USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Pandemide tıbbi ve aromatik bitki ürünlerine tercih arttı

15-04-2022

Pandemiyle birlikte hepimiz bağışıklığımızın güçlenmesine destek olacak tıbbi ve aromatik bitki ürünlerine yöneldik. Zira, Kovid-19 salgını bize bağışıklık sisteminin ne kadar önemli olduğunu ayan beyan gösterdi. Bazı insanlar hiç belirti göstermeden atlatırken, bazıları evde yatarak geçirebiliyordu. Ama kimileri de hastanelik oluyor, yoğun bakımlarda entübe ediliyor ve ölüyordu.

D VİTAMİNİ TAHLİLİ HALA ASM’LERDE YAPILMIYOR!

Herkesin kafasına dank etti ki, bağışıklık sistemi diye bir şey vardı ve ölmemek için bunu bir şekilde güçlendirmek zorundaydık. Ama bize sadece hijyen maske ve mesafe deniyordu. D vitamini düşük olanlar bu hastalığı ağır geçiriyordu.

Pandeminin başında ölçtürdüğümde 20’lerdeydi; 70 filan olması gerekiyormuş, takviye ile yükselttik. Yenilerde bir daha ölçtürdüm, yine 20’ye düşmüş! Yine D vitamini takviyesi almaya başladım!

Bu kadar önemli bir tahlili aile sağlığı merkezleri yapamıyor. Kamu hastanesinde son ölçtürdüğümde 2019 yılında sonuçlar 10 gün sonra filan gelmişti. Özel hastanelerde birkaç saat içinde sonuç çıkıyor. Merak ettim, araştırdım, kiti pahalıymış!

D vitamini tahlili hastanesine göre özelde 150-200 lira arasında yapılıyor.  Oysa D vitamini düşüklüğü halinde Kovid’in ağır seyredeceği yönünde çok fazla bilimsel makale var!

Neredeyse aşı kadar önemli bir mevzu! D vitamini eksikliği bir halk sağlığı sorunudur. Ucuz ilaçlarla telafisi mümkündür, eksikliği halinde özellikle de solunum yolu hastalıkları ağır geçiyor, ama hala ASM’lerde yapılmıyor!

MASKE, MESAFE, HİJYEN VE BAĞIŞIKLIK
Neyse biz pandemine maske, hijyen ve mesafe kuralını uyguladık. Toplumun en azından bir kısmını temsilen çoğul ifade kullanıyorum. Zira hiç sallamayanlar da vardı, benim gibi yapanlar da…

Üç kuralın üstüne de bağışıklığımızı güçlendirmeyi ekledik. Kemikler kaynattık, kelle paça çorbası yaptık ya da satın aldık.
Hepimiz dezenfektan özelliğinden dolayı kekik, nane, lavanta yağı  edindik.

Kekik yağının bakteri ve virüslere karşı etkili olduğunu ilk olarak pandemi yeni başladığında, 2020’nin Nisan ayında deprem bilimcisi Prof. Dr. Ahmet Övgün Ercan’ın sosyal medya sayfasında okumuştum. Ercan, çok yönlü bir bilim insanıdır.

 Türkçenin doğru kullanımıyla ilgili kitap yazmışlığı vardır. Bir de otlarla yapılan Ege yemeklerine, doğal gıdalara ilgisi vardır.  Kendisi Nazillili olan Ercan; uzun uzun kekik yağının viral hastalıklardaki iyileştirici özelliğine değinirken; çocukken hastalandığında babaannesinin bir kaşık hakiki bala bir damla damlatarak yedirdiğini, ayaklarının altına kekik yağı sürdüğünü anlatmıştı.

Övgün, kekiğin etken maddesi karvakrola da değinmişti ve Kovid’ten korunmak adına pandeminin ilk günlerinde kekik yağını önermişti; hatta temin edemeyenler için Nazilli’deki güvenilir bir işletmenin adresini vermişti.
2020 ve 2021 yıllarında sık sık “mucize Kovid ilacı bulundu” gibisinden haberler okuduk. Çoğu asparagastı.

Ancak biri pandeminin başında Prof. Dr. Ercan’ın yazdıklarıyla örtüşüyordu; mucize ilaç “Karvakrol’du. Karvakrol etken maddesinin en yoğun bulunduğu kekik türü ise Denizli, Aydın gibi illerde, dolayısıyla da Nazilli’de yetişiyordu…

Amerika’yı yeniden keşfetmek bıkmamıştık. Oysa atalarımız kekik yağının hikmetini biliyor ve kullanıyordu.

NANE, KEKİK, LAVANTA YAĞI, ZERDEÇAL, ZENCEFİL!

Ve çoğumuz Kovid salgınında çaresizce tıbbi ve aromatik bitkilere, onlardan yapılan ürünlere, doğal beslenmeye yöneldik. Kekik, nane, lavanta yağı edindik. Onları dezenfektan olarak kapı kollarını, lambaları temizlemekte kullandık. Dışarıya çıkarken giydiğimiz her şeyi aynı gün çamaşır makinesine atarken bile birkaç damla damlattık.
Lavanta yağını zaten yıllardır okullarda bitten korunmak için çocukların kafasına sürüyorduk. Kekik yağını bala damlatıp yedik. Nane bağından buğu yaptık.
Mesela batı Anadolu kültüründe yemeklere zerdeçal ve zencefil eklenmesi yoktur. Daha ziyade Azerbaycan Türklerinin yemeklerinde sık kullandığı baharatlardır. Hepsi mutfağımıza ve yemeklerimize girdi. Artık çorbalara bile az da olsa katıyorum, baştan damak zevkime uymasa da artık alıştım.

KORE FİLMLERİNDE GÖRDÜĞÜMÜZ  TRANSDERMAL BANTLAR!

Antioksidan, antibakteriyel, bağışıklığı güçlendiren ne kadar bitkisel ürün varsa kullandık. Uykumuz kaçınca melisa çayı yaptık. Kore dizilerinde insanların yorulduklarında ya da bir yerleri ağrıdığında, hastalandıklarında sırtlarına, kollarına, boyunlarına iyileştirici bantlar yapıştırdığını görüyorduk.

Ne olduğunu anlamıyorduk. Artık Türkiye’de de bazı firmalar transdermalbant  üretim yapıyor.  Vitamin, ya da tıbbi bitki ekstresi içmiyorsunuz, onun yerine; ihtiyacınıza uygun olan termal bandı yapıştırıyorsunuz.

24 ya da 48 saat bedeninizde kalıyor. Bir aydır sağ kolumu yukarı kaldıramıyordum. Arkadaşımın kızı getirdi. Ağrı için olanını kullandım; İnanılmaz bir şey! hem koluma hem belime iyi geldi. Şaşkınım.

(Transdermal  Tedavi Sistemi (TTS)  deri emilimi yoluyla vücuda dağılım yapan uygulama biçimi. Bandı, içerdiği etken maddelere ve kişinin sorununa göre, bedenin kulak arkası, sırt, boyun, ayak, bacak gibi çeşitli yerlerine yapıştırıyorsunuz… TTS, kişiye kolaylık sağlayan bir sistem. Yutmak yerine bedeninizde taşıyorsunuz. 24 ya ad 48 saat salınımlı olanları var!)

TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI, ÜNİVERSİTELER VE GETEM HASTANELERİ, BELEDİYELER
Başta da dediğim gibi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı arttı.

Kullanımın yanı sıra tıbbi ve aromatik bitkilere yetiştiricilik bağlamında ilgi de arttı. Zira katma değeri yüksek ürünler. Artı; Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da tıbbi ve aromatik bitkilere ilgi göstermesi; bu alanda enstitüleri aracılığıyla araştırma yapması; üreticilere eğitim ve destek vermesi de ilgiyi hızlandırdı.
Son gelinen noktada yerel yönetimler de bu işe el atarak üreticilere fide ve tohum desteği vermeye başladı. Nilüfer Belediyesi, oluşturduğu tarımsal alan ve hobi bahçelerinde tıbbi ve aromatik bitkileri üretmeye başladı.
Tıbbi ve aromatik bitkilerin toplumca kabulünde etkili olan hususlardan biri de devletin bu alandaki bilimsel  ve uygulamaya yönelik çalışmaları desteklemesiydi. Düzce Üniversitesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp alanında ihtisas üniversitesi ilan edildi. Milyonlarca dolar vererek ithal edilen Reishi gibi tıbbi mantarların hem de yüksek etken maddesi içerenleri Türkiye’de yetiştirilmeye başlandı.
Üniversitelerde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp bölümleri ile  GETEM Hastaneleri açıldı.  Böylece toplumun çeşitli kesimlerinde bir farkındalık, ilgi oluştu.

Öte yandan yüksek maliyet girdileri nedeniyle ürünleri para etmeyen çiftçi de para kazanacağı ürünleri ekmek istiyordu.
Bunların hepsi bir araya gelince, toplumun farklı kesimlerinin hem tıbbi aromatik bitki ürünleri üretimine, hem de kullanımına yönelik ilgisi arttı.

İNTERNETTEN ALIŞVERİŞ YAPARKEN DİKKAT!

Ancak… Özellikle sosyal medya üzerinde sponsorlu reklamlarla pazarlaması yapılan tıbbi ve aromatik bitki ürünleri var! Aman dikkat! Tıklıyorsunuz, gelen sayfada sadece ürün ve satın alma yönlendirmesi var. Ne firma adı, ne telefonu ne kalite ve izin belgeleri hiç  bir şey yok.
Asla bilinmedik, tanınmadık yerlerden hele de böyle boş internet sayfalarından alışveriş yapmayın! Ya hiçbir faydası olmayan bir ürünü alırsınız ya da başka bir şey gönderirler, dolandırılırsınız, muhatap da bulamazsınız.

Tırnak sedefim var; geçmiyor! Tıbbi tedavisi için kullanmam gereken ilaçlar çok ağır; kemoterapide kullanılan türden!  O yüzden zaman zaman sosyal medyadaki sedef ilacı diye girilen sponsorlu ilanlara göz atıyorum!  Tıkladığımda yönlendirildiğim sayfalar o kadar dandik ki; firma hakkında hiçbir bilgi, belge, hatta kimisinde iletişim numarası, adresi bile yok!  Hastalığı, hastaları istismar ettikleri  o kadar belli ki!
Bu tür ürünlerde bir diğer referans noktası şikayet siteleri. Girip ürünü yazdığınızda karşınıza onlarca cevaplanmayan şikayet çıkıyor. Kurumsal firmalar anında şikayet sitelerindeki sorunlara geri dönüyor, cevap yazıyor ve çözüm üretiyor. Bir firmanın ciddiyetini, ürünün varlığını oralardan da sorgulamak mümkün. Ben basit bir ürün alırken bile şikayet sitelerine o marka hakkında bilgi sahibi olmak adına bakıyorum. (Mesela cep telefonu marka tercihimi şikayet siteleri yönlendirdi! Elbette o basit ürün değildi!)

İYİCE ARAŞTIRMADAN ALMAYIN, KULLANMAYIN!
Artık ilaç yerine geçmeyen  tıbbi ve aromatik ürünleri network sistemine dahil olan firmalar satışa sunuyor. İyice araştırıp, işletmenin ve ürünlerin kalitesi ve güvenilirliğine yönelik her türlü resmi belgeye sahip olduğuna bakmanız gerekiyor.
Her ürünü de hemen kullanmamak gerekiyor; mesela meme kanseri geçmişiniz varsa, östrojen içeren çörek otu ektresi kullanımı sakıncalı. Uzak doğu kökenli bazı bitki ekstrelerinin tansiyonu fırlattığı da biliniyor. Hİpo şeker sorununuz varsa, bazı ürünler şekerinizi daha da düşürebiliyor. Tıbbi ve aromatik bitki ürünlerinin bilinçli kullanımı gerekiyor. Bir fitoterapiste danışılabilir.

Yarın da Yıldırım Belediyesi’nin açtığı tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği kursunu yazacağım…

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?