USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Dövizdeki artış ve bulunamayan ilaçlar

18-11-2021

Bakmayın ansızın, dediğime! Aslında devalüasyon yapılacağı dışarı sızar, karaborsacı olarak da adlandırılan, devlet eliyle zenginleşmeyi iş edinmiş bir kesim hızlı bir şekilde mal stoklar, bir gecede parasını katlardı. Bazı mallak yoka düşerdi. Devalüasyondan sonra piyasaya verilirdi. Olan her zamanki gibi garibana, yoksul, dar gelirli vatandaşa olurdu.

Türk parasının değer kaybetmesi nedeniyle azınlık bir kesim paralarına para katarken; yoksullar ise daha yoksullaşırdı…

Hala da öyle…
Artık sabit kur sisteminde değiliz… Serbest piyasa denen sistemin dişlileri çalışıyor ve son birkaç yıldır da Türk Lirasını takır takır öğütüyor.
Dolar yükseldi, denip duruyor ya, aslında değeri düşen Türk Lirası….
Ekonomiyi doğrudan etkiliyor! Benzinden elektriğe, aklınıza gelen ithalata dayalı her kalemde maliyetler katlanıyor!
Misal… Elimizden düşürmediğimiz cep telefonları; bilgisayarlar, ithalata dayalı her türlü ileri teknoloji ürünleri…Son yıllarda mercimek, nohut, et gibi pek çok gıda ürünü dünyanın çeşitli ülkelerinden ithal ediliyor!

Bundan 10 yıl önce dolar 1,545 TL idi! An itibariyle 10,69 lira! 10 yılda neredeyse 10 kat arttı. 2011 yılında asgari ücret net 658 liraydı… Peki aradan geçen 10 yılda 10 kat arttı mı?
Artmadı!
Paranın değeri sürekli düşüyorsa bunun adına enflasyon yani hayat pahalılığı deniyor…
Serbest kur sisteminde paranın değerini, hükümetlerin kararları, borsalar, küresel sistem belirliyor…

Ekonominiz güçlüyse, dış müdahalelerden az etkileniyorsunuz… Cari açığınız yüksekse, demokrasiniz, ekonominiz kırılgan ise çok etkileniyorsunuz…

EKONOMİNİZ İTHALATA DAYALIYSA!

Günümüz kuşakları devalüasyon, enflasyon kavramlarını pek bilmiyordu… Ama özellikle de son bir yıldır artan hayat pahalılığı, özellikle de ısınma, barınma, aydınlatma, beslenme gibi temel ihtiyaçlardaki artışın; TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyonun çok üzerinde olduğunu herkes biliyor…
Keşke TÜİK’in dediği oranda olsa!.. 4 aydır ekmek almıyordum; ağır bir grip geçirince diyeti bozdum, çavdar ekmeği aldım; üstelik de gramajı da çok düşük. Küçücük bir ekmek!  En son aldığımda 3 liraydı; şimdi yüzde 33,33 zamlanmış; 4 lira!

Devalüasyonda ihracat biraz hareketleniyor; ancak ekonominiz ithalata dayalı ise, üretmiyorsanız ihracatta da sıkıntı ortaya çıkıyor. Misal, tekstilde ihracata çalışanların eli rahatlarken, ithal iplik hammaddesindeki artış kumaşın maliyetini artırıyor. Kısa vadedeki rahatlama; birkaç aya kalmadan yükselen maliyetler nedeniyle tersine dönüveriyor…

Dövizdeki artışın bir süredir doğrudan etkilediği alanlardan biri de sağlığımızı ilgilendiriyor…
Son 15 gündür sık sık eczaneden ilaç almak zorunda kaldım… Eczacılar da ne vatandaşa ne diyeceklerini şaşırmış durumdaydılar… Pek çok ilaç yok! Eskiden muadili olurdu; şimdi bazı ilaçların hem kendisi hem de muadili yok!
dolayısıyla da eczacı, eczacı kalfaları ile vatandaş karşı karşıya geliyor…
İnsanlar eczane eczane dolaşıp, belki kenarda, köşede kalmış bir kutu bulabilirim diye aranıp duruyor…

İLAÇ KRİZİ DERİNLEŞEBİLİR
Türk Eczacılar Birliği yaptığı açıklamada diyor ki:

“Ciddi bir ilaç yokluğu içerisindeyiz ve bu tablo gün geçtikçe derinleşiyor. Her şeyden önce söylemekte fayda var:

 Bu krizin sorumlusu biz eczacılar değiliz. Eczacılarımız hastalarına ilaç veremiyorsa, hastalarımız ihtiyaçları olan ilaçlarına ulaşamıyorsa bunun sebebi hâlihazırdaki ilaç fiyatlandırma politikalarıdır, 14 yıldır güncellenmeyen ilaç fiyat kararnamesidir, yerli ilaç politikalarının istenen düzeyde olmamasıdır.

Derinleşmekte olan bu kriz karşısında kamuoyunu uyarmak bizim görevimiz, çünkü halk sağlığını korumakla yükümlüyüz.

Bunu yaptığımız için günlerdir mesleğimizi ve meslektaşlarımızı itibarsızlaştırmaya yönelik tutumlar ile karşı karşıyayız. Eczanelerimize denetimler düzenleniyor, meslektaşlarımız susturulmaya çalışılıyor ve hedef gösteriliyor. Bu tavrı kabul etmiyoruz…”

İlaçtaki krizin nedeni dövizdeki artış olarak açıklanıyor:

“Her ne kadar ilaç fiyatlarının artmasına karşı olsak da ilaç fiyatlandırmasına esas olan Avro kuru 4,57 TL iken güncel Avro kuru 11 TL civarında seyrediyor.

Aradaki makas giderek açılıyor ve piyasada bulunamayan ilaç sayısı günden güne artıyor. Ve ne yazık ki bu karşı karşıya kaldığımız ilk ilaç krizi değil.

Biz bunu yıllardır yaşıyoruz. Sağlık Bakanlığı ve ilaç firmaları şubat ayında ilaç kurunda anlaşana dek pek çok ilacı temin edemiyoruz, hastamıza ilacını ulaştıramıyoruz…”
Ve uyarıda bulunuluyor:

“Uyarıyoruz; eğer sesimiz duyulmazsa, İlaç Fiyat Kararnamesi hakkındaki çağrımız kamu otoritesi tarafından kabul görmezse ilaç krizi daha fazla derinleşecek, daha çok sayıda ilaç bulunamaz hâle gelecek, halk sağlığı geri dönülmez biçimde yara alacaktır.

Kamu otoritesi, hangi dağıtım ağında bu ilaçların bulunduğunu beyan ediyorsa temin etmeye ve hizmetimizi kesintisiz sürdürmeye hazırız…”

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?