Tarih; hesap sormaz, sadece yazar.
Tarih; ihanetler de görmüştür, onuru için kendini feda edenler de.
Hepsini tartmış ve yerine yerleştirmiştir.
Tarihi bugüne taşıyıp yargılarsak, işte o zaman yanılırız...
Tarih...
Taraf tutmaz tarih, okuyan tutabilir ama...
Tarih gördüğünü yazar, zaman düzeltir yazılanı...
Tarih Fatih'i Sultan Mehmet’i de anlatır Cem Sultan'ı da...
Kanuni Sultan Süleyman, Genç Osman, Aksak Timur ve Yıldırım Beyazıt’ı aktarır bizlere...
Hatta Şah İsmail de tarihin oyununda bir rol alır Yavuz Sultan Selim de...
Tarih kişilik ayırt etmez, işleri sıralar ve bunlardan bir sonuç çıkarmayı bizlere bırakır.
O tarih kurucu Başkan Salih Kiracıbaşı ile Talat Diniz ve Süleyman Kurtçu’yu yazmıştır...
Şükrü Şankaya ile Selahattin Kaya’yı da...
Orhan Özselek’i, Murat Gülez’i, Levent Kızıl’ı, İbrahim Yazıcı’yı da yazmıştır...
Şu iyi bilinsin ki; merhum Yazıcı’dan sonra göreve gelenleri de mutlaka yazacaktır...
Peki; o yönetimleri nasıl bileceğiz?
Tarih bize nasıl aktaracak onları?
Kişisel çıkarları uğruna, takdir ve tercihlerini, kararlarını sürekli yanlış yaparak heba edilen onca yılı, çarçur edilen milyonlarca doları, taraftarın hayallerini yok eden... Koskoca bir kulübü yerlerde süründüren, futbol kamuoyunda alay konusu haline getirenleri tarihin yazmayacağını düşünmek gaflettir...
Bütün olup bitenleri eninde sonunda yazar ve yargılamayı da bize bırakır...
Bursaspor’un en çok ve en haklı olarak övündüğü özelliği ise 2010’da olduğu gibi "tarihi yazması" ve futbol tarihine kilometre taşları döşemesidir.
Sonuç olarak; tarihe geçmenin farklı yöntemini de keşfetmiş olan o yönetimler var ya...
İşte onlar; Bursaspor gibi bir çınarı bu duruma düşürerek tarihe geçtikleri için, vicdanlarda/ anılarda hep yargılanacaktır...
