USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GÜLE GÜLE DOSTUM

30-05-2021

Ayrıca, yazılan yazıyı herkes okur ama artık sonsuz huzur evrenine göçmüş o dost okuyamaz. Nafile…

90’lı yılların sonlarıydı. Bursa Hakimiyet, AS TV Radyo S’i bünyesinde bulunduran Medya S’te sporun başındaydım. Çok değer verdiğim bir dostum arayarak ‘Hocam sizin işlere meraklı genç bir kardeşimi yollayacağım, ilgilenirsen sevinirim’ dedi...

2-3 gün sonra ‘sizinle görüşmek isteyen bir ziyaretçiniz’ var denilince buyur ettik... Mahcup bir ifade ile kendini tanıttı ‘Spor spikerliğine’ çok meraklı olduğunu üstüne basa basa vurguluyordu. İnegöl kökenli, köylü pazarında esnaf bir babanın iki oğlundan biriydi.

Kısa bir sohbetten sonra benden ‘deneyelim hadi başla’ cevabını alınca gözlerindeki pırıltıyı bugün gibi hatırlarım...

Yetenekliydi, o gün için ses ve üslubunu dönemin ünlü spikeri Ercan Taner’e benzetmesi doğrusu hoşuma gitmedi. Sonralarda bu tarzdan vazgeçip kendine bir stil uyarlaması için bayağı uğraş verdik ama olmadı. Haberlerde ekran gerisinde ses (perfore) okuttuk, tekniği öğrensin diye kurguya montaja soktuk. Banttan maçları seslendirdi, sonunda spor haberleri için ekrana çıktı... Çalışkandı kısa zamanda çok yol aldı, tanındı... Günler ayları, aylar yılları kovaladı, bir gün yine kapım çalındı. Medyaya geldiği ilk günkü o utangaç portesi ile karşımdaydı, İstanbul’daki bir televizyondan iş teklifi aldığını söylüyor müsaade istiyordu...

Helalleştik, yeni bir geleceğe yelken açtı, çeşitli televizyonlarda çalıştı... Acun Ilıcalı sektöre girince onun kanalına geçti. Ses getiren programlar yaptı, Ulusal Milli takımın maçlarını naklen anlattı, boks maçlarını o kendine özgü sesi ile ekranlara yansıttı...

Artık ülke genelinde çok tanınır ve popüler bir isimdi. Bursa’ya her geldiğinde arardı, ben de İstanbul’a her gittiğimde buluşmadan ya da konuşmadan dönmezdim...

İşte geçtiğimiz Cuma akşamı girdiği şeker komasından çıkamayarak hakka yürüyen o isim Fikret Engin’di...

Daha yapacak çek şey varken, 48 yaşında bu dünyaya veda edip gitti...

Doğum Allah'ın lütfû, ölüm Allah'ın emri...

Ama şairin dediği gibi: 'Şu ayrılık olmasa...'

Hayatı maça benzetiyorum; Kendi hataların, sana yapılan hatalar, sevdiğin renklerin başarısı için çabaların, gayretin, yakaladığın puanlar, kaybettiklerin, katkıların, aldığın alkışlar, duyduğun ıslıklar, hakemin düdüğe üflediği son nefes!

Bitti!

Mekânın cennet olsun benim güzel kardeşim, sevgili dostum...

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?