USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kalite farkı

05-12-2015

Ertuğrul Sağlam ile yolların ayrılmasından sonra ilk ciddi sınavımıza çıktık. Galatasaray karşısında , TT Arena'da beklentilerin üzerinde bir ilk yarı oldu Bursasporumuz adına. Çok etkili bir oyun oynamamıza rağmen yakaladığımız 2-3 tane net pozisyonu gole çeviremeyince ilk yarı 0-0 eşitlikle soyunma odasına gittik. Devre arası maçı izlediklerime " Traore ve Emre Taşdemir'in çaprazdan yakaladığı pozisyonları Podolski yakalasa perişan ederdi " diye konuşurken ikinci yarıda korktuğum başıma geldi ve çok daha zor pozisyonda Podolski ile golü buldular. İkinci golün hazırlanışında , üçüncü golün asistinde de Podolski bizim oyuncularımızın koskoca 90 dakikada yapamadıkları düzgün şut, düzgün pasların aslında nasıl yapılması gerektiğini gösterdi resmen. Kalite farkı maçı bir taraftan alıp diğer tarafa götürdü. Atamayana atarlar kuralının işlediği bir 90 dakika oldu.

 

Ertuğrul Sağlam'ın gidişi ile takımın yukarı yönde bir ivme kazanacağını düşünüyordum. İlk yarıdaki oyun bunun sinyallerini verdi. İstek olarak kusursuz bir 45 dakika oynadık fakat oyuncularımızdaki asıl sıkıntı yeteneklerini kullanmayı bilmemeleri. Bununda sebebi maalesef kafaları ile ayakları arasında bağlantı kuramamalarından kaynaklanıyor. Gelen hocanın işi kaliteli oyuncularla çalışacağı için kolay , fakat futbolun temel kurallarını dahi bilmedikleri, yapamadıkları için de aynı derecede zor. Umarım oyun anlamında takımı bir bütün olarak hareket ettirebilecek bir hoca ile anlaşılır ve özlediğimi sonuçları alarak hızla yükselişe geçeriz.

Ersel Hoca ile alakalı da bir kaç şey yazmak isterim. Sevgili hocam ; hayatta bazılarına bir kez fırsat gelir. Bu size gelen ikinci fırsat oldu. İrfan Buz Hoca kendisine gelen aynı fırsatı değerlendirip şu an iyi kötü teknik direktör olarak ekmek yiyor. Bursa'nın evlatlarına güvenelim diyoruz ama maalesef o güveni bize veremiyorsunuz. Traore bu sezon siz gelene kadar hiç oynamadı. Bu kadar tartışmalı bir orta sahamız varken şans bulamayan bir ismin böylesine kritik bir maçta forma giymesini ben yadırgadım açıkçası. Traore çok mu kötüydü ? Hayır. Özellikle ilk yarı beklentimin üzerinde performans sergiledi. Ama sezon boyu oynamamış olmanın verdiği sıkıntılar daha 50'li dakikalardan itibaren kendini gösterdi. Fiziksel olarak resmen bitti. 75'e kadar değiştirmek için neyi beklediniz bilemiyorum.

Keza bu aksaklık üstün olduğumuz oyunun kontrolünü dengeledi, hatta ibreyi Galatasaray lehine çevirdi. Josue tercihine en az Traore tercihi kadar şaşırdım. Sezon boyunca yokları oynayan bir isim böyle bir maçta 11 de başlamayı hak etmiyor diye düşünüyorum. Bir ara ekranda 88 pas 70 isabet istatistiği çıktı Josue için emin olun bu pasların 40 tanesi Mert, Sivok, Dany üçlüsüne 20 tanesi yanındaki Bekir ya da Cucak'a olmuştur. Bir tane kilidi açmaya yönelik pas göremedik. İşin gerçeği Cuenca'nın oyuna girdikten sonraki görüntüsü neden Josue oynuyor sorusunun yanıtı niteliğindeydi. İspanyol oyuncu fiziksel olarak çok zayıf. Ancak tek kale oynayacağımız kapalı defanslara karşı etkili olur. Sezon başından beri bende dahil performansından memnun olmadığımız Jorquera hazır kupa maçında da kıpırdamışken burada denenemez miydi sorusu geliyor aklıma. Kupa maçında hiçleri oynayan Traore'de görüp de tatminkar bir oyun ortaya koyan Jorquera'da göremediği şeyi merak ettim Ersel Hoca'nın. Bu kadar kötü 10 numara performanslarının old Dzsudzsak. Performansı yeterli düzeyde olmasa da oyunu bilerek oynayan tek adamımız oydu. Etkisiz olmasında yanındaki adamların futbol zekası olarak Dzsudzsak'ın çok altında olmalarının sebep olduğunu düşünüyorum.

Kapanışı yönetim ile yapmak istiyorum. Taraftar "şah" dedi. Artık tek bir hamle şansınız kaldı; iyi bir hoca bulmak zorundasınız. Eğer bu hamleyi de yapamazsanız  "mat" olacaksınız. Umarım bu kötü tablo en kısa sürede düzelir. Ama basında anlaşmak üzere olduğunuz yazılan hoca adayınıza bakınca karamsarlığa kapılmıyor değilim. Podolski'yi izleyip bonservissiz ya tutarsa transferleri yanında bir kaç tane de takıma gerçekten katma değer katacak isimlere yönelmeniz gerektiği mesajını da umarım almışsınızdır. Recep Başkan rahmetli Yazıcı'nın yanında yetiştim derken keşke onun eleştirilen taraflarını değil de takdir edilen taraflarını kendine alsaydı. Günü kurtaralım, gelen transfer paralarını ödemeleri aksatmamak adına harcamayalım deyip hareket ettiğiniz de , görevden giderken ne kasada para kalıyor ne de takımda para edecek topçu . 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?