USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Engin Er ‘Perşembenin gelişi çarşambadan belli’

18-08-2021

Jeoloji Mühendisleri Güney Marmara Şubesi Başkanı Engin Er, yıllardır Bursa’da kamuoyunu ve kent yöneticilerini deprem, sel, heyelan gibi afetler konusunda uyarır durur…

Ne zaman bir deprem, heyelan ya da sel olsa görüşüne ilk başvurduğumuz kişilerin başında gelir…

Yıllardır hep fay hatlarının, heyelan bölgelerinin, sel yataklarının şehir planlarına işlenmesi gerektiğini savunur, yetkilileri hiç bıkmadan uyarır durur…

Dün de 17 Ağustos Marmara Depremi’nin yıldönümüydü… Ne yazık ki Türkiye bir yanda salgınla mücadele ederken, art arda orman yangınları ve sel felaketleri gibi büyük afetlerle yüzleşti…
Başkan Engin Er de dün yaptığı basın açıklamasında, 28 Temmuz’da Manavgat’ta başlayan yangınlara ve sel felaketine atıfta bulundu:

“Orman yangınlarının pek çok nedeni olabilir; insan kaynaklı, şimşek, trafo gibi nedenler fakat sel felaketinin yaşandığı bu yerlere baktığımızda tamamen planlama hatası, yerleşim hatası; ‘Bize bir şey olmaz’ mantığının yattığını örüyoruz.

Her zaman söylediğimiz gibi yağmur bir doğa olayıdır. Yağmur yağar, bir kısmı yer altına sızar, bir kısmı da dereleri oluşturur ve yüzeysel akışla yatağında akar. Eğer siz bu tabii oluşuma aykırı bir yapılanma içinde yaşarsanız tabiat sizden bunu bir gün geri alır ve işte bununla birlikte doğal afetler oluşur…”

PERŞEMBENİN GELİŞİ ÇARŞAMBADAN BELLİ!

Geçen sene 17 Ağustos’ta yaptığı açıklamaya atıfta bulundu:

‘Son günlerde yağın yağmur sonucu meydana gelen taşkınlarda, Bursa’mızda ve Karadeniz’de jeolojik ve jeoteknik çalışmaların göz ardı edilmesinin neticesinde dere yatakları içine yapılmış çok sayıdaki kaçak yapının can kayıplarına sebep olması bunun açık göstergelerinden biridir’ gördüğünüz gibi perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Eğer bu afetleri unutursak bu ve benzeri olayları tekrar yaşamamız kaçınılmaz olacaktır… “

Başkan Er’in verdiği bilgiler arasında Türkiye’nin nüfusunun yüzde 98’inin deprem kuşağı üzerinde yaşadığı yer aldı…

KENTSEL DÖNÜŞÜM RANTSAL DÖNÜŞÜME DÖNÜŞTÜ!
Ve şöyle bir tespitte bulundu:

“2012 yılında yürürlüğe giren 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ile sözde deprem zararlarını azaltmaya çare olarak sunulan kentsel dönüşüm projelerinin asıl olarak rantsal dönüşüme hizmet ettiği, riskli alanlar ve yapılar için sonuç alıcı uygulamaların gerçekleştirilmediği bu alanlar zaman ilerledikçe daha da tehlikeli hale gelmiştir…

Kentsel Dönüşüm alanları olması gerekenden çok uzakta artık dönüşemez hale gelen kimliksiz ve güvenliksiz yapı stoklarına dönüşmüş ve dönüşmektedir.

 Bütün bu olumsuz gelişmeler ortadayken, kıyı alanları, tarım arazileri, meralar, orman alanları, dere yatakları, içme suyu havzaları ile tarihi, doğal arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilen kaçak ve mevzuata uygun olmayan ya da mevzuata uydurulan bina ve tesisler dahil olmak üzere, ayrıcalıklı imar hakları verilerek her biri bir kent ve çevre suçu niteliğinde yükselen yapılan haline gelmiştir. “

Başkan Engin Er Bursa’nın depremselliğine dikkat çekti:

“Marmara Denizi’nde bulunan Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın seğmenleri ile ilgili açıklamalar basında sıkça yer almaktadır. Açıklamalar tehlikenin büyük olduğunu ve 30 yıl içinde hareketliliğin yaşanacağını göstermektedir.

 Bursa’daki tehlikeyi tabii ki sadece Marmara Denizi’nden geçen KAF ile sınırlamak mümkün değildir. Şehrimiz çeşitli fay sistemleri üzerinde oturması nedeniyle tektonik aktivitelere her zaman uğramaya mahkumdur. Ova ile Uludağ masifini birbirinden ayıran fay sistemi de aktifliğini korumaktadır. 1855 depremi buna bir örnektir…”

Peki Bursa Depreme hazır mıydı? Engin Er şehrin depreme hazır olmadığını söyledi:

Şehirleşme açısından Bursa’nın şu anda depreme hazır olmadığı görülmektedir. Bir deprem sonrası gereksinim duyulacak boş alanlar ve alternatif yolların bulunmaması nedeniyle deprem sırasında oluşabilecek hasarın boyutu daha da büyüyecektir. Bursa ovasında yapılaşmadan kaçınılması gerekmektedir. Yeni yerleşim yerlerinin yapılaşmaya açılmasında göz önüne alınacak kriterlerin en önemlilerinden biri de jeolojik-jeoteknik etütler olup, bu etütler bilimsel ölçütler ve standartlar kapsamında gerçekleşmelidir.

Günümüz afet yönetim ilkeleri ve dünya genelinde gördüğümüz iyi uygulamalar afet risk yönetiminin çok paydaşlı ve çok katılımlı mekanizmayla başarıya ulaştığını göstermektedir. Bu noktada ilgili kurumlarımız ve yönetim erkini elinde bulunduran karar vericiler  vatandaşlarımızın afetlere karşı güvenliğinin sağlanmasında birinci derecede sorumludur. Maalesef bu sorumluluk çerçevesinde yeterli çalışmalar yapılmamakta, başlanmış çalışmalar da bitirilmemektedir. Örneğin planlama ve yapılaşma açısından yüzey faylanması tehlikelerinin değerlendirilmesi yapılmamış ve önemsenmemiştir…
Yapılar her çalışmayı önemsiyoruz, bu çalışmaların bir bütünlük halinde yapılıp değerlendirilmemesinin yanlış olduğunu da ifade ediyoruz. “

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?