USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

DEMOKLES'İN KILICI!

15-10-2021

"Merhaba, ne var ne yok, nasılsınız, sağlık sıhhat iyi mi?, İşler nasıl?" gibi bir şey oldu adeta.
Giderek normalleşip, sanki böyle başlamazsak muhabbetin bir anlamı olmayacakmış gibi, sohbetlerin ilk cümlesi halini aldı camiada, yan yana geldiğinde, cevaplaması zor bu 4 kelimelik soru.
Bay geçtiğimiz hafta ile birlikte, takım olma yolunda en sağlam adımların atılabilmesi adına müthiş fırsat olan bir süreci geride bıraktık artık diyebiliriz.
Bu boşluğu nelerle doldurduğumuzu da pazar günü Boluspor maçında göreceğiz.
Teknik Direktör Özcan Bizati'nin dünkü açıklamalarını dinlediğimizde, hatrı sayılır bir mesafe kat edildiği izlenimini aldık.

NE UMUT NE KORKU!

Ancak gerçek şu ki, söylemler sadece eyleme döküldüğünde anlam kazanır.
Bizati gerçekçi konuşmaya çalışmış. Ne umut pompalıyor, ne de korku salıyor.
Gayet temkinli açıklamalar.
Böyle de olmak zorunda zaten...
Oyuncu grubuna da mesajlar veriyor inceden, "iyi olan kazansın" diyerek.
Güzel bir ifadesi var, "yakışanı oynamak lazım" şeklinde.
İşte tam da aslında beklenti bu yönde...
Bursaspor, bulunduğu konumdan bağımsız, adının geçtiği her yerde öncelikle bunu başarmak zorunda.
Nitekim, kaybederken de gururlandığımız nice maçlar izledik.
Ha artık kaybetme lüksü olmamalı o ayrı.
Gurur da bazen bir yere kadar...
Ama ezilmek, teslim olmak, kolay lokma kıvamında bir algı oluşturmak asla kabul edilir gibi değil.
Bireysel performanstan ziyade, takım performansına dikkat çekerken, "Önde oynamak ve baskı kurmak istiyoruz. Sezon başında olsaydık çok kolaydı. Ama bu süreçte oturtmak güç" diye bir ifade de kullandı hoca...
Evet belki takımı kendisi kurmadı, ligi başlatan hoca olmadı ama devrenin daha ortasına bile gelmedik.
Yani özetle bu tarz bir edebiyata gerek olmadığını düşünenlerdenim.
Yeniden ivme kazandırmak, o ruhu ayağa kaldırmak, kazanan takım kimliğine kavuşturmak da kendisinin ve ekibinin yegâne görevi değil mi?

BU SENENİN ANLAMINI HERKES BİLMELİ!

Sahaya baktığında ne oynadığını, ne istediğini, nereye gittiğini bilen bir Bursaspor görmek istiyor gözler.
90 dakika boyunca 4-5 farklı kimliğe bürünen, kafaları allak bullak eden, saha içindeki performansını nereye konumlandırmamız gerektiğini bir türlü çözemediğimiz bir Bursaspor değil.
Bu senenin ne anlama geldiğini belki yabancılara anlatamazsınız, hadi anlattınız, o aidiyet duygusunu beklemek de hayli hayalperestlik olur ancak yerli gruba sık sık dikte etmekte fayda var.
Şakası ve telafisi olmayan bir sürecin ilk adımı pazar günü atılacak.
Hani bir söz vardır, "yedik, içtik, güldük eğlendik şimdi iş zamanı" diye...
Her ne kadar bu süreçte pek gülüp eğlenecek imkân bulamamış olsak da, işin ciddiyetini herkes kavrasa iyi olacak.
Canım, cicim zamanları ne yazık ki geçti.
Sırt sıvazlayarak, önümüzdeki maçlara bakamayacağız artık.
Startı bu bilinçle verirsek, bir şeyleri yoluna koyma adına önemli bir adım atmış oluruz.
Yoksa,
Cevabını verirken böbrek taşı düşürür gibi sancı çektiğimiz o illallah dedirten 4 kelimelik sevimsiz soru, Demokles'in kılıcı gibi başımızın üstünde sallanmaya ve bizi ifrit etmeye devam edecek.
Ne gerek var buna, öyle değil mi?
Zaten hayatın tadı tuzu kalmamış, aldığımız nefesin bile garantisi yok, hiç olmazsa seninle gülüp, gelecekten umutla söz edelim, hadi iki gözümün çiçeği...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?