Ligin ilk yarısında az sayıda da olsa harika galibiyetleri de var.
Rezalet ve hezimetlerle biten maçları da var…
Ligin ‘en pahalı takımı’ unvanına sahip ama klasmanın son kümesinde debelenen boynunda ligin ‘en ruhsuz takımı’ kimliği de var.Namık Alaskarov ve Elton Acolatse gibi rüzgârla yarışan kanatları var ama ortada yerden bir karış bile havalanamayan, sürünen bir takım da var.
Batuhan Kör, Taha Altıkardeş, İsmail Yüksek, Kerem Şen, Vefa Temel gibi yarınlar adına umut veren gençleri de var ama geçtik geleceği takım olarak bu sezon hiç mi hiç umut yok...
Çünkü bunlar bir varlar bir yoklar!
Ligin bonservis bedeli ‘‘En pahalı 3. oyuncusu” golcü etiketli Tim Matavz’ı var ama adamın iki tane dışında golü yok!
Hedefe oynayan her takımda ilk 11’e banko yazılacak Massimo Bruno gibi kaliteli bir çift ayağı var ama Timsah’ın sırtında ligin ‘en kalitesiz takımı’ etiketi de var.
Burak Altıparmak, Hasan Ayaroğlu, Kubilay Sönmez, Onur Atasayar gibi çeşitli takımlarda yol yordam görmüş oyuncuları da var ama takım yoldan çıkmış taraftarı ona küsmüş...
Geçen sezon Altınordu’yu play-off’a taşımış, hatta final oynamasında rol oynamış kalesinde Erhan Erentürk gibi usta bir eldiveni var ama onun kurtardığı tek maç yok!
Söylemek istediğimiz o ki; Bursaspor az sayıda sahaya terini akıtanlarla, çok sayıda sırt üstü yatanların takımı olmuş.
Var bir şeyler ama anlaşılır gibi değil. İşin garibi hesap soranı yok!
Pardon var da; cezalar hep teknik adamlara kesiliyor...
Diyorlar ki; paraları zamanında ödenmiyor, yabancılar da küstü oynamıyor!
Yerliler de ‘transferde çuvalla aldıklarına saysınlar’ diyerek çaktırmadan pasif direnişe geçerek ‘grev yapıyor!’
Anlayacağınız koskoca Bursaspor siyah-beyaz diye ortadan ikiye ayrılmış!
Çare mi?
Çekeceksin hepsini sigaya anlatacaklar sırları…
Önce çimciden başlayacaksın, sonra geçeceksin masöre malzemeciye…
Sonra bitmez-tükenmez sakatlıkları soracaksın sağlık ekibine.
Sıra geldi futbolculara.
Tek tek odaya alıp ‘derdin ne’ diye sorup aba altından sopa gösterirken gerekenlerin kulağını şöyle sert bir biçimde çekeceksin…
Hoca mı?
O daha yeni iş başı yaptı, zaten ona gelene kadar etekteki taşlar dökülür, her şey çorap söküğü gibi gelir.
Başkan mı?
Adama akıldaşları, menajer dostları ‘al’ demişler ‘almış’, ‘ver’ demişler ‘vermiş.’
Ona da hesabı kongre sorsun…
