedene, hemde hasta kalplere deva.

Yaptığımız hatalarda kalbimiz sızlayarak ta olsadevam ediyorsakyanlışlara, Verâ halinde değiliz demektir.

Şüpheli şeylerden uzak dururken;dünya işlerine esir düşmüş, Allah’ı anmıyor aramıyorsak; kalbimiz Verâ’yı terk etmiş demektir.

Verâ’nın başlangıcı ise haram olup olmadığı itilaflı olan şeyleri terk etmektir.

Buna göre herhangi bir âlimin haram dediği bir şeye diğer âlimler fetva vermiş olsa bile o şüpheli durumdan kaçınmak en iyisi, en faziletlisidir. 

Muhammed Haşim Keşmi “Berekat” adlı eserine paralelİmam Rabbani Hz.’nin deyişlerinde de herhangi bir âlimin cevaz vermediği bir durumdan uzak durulması gerektiği ince ayrıntılar gözetilerek anlatılmıştır.

Ancak sâlih insanlar bu kadarıyla da yetinmez, yaptıkları her işi Allah korkusuyla ürpererek yapar, harama yaklaşma tehlikesiyle de bazen itilaflı mubahları terk ederler. İşte ders çıkaran ve hatta o çelişkiçemberine dahi girmeme gayretini gösteren algısı açıkörnek profil budur.

Nitekim önümüzdeki başka bir emsal ise Hz. Ebubekir’in harama düşme korkusuyla 70 helâli terk etmiş olması oldukça açıklayıcıdır. O ne yüce bir şahsiyettir. Örneklerle dolu bir kurtuluş kavgası kumandanı yüce bir gönüldür.

Bunlar atlanamaz örneklerdir.

Çünkü yaratan dan ancak âlimler hakkıyla korkarlar. Ama burada âlimlerden beslenen biz aciz Müslümanları ebedi feraha kavuşturacağı gerçeğini de atlamayalım. O eşsiz alıntıları yaşamlarımıza katarak içselleştirelim.

Allah korkusu ilim öğrenen kişinin gurur ve kibre kapılmasına engel olur. Onu öğrendikleriyle amel etmeye sevk eder. Bu da kişiyehakikat kapılarını aralar.

Unutmayalım ki; İman kemali ilme, ilmin kemali de Allah korkusuna bağlıdır.

Kuşkunun yerleştiği kalbe tereddüt karargâh kurar. Güzellikler iyimserlikler giderek yitirilir. Zira zihinler işgal edilipte hasta edilmişse insanoğlu içerdeki kaleler de birer birer düşer yıkılır viran olur. Bu durum insanı ahiretini kaybetme noktasına sürükler. Maneviyatıyla gök kubbeler de Meleklerin bile erişemeyeceği mertebelere ulaşabilecekken; cehennem kapısında Hz. Malik’in huzurunda bir eşek olarak ömür tükettiğinin farkına geçte olsa varır ki; artık ne çare.

O yüzden akilâne ve uyanık bir hayat sürelim ki; dünya hayatında önümüze her çıkana göz ve gönül perdelerimizi aralamayalım ki kirlenmeyelim.

Sen iyisimi kalbini saydam kırılmaz bir cam gibi gör. Şüphelere yaklaşsan da üzerinde durma devam et hakça ki;  onlar sana uğramadan kıvrılıp akıp uzaklaşsınlar.

Yoksa için şüpheler üssü olur.

Ve bu bir yüktür, ağırlaştıkça ağırlaşır. Başa çıkmakta her babayiğidin harcı değildir.

Bu durum adeta bir duvarı itmeye çalışırken yorulmak ve akabinde de bitmektir. Akıntıya inatla karşı koyayım derken yorgunluklarda boğulmaktır.

Ömrün varsa artık yeniden doğrulman ayağa kalkman icap edecek biliyorsun.. Misli yorgunlukla elbette.

Yazık değil mi peki sana. Aldırmadan harcadığın hassasiyetten uzak geçirdiğin boş geçen yıllara?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?