Pazartesi akşamı ilk idmanına çıkan Mustafa Er, üç gün içinde şapkadan tavşan çıkaramazdı elbette.
Hava muhalefeti sebebiyle ertelenen ve 12. dakikadan itibaren start alan maça zaten 1-0 geride başlamanın psikolojisine, hayli eksik olmak da eklenince neticeye şaşıracak bir durum yok ortada.
Yeni transferlerin hiçbirinin forma giyemediği, sarı kart cezalısı İsmail Yüksek ile sakat olan Bruno, Acolatse ve Vefa Temel'den yoksun yeşil beyazlılar, kalesinde gördüğü erken golle de süngüyü düşürdü.
Berbat bir sahada, zaman zaman kar yağışının etkili olduğu sıkıntılı bir havada oynanan mücadelede Bursaspor ne yaptı derseniz, en azından mücadele etti diyebiliriz bu defa...
Bir şeyler yapmak istedi hiç olmazsa...
Ancak eğer golcün yoksa, kendini sahada istediğin kadar yırt nafile.
Pozisyona girer, ama topu o üç direğin arasından geçiremezsen, gösterdiğin mücadeleyi golle taçlandıramazsan, olacağın yer burası.
Daha öteye gidemezsin...
Amerika'yı yeniden keşfetmenin manası yok.
Neden bu noktadayız zaten belli.
Golcü diye kakalanan futbol yoksunu adamlara harcanan, geçin parayı giden zamanın acısı, böyle çıkıyor işte.
Geçmişi ısıtıp ısıtıp masaya koymanın artık bir anlamı yok.
Normalde hiç tahammül edemediğim bir ifade olsa da bu kez ben bile kullanacağım, gerçekten önümüzdeki maçlara bakmak zorundayız.
Tek bir kredisi bile olmayan sürece girdik artık.
10 final maçı...
900 dakika sürecek bir kader oyunu var karşımızda...
Üzerimizdeki rakiplerle fark 7 puan.
Henüz Denizli, Altınordu ve Menemen dinlenmedi.
1 puanın hiç, 3 puanın elzem olduğu bu kader oyununda Mustafa Er ve ekibinin takıma vereceği psikolojik etki her şeyden daha önemli.
Kaybetmeyi özümsemiş, kazanmaya hasret, tam manasıyla "loser" bir topluluk var elinde.
İşi hiç kolay olmasa da umut daima var.
Ve biliyorum ki o da zoru sever.
Zorla mücadele etmeyi bu forma altında oynarken de, armayı teknik adam olarak taşırken de tecrübe etti.
Hiç yaşamamış olmayı istediğimiz o acı tecrübeleri, şimdi avantaja çevirmek zorunda, zorundayız...
Gerek yönetim, gerek teknik ekip hatta tüm şehir, ne yapıp edip bu 10 maça bu takımı motive etmekten başka çaremiz kalmadı.
Herkesin zırhları kuşanıp, canhıraş bir direnç göstermesi gerekiyor.
Hava muhalefeti nedeniyle hayli vakit kazandık.
Bu kaybın ardından neyse ki maç stresinden bir nebze uzak on günlük kar arası var.
İyi konsantrasyon, doğru hamleler ve hedef ile zor olsa da başaracağız.
İnanmayan da inanmasın ama en azından olumsuzluk yüklemesin.
Özellikle kalan 6 iç saha maçının atmosferi, bu takımın her bir bireyine nerede oynadıklarını ve nereyi temsil ettiklerini dank ettirmeli.
O halde gereği düşünüldü...
Hepimiz için;
Kader oyunu başlasın...
