USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Yeni yüzyılın paylaşılmayanı "Arktik"

04-01-2021

Arktik Bölgesi için Birleşik Devletler, Rusya, Kanada, Norveç, İzlanda, Danimarka, Finlandiya ve İsveç hak iddia etmektedir.

Bu denli vazgeçilmez hale gelinmesinin nedeni ise iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkacak olan küresel ısınma ve sahip olduğu enerji kaynaklarıdır.Diğer bir cazibesi ise,çok büyük karbon depolarına sahip olmasından ileri gelir.

Küresel ısınmaya bağlı olarak buzulların erimesi, diğer ticaret yollarına nazaran daha kısa sayılabilecek yol güzergâhları ortaya çıkarmıştır.

Arktik bu bağlamda yeni yüzyılın en paylaşılmaz değeri olmuştur bile.

Bölgede 90 milyar varil petrol, 48 trilyon varil doğalgaz ve 44 milyar varil doğalgaz sıvısının olduğunun anlaşılması, ortak kullanım alanı olan bölgeyi çekim merkezi haline getirmiştir.

Bölge an itibariyle herhangi bir ülkenin kontrolünde olmamakla birlikte tüm dünyanın ortak malı olarak görünür.

Kuzey ülkelerinden bazıları izinsiz petrol çıkarma girişimlerine çoktan başlasalar da, Arktik, peşine düşen ülkelerin hâkimiyet mücadelesine dönüşmüştür bile.

Arktik Bölge’sinin Türkiye açısından önemi ise küresel ısınma ile ortaya çıkacak olan yeni ticaret yollarının işleyişi değiştirmesinden mütevellit, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarınıneski cazibesini yitirecek olmasından ibarettir.Bu alternatif yol ile mevcut iki boğazdan geçen gemi sayısı azalacak, Türk Boğazları işleyişin açısından önemini kaybedecektir. Zaten geçiş ücreti ödenmeyen bu Türk suyollarının önemi daha da azalacak  ve değer kaybedecektir.Kanal İstanbul bu açıdan geç bile kalınmış bir proje olarak önem kazanmaktadır.

Arktik Bölgesinin önemini erken kavrayan ülkeler kendi aralarında yaşadıkları sorunları çözüme kavuşturmak amacıyla bizim ve daha pek çok ülkenin olmadığı bir konsey oluştursalar da, şimdilik bunun hukuken bir bağlayıcılığı yoktur.Bugünkü kanunlar bu noktayı ortak bölge olarak adlandırıyor.

Arktikte buzulların erimesi bölgeyi dünyanın en hızlı ısınan buzullar arenası yapmıştır. Bölge zamanladaha da hızlı bir şekilde irtifa kaybedecek, Arktik ile Ekvator arasındaki ısı farkı seviyesi birbirine yaklaşacak ve olası olan felaketlere kapı aralanacaktır. Bu tür değişimleri bir denizci gözüyle değerlendirdiğimde hem deniz seviyelerinde, hem de iklim şartlarında gözle görülür artışların/azalmaların azami bir şekilde kendini göstereceğini söyleyebilirim.

Ülkelerin iklim alışkanlıklarının dışındaki sıcaklar, soğuklar ve yağışların gerçekleşmesi olasıdır. Çünkü iklim denilen olgu uzun süreli takip edilen meteorolojik olayların ortalamasından ibarettir.

Denizler üzerinde bir dalganın dahi oluşması için 6 saat kavramı gözetilir. Yani, bir deniz yüzeyinin dalgalanması için o deniz üzerinde üstten ve dipten 6 saat boyunca rüzgâr esmesi gerekirken, böylesi kaotik bir yapıdaki bir iklimi tanımlayacak istikrarlı hava durumlarını görmemiz elbette mümkün olmayacaktır. Buna ilaveten de her ay ve her yıl enteresan bilinmezlik içeren alışılmadık şiddetli hava halleri kendini gösterecektir. Akabinde dev asa tarım alanı kayıpları başlayacak,göçler ve savaşlar kaçınılmaz olacaktır. Şu durum; gerçek anlam da doğanın dengesine karşı oynanan asla kazanılamayacak bir kumardır. 

Dünya gelişimi anlamında bilimsel çalışmalar yapmak elbette yanlış değil ama, ne için bilimsel çalışma yapıldığı da bir o kadar kıymetlidir.

İnsan denen varlığın Atom bombası üretmek ve geliştirmek adına harcadığı emeğin halklar nezdinde bir karşılığı olmadığına defalarca şahit oldum. Eğer insanoğlu toplumsal davranışlarında aklı salim ve mantık çerçevesinde ilerleyen bir unsur olarak kalsaydı, bugün arktik bölgesine daha fazla yeraltı kaynağı bulmak yerine, ısınmanın ve erimenin durdurulması için, aynı masa etrafında buluşurdu.

1970’lerden beri bölgeyi araştıran ve belli bir projeksiyona ulaşan insan istese şimdiye kadar kendi neslini gözetecek çareye çoktan ulaşmıştı. Ama maalesef ki mantığıyla sorgulayıp ileriyi gören değil, doyumsuz ve açgözlülerden olmayı yeğleyen bir ırk olduk çıktık artık.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?