USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kozluören’in iftar imecesi

25-04-2022

Dün Kozluören Köyü’ndeydim. Köy iftarı ve yeni kurulan Kozluören Köyü Kadınları Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin genel kurulu vardı. Havanın güzelliği de bize eşlik etti.

Uludağ’ın yamaçlarında, Kestel’e bağlı, yeşillikler içerisinde, özellikle de baharda derelerin köy içindeki kanallarda, evlerin arasından şırıl şırıl aktığı çok güzel bir köy… (Her ne kadar Büyükşehir Yasası’ndan sonra kırsal mahalle olarak anılsa da ben köy demeyi yeğliyorum.)
Kozluören köyünün iftarı vardı… Yeni kurulan Kadın Kooperatifi’nin ve Kozluörenli Mali Müşavir İlkay Mutluay’ın davetlisiydik…

Yıldırım Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü Filiz Çilingir, Müdürlüğün Sosyal Destek İnovasyon Merkezi koordinatörü ve Proje sorumlusu Ebru Yüksel, Tarım İl Müdürlüğü Tarımsal Kırsal Kalkınma’dan Songül Acıköse ve Ziraat Mühendisi Ebru Yaldır ile YILKAKOOP Başkanı Semiha Şan ile yine Kozluörenlilerin davetlisi olan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK)  İl Koordinatörü Bilal Tunç da oradaydı. Orada olduğu sürece Kozluörenli çiftçilere bilgilendirme yaptı durdu. Daha önceki bir yazımda da yazmıştım; işini bir bürokrattan ziyade bir STK gönüllüsü gibi yürekten, inanarak, emeğini hiç esirgemeden yapan biri. (Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği tarım sempozyumunda izlemiştim.)

 Belçika’da Sinema üzerine yüksek lisans yapan bursa.com yazarlarından Yüksel Çilingir de belgesel tarzında bir kısa film çalışmasını hayata geçirmek üzere gün boyu çekim yaptı.

KÖYÜN KADINI, ERKEĞİ, YAŞLISI GENCİ İŞBAŞINDA

Erken gittik ve Kozluören kadınlarının iftar hazırlıklarını yerinde gördük. Köy, yüzlerce yıllık imece geleneğini yaşatıyor.

Köyün önde gelenleri iftar için gerekli olan tüm malzeme ve giderler için para toplamış… Malzemeler alınmış. Köye ait olan büyük tencereler var; geçmişte pişirme saç ayaklarıyla birlikte fabrikada özel olarak yaptırılmış.

Toplu davetlerde yemek pişirmeyi öğrenen kadınlar, bilgilerini genç kuşaklara aktarıyor. Köy kadınları devasa kaplarda kıymalı, terbiyeli şehriye çorbası, nohutlu pilav ile et yemeğini odun ateşinde pişirdiler. Bir ekip de kirlenen kapları anında yıkıyordu. Kimisi pirinçleri yıkıyor, kimisi küreklerle altını tutmasın diye pilavı, yemekleri karıştırıyordu. Yemeklerde tereyağı ile bitkisel yağı karıştırıp kullandılar.

Sonrasında köy meydanında köyün delikanlıları masaları hazırladılar. İftar saatine yakın yemekler tabldot kaplarına köyün genç kızları tarafından dolduruldu ve çorba, turşu, zeytin, ayran, tatlı, pilav ve et yemeğinden oluşan iftar ikramı köyün delikanlıları tarafından tek tek masalara dağıtıldı. Hiçbir yüksünme olmadan tamamen gönüllü bir şekilde.

Ardından köy meydanında ilahilerden oluşan bir konser ve semazen gösterisi gerçekleşti.

Ve o arada da gençler köy meydanını tek bir çöp bile bırakmadan temizlediler, masalar toplandı. Teravi namazı saati geldiğinde meydan tertemizdi. Bine yakın konuk köy meydanında ağırlandı.

SULAMA İÇİN HAVUZ ŞART!
Köy muhtarı Murat Yıldız ile görüştüm; köye dair bilgi aldım, şunları söyledi:

“Köyümüzde 500’e yakın kişi yaşıyor. Gençlerin büyük kısmı Bursa’da.  İkinci kuşaklar eğitim ve iş nedeniyle şehirde yaşıyor. Köyümüzün nüfusu hafta sonu 800’ü buluyor. Pandemi döneminde Kozluören ikinci kuşaklara sığınak oldu…”

Muhtar Murat Yıldız köyde yetişen ürünler konusunda şu bilgiyi verdi:

“Kozluören’de armut, ahadudu ve böğürtlen yetişiyor. Ahadudu’nunTolka denilen yeni bir cinsi ekiliyor, kasım ayına kadar da toplanıyor.”

Köyün her tarafından sular akıyordu, yine de sorasım geldi; “sulama sorununuz var mı?” dedim. Muhtar Yıldız şu yanıtı verdi:

“Köyün üstünde BUSKİ’nin yaptığı mebranlı gölet var, dolguda bir sıkıntı var, zaman alacak. BUSKİ ile bir toplantı yaptık; ‘göledin bir, iki yıl gözlemlenmesi gerekiyor, gözlemlemeden suyu tutamayız’ denildi.Köyümüzde sulama sıkıntısı var, bu sorunun çözümü için bir havuz yapılmasını talep ediyoruz…”

Kozluören’in her tarafından sular akıyordu, su sıkıntısını anlamamıştım; sordum; şunları anlattı:

“Şu anda suyumuz var, ama havalar ısındığında su azalıyor. Köyümüzün üstünde iki köy daha var, onlar da derelerin suyunu kullanıyor. Kapalı sisteme su verdiğimizde, su hattında sıkıntı yaşıyoruz. Havuz yapılırsa, gölet faaliyete girene kadar su sıkıntımız kalmaz.”

BİR TUHAF TAŞ OCAĞI HİKAYESİ

Yeri gelmişken yazmamak olmaz. Bir tuhaf taş ocağı hikayesi vardır Kozluören’in…

Kozluören’e daha önce de gitmiştim. İlk gidişim, 15 yıl kadar önceydi. Köyün verimli birinci sınıf tarım arazilerinin hemen dibine taş ocağı yapılmak isteniyordu.

Babasultan Göledi için DSİ, tarlaların dibindeki hazine arazisinden dolgu malzemesi olarak taş alacaktı.
Köylüler kadim bilgileriyle oradaki taşların özellikleri gereği dolgu malzemesi olamayacağını; su sızdıracağını söylemişlerdi.

Oluşan kirlilik nedeniyle tarlalarından verim alamayacaklarını söyleyip taş ocağına itiraz ediyordu ve eylem yapmışlardı, hatta tartaklanmışlardı. Gidip yerinde görmüştük. Taş ocağı olacak yer ile tarlalar yan yanaydı.

Ayrıca bölgede Roma döneminden kalan mozoleler vardı; defineciler tarafından delik deşik edilmişti. Gözümüzle görmüştük. Taş alınacak bölge tarihi ören yeriydi.

Hatta o tarihte Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bilim dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin’den oluşan bir heyet de bölgede Roma ve Bizans döneminden mezarlar, kalıntılar olduğuna dair görüş bildirmişti.
Köyde Çevre Şenliği ve panel ve fotoğraf sergisi düzenlenmişti. İnegöl Ziraat Odası Başkanı Niyazi Özbil, Kozluören Köyü Tarım ve Kalkınma Kooperatifi Başkanı Zeki Anıl Gülşen, Bursa eski İl Sağlık Müdürü ve Çevrem Derneği Başkanı Dr. Hüseyin Hüsnü Serdar ile dönemin Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı İlhan Demizöz’ün konuşmacı olduğu paneli ben yönetmiştim.Türk Ocakları Bursa Şubesi Başkan Yardımcısı Dr.  Mete Ateş de Kozluörenlilerin mücadelesini destekleyenler arasındaydı.

Dönemin Kestel Kaymakamı "DSİ size nasıl gölet yapmışsa, oraya da barajı yapacak. Arazi devletin yeridir, DSİ de devletin kuruluşudur. DSİ taşı aldıktan sonra alanı düzeltecek, uygun olan yerleri ağaçlandıracak, ortaya çıkan arsa üzerine de soğuk hava deposu yapılacaktır"vaadinde bulunmuştu.

Ve 200’e yakın kişinin önünde şunu da söylemişti, “Getiririm Jandarmayı, taşı da alırım.” (O özgüvenin kaynağı 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında ortaya çıktı!)

Dediğini de yaptı. Köye Jandarmayı yığdı, iş araçları ve elemanlar alana sokuldu; Bizans kalıntılarının bulunduğu yer tarumar edilirken, köylülerin ağacı çıkıp, ne yapıldığını gözetlemesi bile engellendi.
Sonuca gelince; taşların dolgu malzemesi olarak işe yaramayacağını anlaşıldı ve “Bu taşlar işe yaramaz” deyip işi yarıda bıraktılar.

Yani köylüler haklı çıktı!Kozluörenlilerdenbir özür bile dilenmedi. 
Bu arada; bölgede hazine arandığına dair şehirefsanesi de uzun yıllar konuşuldu.

O kaymakama gelince; son olarak Alanya kaymakamlığı yaptı, görevden alındı, 3 kez mahkeme kararıyla göreve döndü. FETÖ üyeliğinden aranırken 2017 yılında İstanbul’da yakalandı. Büyük Alanya Gazetesi’nde 4 Mart 2021’de yer alan bir habere göre ise serbest kalıp Alanya’ya geri dönmüş.

(Hakkında internette çok sayıda haber var; mesela Sabah Gazetesi’ndeki 14 Aralık 2017’deki şu haber; https://www.sabah.com.tr/gundem/2017/12/14/fetocu-kaymakam-teroristbasi-istedi-diye-cocuklarini-sunnet-ettirmemis)

Velhasıl, itilip kakılan, tartaklanan Kozluörenlilerin ahı yerde kalmamış.

KOZLUÖREN’İN TARİHÇESİ

Bursa.com/wiki sayfasında Tarih araştırmacısı yazar Raif Kaplanoğlu tarafından kaleme alınan şu bilgiler yer alıyor:

“Eskiden Gürsu bucağına bağlı idi. Kestel'e 24 km uzaklıktadır. Eski bir köydür. İlçenin güneydoğusunda, Uludağ’ın doğu yamaçlarındadır. Köyde bir antik yerleşim kalıntısı bulunduğu için bu adı almıştır.

 Ören yerinde ceviz ağaçları bulunduğu için Kozluören denilmiş. KaraçelebizadeMuslihiddin Efendi köyde bir cami yaptırmıştır. 1530 tarihli tahrir defterine göre İnegöl’e bağlı ve diğer adının Akdarma olduğu yazılan Közluviran köyü farklıdır. XVI. yüzyılda köyde 19 hane yaşadığı görülmektedir. 1530 yılı tahrir defterinden İnegöl’e bağlı olan köyde ceviz ve kestane üretimi yapıldığı anlaşılmaktadır. 1916 yılına kadar, idari olarak sürekli İnegöl’e bağlı olan Kozluören köyü, 1916 yılında Bursa’nın Kestel bucağına bağlanmıştır.

1895 ve 1908 Yıllığı’na göre Bursa'ya bağlı olup, 109 hane bulunan köyde 1927 yılında 668, 1990 yılında 829, 1997 yılında 779 kişi yaşamaktaydı.

Eski Yörük köyüdür. Köye Boşnak göçmenler de yerleşmiştir. Köyde yaşayanların yüzde 20’si, 1880’li yıllarda Artvin Murgul’dan gelen göçmenler yaşamaktadır. (BOA. Temettuât Defterleri, no.7557) Köyde, sulama amaçlı bir gölet vardır. Yüzde 70'i yerli, yüzde 10'u Bulgaristan, yüzde 20'si Artvin ve Murgul göçmeni.”

BURSA.COM/WİKİ = YAŞAYAN ŞEHİR ANSİKLOPEDİSİ

“bursa.com” sitesinde yer alan Wikisayfasına zaman zaman özellikle tarihi yerler konusunda bilgi almak adına başvuruyorum. Önemli bir çalışma; sayfada  şu bilgilendirme yer alıyor:

“’bursa.com’un‘Sosyal Sorumluluk Projesi’ olan BURSA.COM/WIKI; Bursalıların katkılarıyla gelişip büyüyen "Bursa’nın Yaşayan Ansiklopedisi”…

Bursa tarihi araştırmacısı Raif Kaplanoğlu’nun 50’den fazla kitap çalışması Wiki Bursa’nın altyapısını oluşturdu. Keza Dr. Murat Kuter’in kitapları da bu temele katkı sağladı.

Tarihi, bizzat yaşayanlar yazmalı. Yıllar sonra geçmişin tozlu raflarından tarih çıkarmanın zorluğunu en çok bu konuda çaba harcayanlar bilir.

Bugünkü internet ve iletişim teknolojisinin avantajlarını kullanarak yarınlara bırakılacak bugünün Bursa tarihini hep birlikte yazabiliriz.

Vikipedi’yi pusula yapan Türkiye’nin en büyük şehir portalı bursa.com, sosyal sorumluluk kapsamında dünyanın en kapsamlı özgür şehir ansiklopedisinin altyapısını oluşturdu. Geliştirme, yaşatma görevi de tarih bilinci taşıyan Bursalıların…”

Sitede bursa.com/wiki hakkında “Bursa’nın internet ortamında yaşayan ansiklopedisidir. Kullanıcı katkılarıyla gelişip büyür” deniyor. Tanıtım yazısında içerik desteğinin nasıl verileceğine dair bilgiler de yer alıyor

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?