USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

BUGÜN 23 NİSAN, NEŞE DOLUYOR İNSAN’

23-04-2022

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun.

Ne yazık ki, 2020 ve 2021 yılları küresel felakete dönüşen salgın nedeniyle ancak evlerde kutlanabildi. Bu yıl anaokulları, ilk ve ortaokullarda kutlamalar yapılıyor…

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle TBMM’nin açılış yıldönümü olan gün; 23 Nisan 1924’ten itibaren Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başladı…

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk milli bayramıydı. 1927 yılından itibaren Çocuk Esirgeme Kurumu öncülüğünde kitlesel kutlamalara dönüştü… 1980 yılına dek Çocuk Bayramı olarak kutlandı. 1981yılında darbeci / çakma Atatürkçü Kenan Evren bayramın adını değiştirerek “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” yaptı. 

Dünyada çocuklara armağan edilen ilk ve tek bayramdır…

Bizim çocukluğumuzda 23 Nisan çok daha coşkulu kutlanırdı. Atatürk İlkokulu’nda okuduk. Bizim en büyük şansımız genç Cumhuriyet’in yetiştirdiği öğretmenler tarafından eğitilmemizdi. Öğretmenlerimiz ortaokuldan itibaren öğretmen okullarında yetişmişlerdi. Aslında lise mezunuydular. Çoğu yatılı öğretmen okullarından yetişmişti. Ama çocuk yaştan itibaren öğretmen olmaya istekli, hedefli, iyi yetiştirilmiş öğretmenlerdi.

Dünün öğretmen okulu /lisesi mezunu her bir öğretmeni, bugünün on eğitim fakültesi mezununa değişmem. Sevgili ilkokul  öğretmenim Gülten Erbilgin’i rahmetle ve sevgiyle anıyorum.
Bayramların bayram gibi kutlandığı yıllardı. En coşkulusu da 23 Nisan’dı.

Atatürk Caddesi’nde çok büyük, rengarenk bir kortej oluşurdu. Öğretmenler sınıflarının başında yürürdü.
Öğrenciler çok çeşitli ama belli bir akış ve tema içerisindeki muhteşem kostümleriyle yürürlerdi. Mağara insanlarından, Anadolu’daki çeşitli uygarlıklara dek!

Mesela ben ilkokul 2.sınıfta Asur kızı olmuştum. Öğretmenimiz kostümü bir kağıda çizip vermişti. Kıyafetimi Kayhan’ın meşhur terzisi Muzaffer Hanım dikmişti.

Çok otoriter bir terziydi, yanında en az üç çırak çalışırdı, o zamanlar konfeksiyon ürünleri bu kadar yaygın değildi. Belki de tarihi bu kadar sevmemin bir nedeni de odur. Çok merak etmiştim, Asurluların ne olduğunu, ansiklopedilerden bulup okumuştum.

Kardeşim de o yıl benekli benekli kanatları olan bir uğur böceği olmuştu. Başındaki başlıktan çıkan antenlerine minik lambalar yapılmıştı, yanıp sönüyordu. Demek ki o yıllarda da teknolojisi varmış! Hani deniyor ya, memlekette bizden önce o da yoktu, bu da yoktu, hiçbir şey yoktu diye! Hiç de öyle değildi…

Kurtuluş Savaşı başta olmak üzere Anadolu tarihi canlandırılırdı. Kızlar, lale, gül, papatya kostümleriyle yürürdü… Meslekler simgelenirdi. Folklor kıyafetleri bugünkü gibi en önde değildi. Genel kutlamada diğerlerinin yanında bir bölüm gibiydi.

Her ilkokulun izci grupları vardı: izci kıyafetleriyle trompet çalarak kortejdeki yerlerini alırlardı. İlkokul 3. Sınıftan itibaren izci olarak katılmıştım 23 Nisam kutlamalarına. “Beş para ver, beş para ver, beş para yoksa on para ver” ritmini hala hatırlıyorum, bir de Hasanağa diye bir ritim kalmış aklımda… Uygun adım, marş, marş yürürdük, izci takımları pek bir ciddi olurdu.

Ve her 23 Nisan’ın mutlaka gelin gibi giyinmiş bir prensesi olurdu. Tüm kızlar ona çok özenirdik. Bursa bu kadar büyümemişti, şehir küçüktü, ama yüreklerimiz büyüktü. Atatürk Caddesi kutlamalara yeterdi, caddenin sağı solu tıka basa insan dolardı. O yıllarda milli bayramlar protokol bayramına dönüşmemişti, herkesindi, halk katılırdı.

Köylerde de okullar vardı ve tüm milli bayramlar köylerde de coşkuyla kutlanırdı. Şiirler okunur, şarkılar söylenir, köylüler de katılırdı.

Şehir büyüyünce 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramları artık olmayan Atatürk Stadyumu’na taşındı. Daha sonra ise açık alandaki kitlesel kutlamalardan vazgeçildi. Okullarda kutlanmaya başlandı. Hatta öyle bir hale geldi ki, bazen kutlamalar çeşitli gerekçelerle ertelendi. 23 Nisan Bayramı FETÖ’nün icadı olan bir hafta ile gölgelendi… 15 Temmuz darbe teşebbüsünün akabinde tarihi değiştirildi…
Bu ülkede milyonlarca insan milli bayramların bayram gibi kutlandığı bir çocukluktan geldi. Toplumsal bilinçte kaydı var.Öyle kolay kolay silinmez!..

23 NİSAN DÜNYA BEBEK, ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI GÜNÜ

Öte yandan… Bu yıl, uluslararası kuruluşlarca 23 Nisan “Dünya Bebek, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Günü” ilan edildi. Böylece 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’yla aynı günde bir dünya çocuk günü oldu.

Bu da çocuklara bayram hediye eden bir lider olarak Atatürk’ün hala tüm dünyaya ilham vermeye devam ettiğini gösteriyor…

Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Neslihan İnal, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Ülkemizde bizim için Ulu Önder Atatürk’ün çocuklarımıza armağanı olan ulusal egemenliğimizi ve çocuklarımızın değerini bize bir kez daha hatırlatan bayramımızın böyle bir günle taçlandırılmış olması, meslek alanımızın da onurlanması anlamına gelmektedir” dedi.

Uluslararası Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi ve İlişkili Meslekler Birliği (IACAPAP), Uluslararası Ergen Psikiyatrisi ve Psikolojisi Derneği (ISAPP), Dünya Bebek Ruh Sağlığı Derneği (WAIMH) ve Dünya Psikiyatri Birliği’nin Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Birimi (WPA-CAP) ile işbirliği içinde 23 Nisan’ı Dünya Bebek, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Günü olarak ilan etti.

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı böyle bir günle taçlandıran gelişmenin mimarı ise IACAPAP yönetim kurulu üyesi, Türkiye Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Derneği Onursal Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Füsun Çetin Çuhadaroğlu… Kendisini yürekten kutluyoruz…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?