USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

BENİM BİR SORUM VAR

14-12-2020

Alanyaspor Beşiktaş'ı yeniyor ve liderlik koltuğuna oturuyor. Maç sonrası basın toplantısında Alanyaspor Teknik Direktörü Çağdaş Atan basın toplantısı için medyanın karşısına çıkıyor ve kendisine tek bir soru bile sorulmuyor. O da bu duruma şaşırıp tepki göstererek toplantı salonundan ayrılıyor. 

Basın toplantılarında karşılarında üç ayrıcalıklı kulübün hocası çıkınca bülbül gibi şakıyan sözde ulusal medyamız bir Anadolu kulübü onları yenince ve lider olunca dut yemiş bülbüle dönüşüyor.  

Çağdaş Hoca aslında orada Türk Futbolunun bir adım bile ileri gidememesine neden olan zihniyete tepki göstermiş oldu orada.

Futbolumuzun ileri gidememesini geçtim harcanan onca paraya rağmen daha da geriye gidiyor. 

Bakın son olarak Türk takımları Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılma hakkını kaybettiler. 

Türkiye'de futbolu yöneten ve içinde olan büyük bir çoğunluk olaya çok yanlış bir pencereden ve taraflı bakıyor.

Bunun tartışılmaz kanıtı da futbolla tanıştığımız günden bugüne kadar olan başarısızlıktır.

Türkiye’de futbol 19.yüzyıl sonlarında başladı. Günümüze kadar bu yaklaşık 120 yıllık bir süreye tekabül ediyor. 

Ülkemizdeki futbol kulüpleri sadece sağlıklı yaşam için spor olsun diye kurulmadılar. Uluslararası arenalarda şampiyonluklar, kupalar kazansınlar diye kuruldular. Ama gelin görün ki kendi çalıp kendi oynayan, o arenalarda yer bile alamayan bir seviyede kalındı hep. Dünya Kupası, Avrupa şampiyonası elemelerinde duvarlara toslayıp geri döndük yıllardır. Tek tük gittiklerimizde de ya en baştan elendik ya da bizden başka kimsenin hatırlamayacağı sonuçlarla döndük. 

Kulüp ve Milli Takım dışında futbolcu bazında da yerlerdeyiz.

120 yılda tek bir dünya yıldızı futbolcu çıkmadı bu ülkeden. 

Bizim yüzde birimiz kadar para harcamayan, çeyreğimiz kadar bile olamayan ülkelerden ne yıldızlar çıktı bizden çıkmadı. 

Neden? Çünkü yetiştiremiyoruz.

Yukarıda ifade ettiğim gibi son olarak Şampiyonlar Ligi’ne direkt katılım hakkımızı kaybettik. 

Aslında böylesi daha hayırlı oldu diye de düşünebiliriz. En baştan elenip dönmek daha iyi gibi.

Zira yurt içinde “Üç Büyük” diye pohpohlanan kulüplerimiz, Edirne’den öteye geçtiklerinde Üç Cücelere dönüşüyorlar. 

Sıradan takımlar bile fark atıp gönderiyorlar bizim sözde büyükleri. 

Mahallesinde kabadayı, dışarı çıkınca şamar oğlanı gibiler. 

İşin daha da trajik tarafı Türkiye futbola en çok para harcayan dünyadaki ilk 10 ülke arasında.  

Her yıl milyarlar -eski para ile katrilyon- harcanıyor; ama sonuç yok. 

O paralar elin emekli yabancı yıldızları ve asalak menajerleri zengin etmekten başka işe yaramıyor. 

O PARA BAŞKA ŞEYLERE HARCANSAYDI

120 yılda futbola harcanan para diğer spor dallarına harcansaydı abartmıyorum o branşlarda toplanan kupaları, madalyaları koyacak yer bulamazdık.  

Sporu geçtim fabrika kursak ülke ekonomisi çok daha iyi durumda olurdu. 

Sağlık yatırımlarına harcansa o alanda dünya lideri olurduk. 

Futbola bakın bir de uluslararası alanda 120 yılda 1 tane kupa alınmış.  

Sadece 1 !  

O da kulüp bazında, Avrupa’nın iki numaralı ve almayanı dövdükleri bir kupa.  

Kendi liginde yıllardır şampiyon olamayan kulüplerin canları sıkıldıkça aldığı bir kupa.

Tek maçlık Süper Kupayı saymaya zaten gerek yok.  

Bu kadar yatırımın karşılığı bu mudur? 

PEKİ BU BAŞARISIZLIĞIN SEBEBİ NE?

Bunun baş sebebi tabi ki zihniyet. 

Babaların fabrikalarına sokmadığı yetersiz, liyakatsiz çocuklarını alıp federasyonu yönettirirsen ne olacaktı ki? 

Tüm kararlarını üç kulübe göre şekillendiren, o kulüpler şike yapsa bile örtbas eden federasyon ve kurullarıyla futbolumuz nereye gidebilirdi ki?

Futbolun içinden gelen insanlar kenarda köşede kalmışken, tekstilcisi, tüpçüsü, inşaatçısı, matbaacısı kulüpleri yönetirse ne olacaktı ki?

O yönetenler de çevrelerine abuk subuk adamları doldurup, onların sözünü dinlerse kulüpler nasıl gelişebilir ki?

Futbolun temeli altyapılarda adalet olmazsa, işinin ehliler, o alanda liyakat sahibi olanlar yerine, hatır gönül işleriyle birilerine oraları emanet edilirse ve bu nedenle o altyapılarda sistem kurulmazsa ne bekliyoruz ki ?

Futbolla televizyondan izlemek dışında alakası olmayan kişilere transfer yaptırırsan olacağı bu.

Menajerler ortak çalışıp kulüpleri soyup soğana çevirmeye gelen başkan ve yöneticilerle olacağı bu. 

Komisyoncu teknik direktörlerle olacağı bu. 

Üç kulübe endeksli medya ile olacağı bu. 

Üç kulübe endeksli taraftarlık anlayışıyla olacağı bu. 

Türk futbolu, futbolunun içindeki bu asalakları elemeden, ne Dünya'da ne de Avrupa’da elemeleri geçemez.  

Gerçi ne söylesek boş. Nasıl olsa yine işlerine geldiği gibi davranacaklar. 

O zaman ne diyelim. 

Bu 120 yıllık utanç tablosunu çizenler 

Eserinizle gurur duyun.  

O alınan tek kupayı da alın artık ne yapacaksanız yapın! 

Sorum var demiştim, onu da sorayım...

O sorum yukarıda yazdığım yani bu başarısızlığın başrolünde olanlara...

Futbola verdiğiniz zararın sahiden farkında değil misiniz?

Ve acaba Türk Futbolunun yakasından ne zaman düşmeyi düşünüyorsunuz, Ya da düşünüyor musunuz?

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?