Alınacak galibiyet moralleri daha yüksek seviyeye çıkaracağı gibi, gelecek haftaları umutla besleyecek en önemli adım olacaktı. Ama olmadı.
Sahada ne oynadığını bilen bir Bursaspor aradık koskoca 90 dakika içinde fakat biz bulamadık?
Peki ya siz Sayın Tekke?
İşin teknik analizini, ehiller yapar. Sizin sahaya çıkardığınız kadrodan tutun da, oyuna müdahaleniz ya da teknik/taktik anlamdaki kabiliyetiniz hususunda ahkâm kesmek haddime değil.
Kendimce bilgi birikimim olsa da herhangi bir hocalık lisansına sahip değilim. Fakat somut olmayan bir lisansım var ki, o da bu kulübün ve camianın geçmişine olan hâkimiyetim…
Bakın Sayın Fatih Tekke!
Nerede mücadele verdiğimizin önemi yok, bu armayı taşıyacak futbolcu da, o futbolcu grubunu yönetecek teknik direktör de bilmeli ki, burası Bursaspor Kulübü…
Geldiğinizden bu yana Özlüce Tesisleri’nin her köşesini dolaşma imkânınız oldu mu bilmiyorum… Personel girişinden geçtiğinizde sol duvarda kocaman bir fotoğraf asılı. Gördünüz mü onu hiç?
Süper Lig şampiyonu olduğumuz sezon, şimdiki adı Başakşehir olan İstanbul Büyükşehir Belediyespor deplasmanına yaptığımız tribün çıkarmasının efsane fotoğrafıdır o.
Birkaç adım atıp kapıdan içeri girdiğinizde, vaktiyle öyleydi şimdi nasıl emin değilim ama müzeyle karşılaşacaksınız.
Spotun altındaki kaideye yaklaştığınızda, tüm ihtişamı ile duran tertemiz bir şampiyonluk kupasını fark edeceksiniz.
Önünde birkaç dakika vakit geçirirseniz, kulağınıza Teksas’ın o ruha işleyen tezahüratlarını, kaybettik gözüyle bakılan nice maçlardaki muhteşem geri dönüşlerin tüylerinizi diken diken edecek gol seslerini, sevinçten ağlayanlar ile mutluluktan avaz avaz bağıranların yankılarını duyarsınız. Gözleriniz biraz dalıp gitse, rahmetli başkan İbrahim Yazıcı’nın uzaklardan gelen helikopter sesi bile kulağınıza çalınır.
Camekânlı bölümde Şampiyonlar Ligi’nde oynadığımız toplar, giyilen formalar, nice başarılı sezonların anıları dikkatinizi çeker.
Sola dönüp personel yemek hanesine giden kısa koridordan geçerken sağ tarafınızda efsanelerimiz selamlar sizi.
Bulunduğunuz katta duvarları süsleyen fotoğraflar, alın terinin, azimle ulaşılan zaferlerin objektiflerle ölümsüzleştirildiği anlardır ki, hepsinde kelimelere sığmayacak hikâyeler yazılmıştır.
Geçmişle yaşamak değil bu anlattıklarım. Geçmişimizi iyi idrak edip, oradaki adanmışlığın farkına varmak ve ona layık olmaktır!.. Oradaki çıtayı daha yükseğe taşımaktır.
Futbolculuğunuzda siz de başarılı dönemler geçirdiniz. Bu şehre rakip olarak gelip, buradaki atmosferi de yaşayarak gördünüz.
Şimdi o kulübün teknik patronluğuna soyunduysanız, bu camia sizden savaşan bir takım görmeyi bekler.
Bu camia sizden, kazanan bir takım ortaya çıkarmanızı ister.
Bırakın maçı biz seyrederiz, sizden yerinde müdahale bekler.
Bağırmak belki taraftarın işi ama sizin de sesiniz çıksın, sadece sahayı değil TV’den izleyenleri bile motive edin ister.
10 kişi kalmış rakibine karşı al gülüm ver gülüm bir futbol değil, her dakika saldıran bir Bursaspor görmek ister.
Koca 90 dakikada biri kaçan penaltı olmak üzere 2 isabetli şut değil, kaleye bombardıman bekler.
Görev yaptığınız 4 haftada 12 puanın sadece 4’ünü almış bir Bursaspor değil, zirve yarışı ister.
Sizin kariyerinizde kaç haftalık bir durak oluruz bilmem ama bizim kaybedecek bir sezonumuz daha yok, camia bunu da bilmenizi ister.
Evet. 3 sezondur ‘burası da neresi yaa’ diye hala birbirimize dönüp de sorduğumuz, bir türlü alışamadığımız ve sindiremediğimiz bir ligden kurtulma savaşı veriyoruz.
Sizde o heyecanı henüz hissedemedim ama bu savaşın gerçek kumandanı olacak mısınız? Camia bunu da bilmek ister…
Çünkü gerisi, herkes için fazlasıyla zaman kaybı…
