USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bıktık, bezdik, yorulduk ama başka çaremiz yok!

01-10-2021

Dün Tuzpazarı’nda alışveriş yaparken maskesiz pazarcıya “Hadi başkasını düşünmüyorsun, kendine de mi acımıyorsun?” diye sordum.

“Abla iki yıldır taktık. Tıknefes oldum, nefes alamıyorum…” dedi. Halk arasında tıknefeslik olarak tabir edilen durumun tıbbi karşılığı nefes darlığı, astım, koah… Adama bir şey diyemedim.

Zira ben de sokakta uzun süreli maske takmak zorunda kaldığımda insansız bir yer bulup maskeyi indirip nefesleniyorum.

Özellikle de toplu taşıma araçlarında çift maske takıyorum. Bu yüzden uzun mesafelerde belediye otobüsü tercih edemiyorum; zira pazarcının dediği gibi tıknefes oluyorum.

‘SANA NE KENDİ İŞİNE BAK!”

Bu aralar çok yeşil sebze tükettiğimden haftada en az iki kez Tuzpazarı’na gidiyorum. İncirli’den Nostaljik Tramvay’a biniyorum. Cumhuriyet Caddesi’nde inip hemen yukarı pazaryerine çıkıyorum.

Dün tramvaya adamın biri bindi. İri yarı da bir şey; maskesi çenesinin altında. Koltuklar doluydu, ayaktaydı. Adam gürültüyle bir hapşırdı; tramvayda herkes yerinden zıpladı adeta! Anında etrafı boşaldı. Herkes bir tarafa kaçıştı.
Dayanamadım “Hem hapşırıyorsunuz hem de maske takmıyorsunuz. Bari maskenizi taksanız…” dedim…Adam adeta böğürdü “Sana ne, kendi işine bak sen” diye…

Yan tarafta bizim mahallenin Romanlarından yaşlıca bir kadın oturuyordu Tek başına değildi. Dört, beş kişilik bir guruptu.
Yaşlı kadın;“Sen çok  kibar kadınsın be ya! Bu öküz anlamaz kibarlıktan. Bize bırak be ya!”
Adama bir ağız açtılar; neye uğradığını şaşırdı. Güvenlik koştur koştur geldi. Romanlara karşı önyargıları olduğundan önce başka bir şey sandı… Uyardım “Adam maskesizdi; uyardık. Dayılandı, ona söyleniyorlar…” 

Adam küfretmeye kalktı; hepten tepelendi. İlk durakta iniş kapısına bile gidemedi, biniş kapısından, arkasına bakmadan kaçtı.
Bizim alt sokakta oturuyorlarmış… Yaşlı kadın beni nereden tanıdığını anlattı;  camsiliyormuşum, sokaktan geçerken bizim camın altında oturmuş;  benden su istemiş, su vermişim. Hiç hatırlamıyorum. Vermişimdir.
Kahve  misalibeni de su hatırı maskesiz adamın hışmından kurtardı!  Sonra konuştuk epeyce; sülale boyu Koronavirüs’e yakalanmışlar. Aralarında hastanede, yoğun bakımda yatan da olmuş. “Zor kurtardık canımızı” dedi. Aşıları da tamammış…

AŞI OCAĞINA DÜŞTÜK! ŞİMDİLİK BAŞKA ÇARE YOK!

Sağlık Bakanlığı “Aşı, aşı, aşı” diyor. Tabip Odaları da bu konuda Sağlık Bakanlığı ile paralel görüş bildirip onlar da sürekli “Aşı olun” çağrısı yapıyor.
Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan Aşı karşıtlığına “Aşı tedirginliği” yorumunu getirerek insanlara doğru bir şekilde anlatıldığında aşıya ikna olduğunu savunuyor…

Aşı karşıtları ise her gün yeni bir iddia ile sosyal medya üzerinden insanların kafasını karıştırmaya devam ediyor.

Bir kısmı Kovid-19 diye bir hastalığın varlığını tamamen inkar ediyor.

 Bir kısmı ise aşıları “sıvı” olarak adlandırıp kısırlık yapmaktan tutun da hayvan sıfatlı çocuklar doğacağına dek tevatüre sığınmış vaziyette.

 Bazılarının ise aklı sahiden de karışık; özellikle de aşıdan sonra ateşlenip öksürüp nefes alma zorluğu çekenleri duydukça ürküyorlar. Kimisi Sinovac mı, Biontech mi hangisini olsam diye düşünmeye devam ediyor.

Aşı karşıtlarının son günlerde sığındıkları en büyük gerekçelerden biri de şu:

“Bu kadar insan aşı oldu. Salgın hala devam ediyor. Demek ki aşıların salgını durdurmada bir faydası yok! Salgının ilk yılında bile bu kadar çok vaka ve ölüm yoktu…”

Hatta “Aşılar aracılığıyla salgını yayıyorlar. Önce yaşlıları öldürdüler. Şimdi de çocuk ve gençleri hasta edip öldürüyorlar”diyenler de var.

2020 VE 2021 VERİLERİ

 Hatırlayın… 2020’de Tabip Odaları salgına dair şeffaf olunması konusunda sürekli uyarıyorlardı. 2020 Temmuz’unda birdenbire vaka sayısı paylaşımı kalkmış ve hasta sayısı paylaşılmaya başlanmıştı.

Yine Tabip Odaları belediyelerin sayfasından geriye dönük 5 yıllık ölüm ortalamaları ile 2020’nin ilgili aylarının ölüm ortalamalarını karşılaştırıyor ve Koronavirüs’ten ölümlerin eklenmesine karşın,  aradaki uçurum denecek farkın nereden kaynaklandığını sorguluyor;  sürekli şeffaf veri paylaşımını talep ediyorlardı.

Salgının ilk döneminde test sayısı çok düşüktü; dolayısıyla da belirtisiz vakaların tespiti mümkün olamıyordu. Koronavirüs’ten ölümler de başka yan hastalıklara kayıtlanıyordu.

Ayrıca bilim insanları mutasyon geçiren virüsün bulaşıcılığı da öldürücülüğü de arttığına dikkat çekiyor…
Ve Sağlık Bakanlığı, Tıp Fakülteleri’ndeki bilim insanları sürekli yoğun bakımdaki hastalarla ölenlerin çoğunluğunun ya aşısız ya da eksik aşılı olduğunu paylaşıyor…

Yani “İnsanlar aşılanıyor, buna rağmen ölümler ve vakalar fazla, aşı işe yaramıyor” iddiasını boşa düşüren bir süreç yaşanıyor.

Belki de zaman aşı tedirginliğine yol açan iddiaların bir kısmını doğrulayacak, ama an itibariyle aşının ocağına düşmüş vaziyetteyiz…

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?