USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Genç kadın girişimci Arzu Bayramiç ve ‘Çam kozalağı şurubu’

20-11-2021

Peki çam kozalağı şurubu/ pekmezi ne işe yarıyor? Koah, astım bronşit, gibi hastalıklarda rahatlama getirdiği; sigaraya bağlı olanlar da dahil öksürük ve nefes darlığı gibi şikayetleri azalttığı biliniyor. Kullanımı yetişkinlerde yemek öncesi birer yemek kaşığı şeklinde. Acı gelirse isteyen balla tatlandırabiliyor ya da pekmez olarak tüketiyor.

17 gün önce nezle ile başlayıp boğulurcasına gece gündüz hiç uyutmayan bir öksürükle boğuşunca bir sürü ilacın yanı sıra dostlarımın getirdiği çam kozalağı şurubu ile hakiki Bitlis balıyla tatlandırılmış ayva yaprağı çayını da kullandım. Üç, dört gündür çok iyiyim, nefesim açıldı… Çam kozalağı şurup ya da pekmezini sağlıkçı hatta hekim tanıdıkların da kullandığını biliyorum…
İşte Arzu Bayramiçç de Uzunöz’de ormandan topladığı çam kozalaklarından şurup ve pekmez üretip satıyor…
Dün akşamüzeri Bayramiç ailesiyle buluştuk… Dağ yöresinin insanlarını oldum olası sevmişimdir.

Bu biraz da çocukluktan kaynaklanır. Bir kent soylu olan babam dağı, ormanı çok severdi; dağ yöresindeki ihalelere girerdi. Keles’de Koç çukurunda hara inşaatı yapmıştı; Keles’i ikiye bölen derenin hemen dibinde Nazife Hanımların alt katını kiralamıştı; bütün yazı Keles’te geçirmiştik.

Muhtemelen Nazife Hanım vefat etmiştir, ama oğulları hayattadır. İlkokul 4. Sınıftaydım; Çok güzel bir yaz geçirmiştik. Bir köpek yavrusu ile iki kuzu besliyorduk. Ev sahibinin renginden dolayı Kızıl adını verdiğim bir tayı vardı; taylar, köpekler, kuzular, yeşillikler, orman… Keles bizim için bir çocuk cenneti olmuştu.

Yaş ilerledikçe insan ne kadar anı biriktirdiğini fark ediyor… Daldan dala atlayıveriyorum; ama çok da keyif alıyorum…
Neyse, tünediğimiz dala geri dönelim; dün akşam Arzu Bayramiç ile hoş bir söyleşi gerçekleştirdim… Kararlı, mücadeleci bir genç kadın…

 

KOAH HASTASI BABASİ İÇİN
Çam kozalağı şurubu yapmaya nasıl başladığını sordum anlattı:

“Babam koah hastası. Üç yıl önce Görümcemin kayınvalidesi cam kozalağı pekmezi yapmış. Baban içsin iyi gelir diye yarım kavanoz verdiler. O yarım kavanozda gözle görülür bir iyileşme oluştu. Babam bizim evin alt sokağında oturuyor. Mollaarap’ın üst sokaklarında, bayırda evlerimiz. Babam yokuşu çıkamıyordu. Yarım kavanozda rahatlıkla yürür hale geldi…”

Ben de 3 yıl önce zatürre geçiren bir arkadaşıma çam kozalağı pekmezi önerildiğini, ancak Bursa civarında bulamadığımızı, internette sadece Ege taraflarında yapıldığını öğrendiğimizi paylaştım;  
“Biz de çok aradık, bulamadık. Babama iyi geldiği için yapmak istedim. İnternetten araştırdım, nasıl yapıldığını öğrendim. İlk başta köyden çam kozalaklarını toplayıp evde yapmaya çalıştım. İki kavanoz çam kozalağı pekmezi yapmayı başardım. Babam kullandı, ona çık iyi geldiğini gördüm: yanılmıyorsam 2019 yazında ilk pekmezimi yapmıştım. Eşim fabrikada çalışıyordu; Pandemide izne çıkartıldı. Aile ekonomisine katkıda bulunmam gerekiyordu. Eşime çam kozalağı pekmezi yapmak istediğimi söyledim. Vardiyalı çalıştığı için yapamayacağımızı, dağıtımının zor olduğunu söyledi. Ben ısrarcı oldum, yapabileceğime inandım. Şu anda en büyük destekçim eşim ve kızım;” dedi.
Mehmet Bayramiç “Bizim hanım, aklına koyduğunu yapar” diyerek eşinden övgüyle söz etti.  

‘ŞEKERSİZ ÇAM KOZALAĞI ŞURUBU YAPMAK İÇİN GÜNLERCE UĞRAŞTIM’

Arzu Bayramiç ilk üretime paylaşıma nasıl başladığına dair sorumu şöyle yanıtladı:

“İlk ürettiğim pekmezleri internete koyduk, kısa sürede talep oluşunca bu iş olacak dedim. Kafaya koydum. İlk müşterilerim yakın çevremdi. Arkadaşlarım kullandı, onlar da arkadaşlarına önerdiler.  Pekmezle başladım. 100 kiloluk çam kozalağı şurubuna 25 kilo şeker koyuyorsunuz, 18, 19 saat pişiriyorsunuz. 20, 22 kavanoz (1 litrelik) çıkıyor. Diyabeti olanlar rahat kullanamıyorlardı… Şekersiz şuruba talep vardı; ben de değişik bir ürün yapmak istedim.”
Arzu Bayramiç, şekersiz çam kozalağı şurubunu nasıl yapacağı üzerine kafa yormaya başladığını ve kendi Ar-Ge çalışmasını anlattı:

“İnternette çok aradım; şekersiz şurup olarak nasıl yapılacağına dair bir tarif bulamadım. Öyle ya da böyle ben bunu yapacağım dedim. Evde günlerce, gece gündüz uğraştım; denedim, istediğim kıvamı, rengi elde edemedim, tekrar, tekrar defalarca denedim. En nihayetinde istediğim renk ve kıvamı elde ettim. O ara pandemi de başladı.  Şurubu sosyal medya sayfalarında paylaştı; ürüne talep birdenbire arttı. Şurubu daha sağlıklı, hiçbir katkı maddesi yok. Şeker yok. Diyabeti olanlar da rahatlıkla kullanabiliyor.”
Yani… Çam kozalağı şurubunu 3 yıl önce ilk imal eden ve satışına başlayan kişi Arzu Bayramiç… Daha sonra ürünün tanıtımı sosyal medyada yaygınlaşınca; başkaları da üretmeye başlamış…
Tüm genç girişimcilerin en büyük sorunu, ürettikleri ürünleri pazarlayabilmek…

Arzu Bayramiç de önce çevresindeki arkadaşlarına, komşularına satmış. Onlar kendi arkadaşlarına söylemiş. Derken sosyal medyada da paylaşmaya başlamış:

“Sosyal medyada ilk üye olduğum topluluk Facebook’ta Bursa’da Kadının Gücü sayfasıydı. Sayfanın kurucularına teşekkür ediyorum. Pandemi sürecinde ben ve benim gibi çok sayıda üreten kadın ürünlerini satışa sunma imkânı buldu. Daha sonra sosyal medyayı etkin olarak kullanmaya başladım. Instagram’da Arzu Bayramiç sayfasını açtım. Oradan da sipariş almaya başladım. İl dışına da kargo bedeli karşı tarafa ait olmak üzere gönderiyoruz…”

12, 13 SAAT ODUN ATEŞİNDE, KAZANDA KAYNATILIYOR!

Arzu Bayramiç’e üretimi nasıl yaptığını sordum; şunları söyledi:

“Bu iş evde doğalgazlı ocaklarda olabilecek bir şey değil. Zira büyük kazanda saatlerce kaynatmak zorundasınız… Hafta sonları köye gidiyoruz. Ormanda kesim yapılacağı günleri öğrenip o gün çam kozalağı bebeklerini topluyoruz. Ben küçük olduklarından bebek kozalak diyorum onlara. Mevsimi var. Deneye yanıla öğrendim. Yoğun kar yağdıktan sonra Mart hatta Nisan’a kadar toplananlardan şurup olmuyor. Geçen sene hiç elimizde kalmamıştı. Müşteriler ısrarla olduğu kadar yapmamızı istedi. Yaptık, ama kıvamı olmadı. Kozalakları ayıklıyor, temizliyor, yıkıyor ve kendi özel yöntemimizle kaynamaya hazırlıyoruz. Meyve odunlarımız var; bahçede ateşi yakıp kıvamı gelinceye, özü çıkıncaya kadar en az 12, 13 saat kaynatıyoruz. Hazırlığı pişirilmesi, tülbentten süzülüp, kavanozlara konulması derken, 24 saat uyumadan uğraşıyorum… Sıcakken kavanoza konuluyor, 5, 6 ay dışarıda kalabiliyor, ama kapağı açıldıktan sonra buzdolabında muhafaza edilmesi gerekiyor. Emeği, meşakkati çok fazla, ama çok da severek yaptığım bir iş… Müşteri memnuniyeti ile geliştim. İnanılmaz güzel geri dönüşümler alıyorum…Tarım İl Müdürlüğü ile de görüştük. Elden satış yapabileceğimizi söylediler…”

Ürünlerin sunumu da güzel; kavanozlardaki etiketin grafik tasarımını gelinlerinin üniversiteden arkadaşı yapmış; Arzu Bayramiç de katkı sunmuş. Fiyatı piyasadaki emsallerinden daha ucuz; zira 1 litrelik kavanozun yarısından küçük kavanozdaki çam kozalağı pekmezine 2 ay önce 50 lira ödemiştim; Nedenini sordum, “İlk ürettiğim günden beri, 3 yıldır aynı fiyata satıyorum.  İnsanların ekonomik sıkıntısı olabiliyor. Biz de zamanında çok sıkıntı çektik.  Elim ve yüreğim gitmiyor. Siparişleri 0553 186 58 03 numaralı telefondan whatsapp; üzerinden alıyoruz. Konum atılıyor, haftada iki gün dağıtıma çıkıyoruz. Her yaştan ve meslek grubundan müşterilerimiz var.” dedi….

Ama üç yıldır ekmekten peynire, elektrikten suya, benzine her şey ikiye hatta üçe katlandı…. Onun eli gitmedi, ama benimki gitti! şimdilik kavanozlardaki çam kozalağı şurubu 40 lira; çam kozalağı pekmezini de 60 lira! Toplu alımlarda indirim de yapıyor…

HAYALİ KENDİ İŞLETMESİNİ KURMAK

Arzu Bayramiç’in elleri kozalaklarla uğraşmaktan; nasır tutmuş, haşır haşır; Elini sıkarken “Ellerim böyle; kozalaklardan oluyor” dedi. Onur duyulacak emekçi eli onunkisi… Gözlerine oturmuş bir acıyı gördüm; sonra kendisi de anlattı, bebeği kalp hastasıymış; 5 aylıkken yitirmiş. Allah bir anneyi evladıyla sınamasın

Arzu Bayramiç emeğini aklıyla, azmiyle buluşturup bir yola çıkmış. Hayali kendi işletmesini kurmak; bir dükkân açmak. Ona kadın derneklerinden, kooperatiflerinden, Tarım Bakanlığı’nın, Ticaret Bakanlığı’nın, KOSGEB’in girişimci kadınlara desteklerinden, Yıldırım Belediyesi’nin Kadın Girişimci Eğitim Merkezleri’nden, Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç’in kadın girişimcilere yönelik projelerinden söz ettim. Özellikle de Kadın Girişimci Eğitim Merkezi kendisini geliştirmesi açısından tam ona göre; zira orada finans okur yazarlığı, e-ticaret gibi konularda da eğitim veriliyor.
Gözleri heyecanla parladı; “Gül abla hiç öyle şeyleri bilmiyorum. Ama kendimi geliştirmek için ne gerekiyorsa da yaparım” dedi. Yapar da…
En büyük hayali ise kendi işletmesini kurmak, dükkân açmak. Aslında kırsal kalkınmaya yönelik çok sayıda da destek var. Bu tür genç girişimci kadınların elinden tutmak, biraz yüreklendirmek gerekiyor.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?