Futbolda her takım mağlup olabilir… Lakin Bursaspor’un sorunu sadece mağlup olmak değil; mahcup olacak kadar kötü, yavaş oynamak!

Böyle gitmeyeceğine göre… Ne zaman, nasıl geride kalacak bu zaaflar?

“Onu kenara, bunu oyuna al” dışında bir planı var mı Bursaspor’un mesela?

Artık gün ışığına çıkan gerçeğe göre; Yeşil Beyazlı takımda kalite olarak da taktiksel zeka olarak da aroma eksikliği var.

Futbolcuların müthiş bir özgüven kaybı, isteksizlik ve mutsuzluk sarmalına bulandıkları açık ve net…

Söyledik ya; Bursaspor’un bir oyun planı yok. Doğaçlama oynuyorlar. Çünkü bu takımın patlayan bir gücü yok. Arkalarında duran tek güç var: Tribündeki seyircisi...

Ve de en önemlisi ülke futbolunun tartışılmaz liderlerinden ‘Bursaspor taraftarına’ güvenip, ‘tribün desteği’ ile takımın Süper Lig’e fırlayacağını umuyorlarsa…

Futbol aleminde tescillenmiş ‘Büyük Bursaspor’ camiası olarak yandığımızın resmi demektir!

Yeşil Beyaz sevdalıları işte bu yüzden huzursuz...

Üst üste son üç sezonda olduğu gibi bir faciayı daha asla kaldıramazlar!

Fatih Tekke’nin daha ilk maçında üstüne basa basa ‘en az’ diye başlayıp 4 takviyeye gerek olduğunu belirten öngörüsüne dayanıp soralım mesela:

Tahtanın açılmasının ardından takıma katılan 13 yeni takviye hangi kriterlere göre yapıldı? Bu transferleri futbol aklı olarak kim ya da kimler onayladı?

Girişte vurguladık; dilim ve gönlüm söylemeye el vermiyor ama zihnimi kurcalayan şu soruyu da sormadan edemiyorum:

Bursaspor yıllardır olduğu gibi transferde yine mi karavana attı.

***

Büyük Başkan Murat Gülez’in ebediyete göçüşünün seni-i devriyesinde küllenen acı ve anılar gelen iki vefat haberi yeniden yürekleri dağlayarak içimize kor ateşi düşürdü.

2010’nun ‘Şampiyon Armadası’  Bursaspor 2. Başkanı Haluk Özkıyıcı ile Bursa’da yerel medyanın emektar spor emekçilerinden Ercan Ükünç’ü kaybettik. İkisi ile de yıllara dayalı çok özel ve de çok güzel dostluğum vardı.

 Doğum Allah'ın lütfû, ölüm Allah'ın emri...

 Ama şairin dediği gibi: 'Şu ayrılık olmasa...'

Mekânları cennet olsun...