USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Hatırlamak, hatırlatmak... (2)

09-12-2015

Siz bu satırları okurken, Pariste dünya liderleri, insanlığın önündeki büyük felakete, İklim Değişikliğine, “DUR demenin yollarını arıyorlar, toplantı detaylarını sizler de medyadan takip ediyorsunuzdur. Bu toplantıya ait değerlendirmelerimi ben de birkaç hafta önce, gene bu köşede sizlerle paylaşmıştım. Geçen hafta da altını çizdiğim gibi, bazı oluşumların güçlenerek sürdürülebilir olmasının, geçmişinde yerleştirilmiş bazı köşe taşlarının, hatırlamasına, unutanlara hatırlatılmasına gerek olduğuna inanıyorum ve de Sağlıklı Kentler Birliğinin “Kentli Dergisinde yayınlanan “Nilüferde 20 yıldır aralıksız geri dönüşüm sağlanıyor başlıklı habere göz atalım, diyorum.
“Nilüfer Belediyesi, Türkiyede 20 yıldır kesintisiz olarak uyguladığı geri dönüşümle çevreye karşı sorumluluğunu yerine getirmeğe çalışıyor. Nilüferde geri kazanımların toplanmasına 21 Şubat 1995 tarihinde başlandı. Nilüfer Belediyesi 20 yıldır, aralıksız olarak, geri dönüşüm toplayan tek belediye olma özelliğini taşıyor. Bu süreç içinde Nilüfer İlçesinde, 72 bin ton geri kazanım atığı toplandığı, bunun 43bin ton kağıda tekabül ettiği ve de karşılığında 78 bin yetişkin ağacın kurtarıldığı, 154 milyon kwh enerji tasarrufu yapıldığı vurgulanıyor…
Gelin şimdi bu haberde yer alan olayın oluşum sürecine göz atalım; Önce sizleri 1950lere, 2. Dünya Savaşından çıkmış dünyaya götüreceğim...
Savaşın son döneminde silah teknolojisinde hızlı bir gelişim oluşmuştu, savaşın bitimiyle bu teknoloji silah dışına kaydı ve insanlık kendini uzayda buldu, ama birden irkildi, yapılan gözlemler ve bilimsel çalışmalar, yer küremizin bir takım doğal afetlere doğru ilerlediğini gösterdi.
Yıl 1972, ülke liderlerinin katıldığı BM Stockholm Konferansı toplandı, o güne dek yapılan gözlemler ve bilimsel çalışmalar ışığında dünyanın karşı karşıya olduğu tehlikeler masaya yatırıldı, tartışıldı, bazı kararlar alındı, liderler bu kararları uygulama sözü vererek ülkelerine döndüler, ama yıllar ilerledi, tehlikeler büyümeğe devam etti, düşünülen tedbirler yetersiz kaldı. Yıl 1987, eski Norveç Başbakanı Bayan Bruthland, BMler adına bu tehlikeleri, tüm boyutlarıyla inceledi ve bir raporla BMe sundu. Bu arada BM, Stockholm Konferansının önemli bir eksiğini, katılımcıların sadece ülke liderlerinden oluştuğunu, oysa Bruthlandın şekillendirdiği evrensel sorunların sadece merkezi hükümetlerle çözülemeyeceğini tespit etti.
Yıl 1992, BM Bruthland raporunu tartışmak ve çözümlere yönelik kararlar üretmek üzere, liderlerin yanında 2440 STK ve 17 bin katılımcıyla, Rio Habitat 1 çok sesli konferansını topladı. Bu konferansta insanlığın önündeki tüm sorunlar ve çözüm önerileri masaya yatırıldı, çözümlere giden yollar tartışıldı. Tartışılan konu başlıkları, Ormanların yok oluşunun durdurulması, Çölleşme ile mücadele, İklim Değişikliği ve Fakirlikle mücadeleydi. 1992 Rio Konferansı sonunda tüm ülke yönetimleri ve halklarının önüne, “Gündem 21 başlığı altında, yer küre üzerindeki yaşamımızın sürdürülebilir kılınmasını hedefleyen çözümler kondu. Her ne kadar Stockholm Konferansının başarısızlığı, Rionun katılımcı oluşumu sonucu kararların üretiminde sağlanan dinamikle yok edildiyse de, kararların uygulanmasında da katılımın esas olması göz ardı edilmedi ve bu yöntem de konferans sürecinde şekillendirildi, liderler ülkelerine döndüklerinde, Rio Konferansı kararlarını kendi koşullarına yerleştirerek, kendi Yerel Gündem 21 Eylem Planlarını halklarıyla beraber hazırlayacaklar ve uygulamaya sokacaklardı, bir anlamda Katılımcı Yerel Yönetim Modelini, kentlerde yerel yönetimlerin kent halkıyla kol kola girdiği çalışma guruplarının oluşumuyla, harekete geçireceklerdi. BM bu hareketin başlaması için desteklediği bir uluslararası STKnın, ICLEI/Uluslararası Yerel Çevre Girişimleri Konseyinin kurulmasına destek oldu. Ben, 1994 yılında Danimarkada katıldığım bir toplantıda konseyin yönetim kuruluyla tanıştım, kendileri beni de yönetim kuruluna almayı ve de Yerel Gündem 21 olgusunu Bursada başlatıp Türkiyeye yaymayı önerdiler. Ben önerilerini kabul ettim ve süreci beraber başlattık, Bursaya geldiler, Tayyare Kültür Merkezinde STKları ve de 7den 70e meraklı vatandaşlarla toplandık, ICLEI temsilcileri Yerel Gündem 21 sürecini ve hedeflerini anlattılar, katılımcılara da 5 dakika söz hakkı tanıyarak, “Nasıl bir Bursada yaşamak istersin? sorusunun cevabını anlattırdık. Toplantı sonunda katılımcılara, hangi konularda çalışmak üzere, Yerel Gündem 21 guruplarında yer almak istediklerini belirten formlar doldurttuk, 300ün üzerinde gönüllü çeşitli konularda çalışabileceklerini beyan ettiler. İşte bu guruplardan biri evlerden çöplerin, geri dönüştürülecek bölümünün ayrı toplanmasını üstlenen Yerel Gündem 21 gurubuydu ve de Nilüferdeydi. Gurubun içinde çocuklar da vardı, ev ev dolaşarak, geri dönüşüm torbaları dağıttılar, sürecin nasıl işleyeceği ev sakinlerine anlattılar…
Atılan bu adım, biryandan tüm Bursada gönüllü vatandaşları bir araya getirerek, kent yaşamının çeşitli bölümlerinde Yerel Gündem 21 Çalışma guruplarını oluşturdu, diğer yandan da ben konuyu, yönetim kurulu üyesi olduğum Marmara Belediyeler Birliği, Ege Belediyeler Birliği ve Türkiye Belediyeler Birliğine aktardım, ilgi duyan belediyelerimize, Bursadan, bu guruplar içinde çalışan uzmanlar yolladık ve sistemin tüm Türkiyeye, taa Karsa, Ağrıya, Hakkariye kadar yayılmasına öncülük ettik…
Yazımın başındaki haberi okuyunca bu süreç gözlerimin önünde canlandı, bugün ne yazık ki sistem Kent Konseyleri içinde sanki yok oldu. Kent Konseylerinde, tüm kent sorunlarıyla ilgili gönüllü guruplar oluşuyor, oysa Yerel Gündem 21 çalışma gurupları çevre sorunlarının çözümüne odaklanan gönüllüler oluyordu. Örneğin İklim Değişikliği konusunun dünya gündeminin ön sıralarına oturduğu bu günlerde, tüm Bursaya yayılmış Yerel Gündem 21 Toplu Taşıma Çalışma Grupları, Bursalıları özel araçlarını bırakıp, aktarmalı kent içi ulaşım düzenine geçmelerine ikna edebilirdi. Bugün evlerinde, iş yerlerinde geri dönüşebilir atıkları ayrı toplayan tüm Bursalılara teşekkür ederken, bir de çağrı yapıyorum;
Haydi gelin kent içindeki ulaşımımızda özel arabalarımızı kullanmayalım, aktarmalı toplu taşım düzenine geçelim,
Haydi, Büyükşehir Belediyemiz, siz de bu düzenin kullanımı kolaylaştırın, ana duraklarda Bukart ile girilen ve fakat BursaRayla seyahat sonucu ücret ödemeden çıkılan otoparklar oluşturun, gene ana durakları dikine besleyen otobüs hatları oluşturun ve de örneğin 1 saat içinde sayısız ve ücretsiz aktarma imkanı sağlayın. Haydi, biz Bursalılar da yaşamımızda yapacağımız bu küçük değişikliklerle, bu hafta Pariste açılan İklim Değişikliği bayrağını gönlerimize çekelim, var mısınız???

EKOHABER

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?