USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Ölen yakını adının izinsiz marka olarak tescili

09-03-2022

Kanuni tanımına göre markanın üç unsurundan biri “işaret”dir.  6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (Kısaca “SMK”) 4 (1) madde fıkrasında sayılan işaretlerden biri de “Kişi adları” dır.
Ad üzerindeki hak, kişiye sıkı sıkıya bağlı mutlak hakları olup, kişiliğin ayrılmaz bir parçasıdır (TMK m.26). Diğer yandan ad, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında da koruma altındadır. Kişilerin; anne, baba, evlat, dede, nine, teyze ve dayı gibi yakınları (hısımları) olabilir. Bu kişilerden ölenlerin bulunması da olasıdır. Ad üzerindeki hak miras yolu ile de mirasçılara intikal etmez ise de ölen bir yakın adı, mirasçıların mutlak kişilik haklarından sayılır. Hayatın olağan akışı içinde bu kişilerin sahip oldukları sosyal, kültürel veya diğer sebeplerle vefatlarından sonra, bazı yabancı kimselerce adlarının marka tescili yoluna gidilmektedir.
Adı markada kullanılan kişinin ölmüş olması halinde ise, ölenin kişilik hakkının ihlalinden söz edilemez. Ancak Türk-İsviçre öğretisinde genel kabul gören hatırayı koruma görüşüne göre, ölen kişilerin adlarına yönelik bu tarz saldırılar ölenin yakınlarının kişilik haklarına tecavüz oluşturur. Bu görüşün marka hukukundaki yansıması, ölmüş bir kişinin adının marka olarak tescil edilmek istenmesi halinde, bu kişinin yakınlarına tescile itiraz hakkı tanımaktır. 
Nitekim, aynı görüşü benimseyen Yargıtay uzman dairesi içtihat metni şöyledir; “…davacıların yakını ve murisleri olan Şakir Zümre’nin, ülkenin ilk sanayicilerinden olup, Atatürk’ün de takdirlerine mazhar ve adının bir sanayici olarak ülke genelinde bilinir tanınır olmasına, doktrindeki baskın görüşe göre ad üzerindeki hakkın bir kişilik hakkı olup, bir başkası tarafından belirli nesneleri nitelendirmek için kullanılması halinde adın gasbının söz konusu olmasına, bu durumda adı gasba uğrayan bir şahsın MK.nun 26/2 maddesi hükmüne göre, bunun menini talep edebilmesine, davacıların yakını ve murisi olan Şakir Zümre adını davalı Rasim Çayın üreteceği sobalarda marka olarak kullanmak üzere tescil ettirerek diğer davalı Emasyesan LTD. Şirketinin bu markayı kullanmasına müsaade etmesine ve onun da bu marka ile soba üretmiş olmasına, her ne kadar adı gasba uğrayan Şakir Zümre ölmüş olup, kişilik haklarının miras yoluyla geçmesi mümkün değil ise de, davacıların yakını ve murisinin adının davalıların ürettiği emtiada marka olarak kullanılmalarının davacıların da bizatihi kişilik haklarına bir tecavüz oluşturmasına, binnetice onların dahi bu tecavüzün devam ettiği sürece bu hakkın bir süreye bağlı olmadan her zaman kullanılabilir olmasına ve davalı Rasim adına kayıtlı markanın terkininin gerekmesine binaen sonucu itibariyle doğru olan hükmün bu gerekçelerle onanması gerekmiştir” 
Ailenizle birlikte esenlik ve mutluluklar diler, en içten saygılarımızı sunarız.

  Papaux Van Delden, Marie-Laure, Au Nom des Droits de la Personnalité de l’Enfant: Facettes Choisies, Facettes du Droit de la Personnalités, 2014, s.108 ; Reisoğlu, Safa, “Basın Özgürlüğü ve Kişilik Haklarının Korunması”, Medeni Hukuk Hocalarına Saygı Günleri, 26-27 Haziran 2008, İstanbul, 2011, s.110 ; Rouvinez, Julien, La Licence des Droits de la Personnalité, Zurich, 2011, s.55; Serozan, Rona, “Doğum Öncesi (Prenatal) ve Ölüm Sonrası (Postmortal) Kişiliğin Korunması”, Prof. Dr. Tuğrul Ansay’a Armağan, Ankara, 2006, s. 313-321(Yıldız, O.A.: Kişi Adlarının Marka Olarak Tescili, MÜHF - HAD, Prof. Dr. Bülent Tahiroğlu’na armağan, s.744 Naklen)
Yıldız, agm., s.744
 Yargıtay 11. HD, 9.4.1991, E/K.5480-2564 (Eriş, G.: Türk Ticaret Kanunu, Cilt 1, B.II, Ankara, 1992, s. 404-405 (Yıldız, agm., s.744)
 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?