USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ALİ AY’DAN İDDİALARA CEVAPLAR

20-09-2021

Aslında eski Başkan Ali Ay’la bu görüşmeyi cuma günü gerçekleştirmiştim; ancak lig maçının hemen öncesi farklı bir gündem içine girmeyelim düşüncesiyle Tuzla maçı sonrası sizlerle paylaşmak istedim. Bursaspor’da malum gündem sürekli değişiyor. Şimdi de yeni hoca arayışına girildi. Dileriz bu kez doğru seçim yapılır diyerek ve Ali Ay’la yaptığım ve O’nun ve yönetimi hakkında konuşulan ve merak edilen konuları biraz gecikmeli olarak sizlerle paylaşıyorum. 

Başkan Ali Ali Ay son haciz olayından görev yaptığı dönemde yaşananlara ve Bursaspor’un mevcut durumuna kadar sorularıma yanıt verdi. 

İşte o görüşmede yönelttiğim sorular ve eski Başkan Ali Ay’ın yanıtları… 

T.Ç: Son haciz olayından başlayalım. Birkaç gün önce kulübe haciz memurları geldi ve ellerinde sizin döneminizde Sercan Yıldırım’a verilen senetler vardı. Üstelik sizin tarafınızda bu senetlerin ödemesi yapıldığı ifade ediliyor. Sizin bu haciz ile alakanız var mı? 

A.A: Kesinlikle benim alakam yok. Benim Bursaspor’a haciz gönderme gibi bir durumum asla olamaz. Ben böyle bir şey yapar mıyım hiç? Ben evet o senetlerin ödemesini yaptım. Rakam da öyle 5 milyon lira falan da değildi. Sonrasında Sercan o senetleri kime verdi bilmiyorum. Konuyla ilgili adı geçen Metin Korkmaz’ı da aradım, ki kendisi birkaç gündür ciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle hastanede tedavi görüyormuş.  

O da “Benim hacizden haberim yok” dedi. Yani kim gönderdi nasıl oldu? O senetler kime verildi? Sanırım Sercan Yıldırım bunu çok daha iyi cevaplayabilir. Ama tekrar ediyorum benimle en ufak bir ilgisi yok. Ben böyle bir şeyi Bursaspor’a yapmam. 

T.Ç: Peki Bursaspor’un gelirlerine temlik koydunuz mu? 

A.A: Federasyondan gelecek bir para vardı. Ziraat Bankası taksitini ödemek için ona temlik koymuştum. Bir de TOFAŞ tribünü geliri için temliğim var. Bunlar dışında Bursaspor’un hiçbir gelirine en ufak bir temliğim yoktur. 

T.Ç: Görev döneminize dönelim. Mutlaka özeleştiri yapıyorsunuzdur, neden başarısız oldunuz? 

A.A: Öncelikle biz camiaya kendimizi iyi ifade edemedik. Nasıl bir tablo ile karşılaştığımızı, nelerle mücadele ettiğimizi anlatamadık. Bakın göreve geldiğimizde bize 280 milyon lira borç olduğu ifade edilmişti. Kongredeki bilançoda böyle yazıyordu. Ancak bu kongreden 3,5 ay önceki bilançoydu ve bu sorunla tüm yönetimler karşılaşıyor. Oysa borcun 280 milyon değil, 400 milyon liradan fazla olduğunu gördük. Düşünün İvankov’un bile alacağı kalmıştı biz ödedik. Aynı şekilde Dzsudzsak’a dahi 1 milyon Euro biz ödedik. Ayrıca özellikle önceki dönemde yapılan Asset anlaşmasını iptal etmeseydik şu an Bursaspor’un borcu 1,5 milyarı bulabilirdi. Mesela bu başarımız hiç konuşulmuyor. Bakın biz ilk dönem çok değil ama ikinci dönemimizde çok fazla ödeme yaptık.  

Benim ekonomik anlamda güçlü bir başkan olmam şehrin maddi destek vermemesine neden oldu. “Ali Ay da para var. O halleder” dendi hep. Şehrin ileri gelenleri de böyle düşündü. Bu yüzden hep ben boğuştum. 

T.Ç: Peki sizin görev süreniz içinde ne kadar katkınız oldu? Şu an ne kadar alacağınız var? 

A.A: Şu an itibariyle Euro olarak 16 milyon, bir de Ziraat bankasına 20 milyonluk kredi kefaretim var. Yani toplamda 18 milyon lira kadar. Hatta Ziraat Bankası borcunu hala ben ödüyorum. O borç için evime iki kez haciz geldi. Geçenlerde çok yüklü bir miktar ödemesini de yaptım. Bunları hiç kulübe yansıtmıyorum, kimse de bilmiyor. Koca Bursa’nın topladığı yardım kadar Ali Ay olarak ben tek başıma hala kredi taksiti ödüyorum. 

T.Ç: Bu kadar para verdim diyorsunuz; ama ne futbolcuya, ne personele, ne diğer gider kalemlerine doğru düzgün para ödenmemiş. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz? Bu durumda sizin verdiğinizi söylediğiniz paranın ispatı var mı? 

A.A: Tabi ki var. Ne zaman, ne kadar vermişim, o paralar nerede harcanmış. Hepsi tek tek elimde belgeleriyle mevcut. İsteyen herkese de verebilirim. Ben ALLAH korkusu olan biriyim. Vermediğim parayı “Verdim” diyecek biri olmadığımı beni yakından tanıyanlar bilir. Zaten ifade ettiğim gibi hepsi de belgeli. İsteyene veririm inceleyebilir. 

T.Ç: Sizin aldığınız Bursaspor’a ait fabrika binaları ve araziler ile ilgili itirazlar da var. Değerinden ucuza aldığınız hatta bunları kulüp tüzüğüne aykırı bir şekilde ele geçirdiğiniz söyleniyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz? 

A.A: Bakın o konuda biliyorsunuz bize dava da açıldı. İnceleme yapan bilirkişi, fabrika binalarını ve arazileri ederinden 3 kat fazlaya aldığımı raporladı. Hakim de aynı şekilde değerlendirme yaptı. Çok daha ucuza başka bir talip vardı. O satış son anda iptal oldu. Öyle olunca ben ederinden çok daha fazla bir değer ile almış oldum. Bursaspor burada kar etti. Ama bu yönü hiç görülmek istenmiyor ve tersi algı yapılıyor.  

Özellikle sosyal medyada biz ne desek inanmayacak bir kesim var. Ama o kesim hakkımızdaki her olumsuz iddiaya inanıyor. Bir sürü yalan yanlış bilgi dolaşıyor. Bazılarına biz bile inanıyoruz (Gülüyor) 

T.Ç: Yöneticilerle toplantılarda kararlar aldığınız; ancak sonrasına iş yerinize gittiğinizde bu kararları oradaki çevrenizin söylemleriyle değiştirdiğiniz yani kulübü yöneticilerle değil de yakın çevrenizle yönettiğiniz söyleniyor -ki bunu söyleyenler sizinle birlikte çalışan yöneticiler- bu konuda ne diyeceksiniz. Kulübü bu şekilde mi yönettiniz? 

A.A: Bunları söyleyenler şayet benim yanımda gerektiği gibi durmaya devam etselerdi Bursaspor’un şu an borcu en fazla 300 milyon olurdu. Ben bu iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Kulübü demokratik bir şekilde herkesi dinleyerek yönetmek istedim. Ama yanlış yönlendirmelere de çok maruz kaldığım doğrudur. 

Bakın çok baskı yapan bir camiamız var. Arada çok fazla cahil insan da var ve her konuda onlar da baskı oluşturuyor. Hamza Hamzaoğlu’nun takımı 5.iken gönderelim diye üzerimize inanılmaz bir baskı yapılıyordu. Bunlar da camiamızın kendisini sorgulaması gereken hatalar bence. 

A.A: Mesela sizler de medya olarak bizim dönemimizdeki kadar sonraki yönetimlere eleştiride bulunmadınız. Bu konuda da kusura bakmayın; ama ben de sizi eleştiriyorum.

T.Ç: Bu eleştirinizi üzerime alınmıyorum Ali Başkan. Zira sizden sonraki bir başkanla eleştirilerim nedeniyle detayını vermek istemediğim ciddi tatsızlıklar yaşadığımı ifade edeyim. Ki bugüne kadar hiçbir gazeteci, bir Bursaspor Başkanı ile o tarz durumlar yaşamamıştır diyebilirim. Kısacası İsimlere göre değil, icraatlara göre değerlendirme yaptığımı beni takip eden herkes bilir. 

T.Ç: Size dönelim. Futboldan anlamıyorsunuz, aynı şekilde futboldan anlamayan muhasebeciniz Hasan Parlakay transferde tam yetkiliydi. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Neden futbolu bilen birileri ile çalışmadınız? 

A.A: Evet doğru söylüyorsunuz. Futboldan anlamıyorum. Göreve getirdiğimiz hocalara güvenmeyi tercih ettim.  Bu yanlışmış demek ki. 

T.Ç: Peki takım sizin başkanlığınızda küme düştü. Bu düşüşün nedenini ne olarak görüyorsunuz? 

A.A: Le Guen sonrası düşüş başladı. Maddi olarak sınırımızı o dönem aşıp, ipin ucunu kaçırdık. 

Sonrasında Samet Aybaba’yı göndermekle de çok geciktik. Mesut Bakkal da tuz biber ekti. Ben aslında Mesut Bakkal’ı değil de Ömer Erdoğan’ı getirmek istiyordum; ama birileri “Mesut Bakkal bu durumdaki takımları çok kurtardı” diyerek aklımı çeldi. Dediğim gibi yanlış yönlendirmelere çok maruz kaldık. Benim en büyük hatam bunları ayırt edememem oldu belki de. 

T.Ç: Samet Aybaba demişken. Mesela herkesin alacağı kulüpte dururken, neden O’nun alacağı son kuruşuna kadar niye ödendi? Aynı şekilde bu alacakları hiç gecikmeden ödenilen menajerler de var. Ki bu durum kamuoyunda şüphe ile karşılanıyor. 

A.A: Hemen anlatayım. Sözleşme feshi yapmadan hocayı gönderemiyorsunuz. Siz bir hocayı görevden aldınız, eğer gitmek istemezse eşofmanlarını giyip antrenmana çıkabilir. Biz de bunlar yaşanmasın, takımı bir an önce yeni hocaya teslim edelim, oyalanmayalım diye ödemelerini yapıp gönderdik. Kısacası hoca ve menajerlerle sıkıntı yaşamak istemedik; çünkü takımın zaten yeterince sıkıntısı var. Bizim kimseyi kollamak gibi bir düşüncemiz olmadı. Bazı şeylere mecbur kaldık. 

T.Ç: Şirket çalışanınız ve Bursaspor’da yöneticilik yaptırdığınız Hasan Parlakay’ın üzerinden birçok tapu olması, üstelik bu tapuların görev yaptığı dönemde büyük artış göstermesi soru işaretlerine ve şüphelere neden oluyor. Hasan Parlakay transferlerde usulsüzlük yapıp menfaat sağlamış olabilir mi? 

A.A: Kesinlikle hayır. Yani olamaz. O tapuların hepsi bizimle birlikte çalışan ağabeyi Cemil Parlakay’a aittir. Cemil Parlakay, bizden CEO maaşı alıyor. Yani gelir durumu çok iyi. O da geliri ile bu tarz yatımlar yapıyor. Genelde yurt dışında olduğu ve resmi işlemlere gelemeyeceği için de kardeşi Hasan Parlakay’ın üzerine yapıyor. Kaldı ki o tapular öyle atla deve de değil. Hepsi çok uzuz yatırımlık mülkler. Hepsini toplasanız 2-3 milyon lirayı geçmez. Hasan Parlakay’ın mal varlığı tazminatı ve banka kredisi ile aldığı evi ve arabasıdır. Bu iddialara kendisi de fazlasıyla üzülüyor. 

T.Ç: Bursaspor Katlı Otopark’ını nasıl elden kaçırdınız? Neden engel olmadınız? 

A.A: Biliyorsunuz Sayıştay’ın bir incelemesi oldu. O inceleme sonucunda da Büyükşehir Belediyesi soruşturmaya maruz kaldı. O nedenle de Otoparkı devretmek zorunda kaldık. O süreçte Bursa gerektiği gibi yanımızda dursaydı böyle olmazdı. 

T.Ç: Peki otoparka karşı verileceği söylenen döküm arazisi vardı. Bu konuda da bir gelişme olmadı. 

A.A: Evet bize de o şekilde söylenmişti; ancak bizim dönemimizde ve şu ana kadar bir gelişme olmadı. 

Bizim bir de çakıl projemiz vardı. Aylık 1 milyon lira gelir getirebilecek bir projeydi; ancak görevden ayrıldığımız için hayata geçirme fırsatımız olmadı. 

T.Ç: Toparlayacak olursak kendi hedefleriniz ve Bursaspor’un mevcut durumu ile ilgili olarak ne söylemek istersiniz? Ali Ay tekrar başkan olmak istiyor mu?

A.A: Öncelikle benim tekrar görev alma gibi bir düşüncem kesinlikle yok. Bunu herkes bilsin. Ben iyi bir Bursasporluyum küçük yaşımdan beri maçları kaçırmayan biriyim; ancak görevi bıraktığımdan beri gerginlik olmasın stada diye gelemiyorum. Bu beni çok üzüyor. Çünkü ben stadta maç izlemeyi seviyorum. Televizyon karşısından takımı takip ediyoruz haliyle. Samsun maçında çok sevindik. Takımın sezon sonu Süper Lig’e dönmesi en büyük dileğimiz.  

Emin Adanur ile görüştüm. Kendisinin bize borçlar konusunda eleştirileri de oldu. Ali Başkan “Sen de hiç para ödememişsin, takımı da kötü yönetmişsin” dedi. Ona da size söylediklerimi anlattım.  

Ben şu ana kadar yaptıklarıyla Adanur ve ekibini başarılı buluyor ve destekliyorum. Tüm Bursa’nın da desteklemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü o noktadaki insanların en çok ihtiyacı olan şey bu. Şu ana kadar Adanur büyük işler yaptı, büyük paralar harcadı. Bu şartlarda da Süper Lig’e dönüş şart oldu. Benim ona mali konularda en büyük tavsiyem, banka kredi kredi borçlarından bir an önce kulübü kurtarması yönünde olacak. Çünkü yılda 20 milyon kredi faizi Bursaspor için çok büyük miktar. Bunun içinde kiracısı ile bir şekilde anlaşma sağlanıp Bursaspor’un yakın çevre yolundaki benzinliğinin 100 milyon gibi bir bedelle satılmasını öneriyorum. Bu satış Bursaspor’un önünü açacaktır. 

Camiaya son olarak söyleyeceğim şey. Hatalarımız oldu ama çok da emek verdik. Başarılı olmayı en çok biz istedik ama kısmet olmadı. Camianın her kesiminde Bursasporluluğu bir kenara bırakıp menfaat peşinde koşan insanlar var. Onların oyunlarına alet olup, söylemlerine inanmasınlar. 

Lütfen bizleri de Bursaspor’a bilerek zarar vermiş insanlar olarak görmesinler. Bursaspor bizim de canımız, evladımız gibi. Bundan sonrası için kulübe destek anlamında üzerime düşeni yapmaya her zaman hazır olduğumun bilinmesini istiyorum.  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?