USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Faiz, döviz, enflasyon ve hukuk

05-11-2021

Dünyanın küçüldüğü, entegre olduğu bu zamanlarda ülkemizin de bu evrimsel ekonomik gelişmelerden etkilenmemesi elbette düşünülemez.

Dolayısıyla büyük ölçekli sanayicimizden tutun da küçük esnafa, memura, çalışana, ev kadınına kadar geniş yelpazede her birey ve birim, yurtiçi ve yurtdışı ekonomik gelişmelere karşı biraz panik ve kaygı havasını yaşarken, tüm gözler doğal olarak ekonomi yönetiminde. Ekonomi yönetimimizin ise bu olağan üstü zamanda iyi sınavlardan geçtiğini şimdilik düşünmek zor, özellikle de ülke para birimimizin hemen tüm yabancı para birimlerine karşı agresif biçimde ve sürekli değer kaybediyor olması ekonomi yönetimine duyulan güven endeksini diplere vurmuş durumda. Özetlemeye çalıştığım ekonomik gelişmeler, piyasaların durumu malumumuz. Belki de küçük bir azınlık hariç hepimiz aynı gemideyiz, hep deriz ya memleket bizim, bu topraklarda refah içinde yaşanası bir gelecek kurmak da hepimizin sorumluluğunda. Ülke, birey, kurumlar olarak daimi sorumluluklarımız var. Dünyaya açık olmak, takip etmek, bilimsel düşünmek, araştırmak, sorgulamak, doğru kaynaklardan sorgulayarak okumak, daha çok ve katma değerli üretmek, daha çok çalışmak, tasarruf yapmak, yöneteni sorgulamak, birey olarak yönetime katılmak ve bunun gibi bilinen pozitif enerjimizi dünyamız, ülkemiz, şehrimiz, insanımız ve doğa için harcamak…

Kısacası daha iyi bir bugün ve gelecek inşa etme sorumluluğu.

Pek çok iç ve dış ekonomik buhranlar görmüş, geçmişleri sentezlemiş bir neslin ferdi olarak elbette diyoruz ki, “Bu da geçer.” Yanı sıra siyasi rejimler değişir, her alanda bilimsel gelişmelerin tetikleyeceği finans, ekonomi, tıbbi, siyasi, sair gelişmeler içerde ve dışarda tüm bilindik kurum ve düşünceleri yerle bir eder. Evrimsel geçmiş bu süreçlerle dolu.

Gelelim piyasalarda yaşanan gelişmelerin hukuk dünyamıza yansımalarına.

Enflasyona hangi tanımı yaparsanız yapın, bir kere her alanda “ahlak çöküntüsü” yaşattığı kesindir. Hukuk alanı da başlarında gelir. Yeknesak kuralları yerle bir eden bir hastalıktır.

Basitçe bir malın bir “fiyatı” olur. Enflasyonist ortamda ise malın fiyatı dengesizdir. Kısa, orta ve uzun vadede sağlıklı ekonomik planlamalar yapamazsınız, hukuk yaşamında da durum daha çalkantılı hale gelir. Şu anda yasal faiz oranı yıllık yüzde 9. Bir adi tazminat, alacak sair davanız olduğunu düşünün, yıllar sürüyor ve 5 yıl sonunda dava ettiğiniz tutar, %45 faiz almış ancak paranın değeri %300 erimiş. Neticede bu sonuç adil değil. Faiz oranının artırılması da çözüm değil. Ticari olanlar da dahil kiralardaki yıllık artışlar sözleşmede ne yazarsa yazsın TÜFE ortalamasını aşamıyor. Taşınmaz fiyatları %100’lerde artınca bu kez artış oranlarına razı gelmeyen mülk sahipleriyle kiracılar mahkemelerin kapısını zorlayacaklar. Önümüzdeki yıl uzun süredir popülaritesini kaybeden tahliye davaları ve kira tespit davaları patlaması olacak. İcra taşınmaz ihalelerinde ihaleyi alıp aldıktan sonra kötü maksatla ihalenin feshi davası açıp süreci birkaç yıla yayıp sonuçta TL olarak faizsiz yatırıp bir malı güncel değerinin misli misli altına edinenler bu defteri tekrar açarken olan da her zamanki gibi dürüst, iyi niyetli ya da garibana olacak. Tefeciler ve tefecilik maalesef hortlayacak, vs. vs.

Özetle neresinden girip bakarsanız bakalım, ekonomik anlamda sloganımız ve yegane derdimizin, fiyat istikrarı, dengeli büyüme, bilimsel gelişmelerde önder olma, katma değerli üretim, tasarruf, insan odaklı düşünme gibi pozitif çerçevede seslendirilmesi şart. Vatan da millet de Sakarya da buna bağlı.

Hepimizi umutlandıracak ihtiyacımız olan pozitif haber ve gelişmeler yaşamamız dileklerimle.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?