USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HEM MAĞLUP HEM MAHCUP

06-12-2020

Yani hak ederek mağlubiyet!..

Hele rakip inanmış, hocası zekâsını çalıştırmışsa.
Böyle gitmeyeceğine göre… Ne zaman, nasıl geride kalacak bu zaaflar?
“Onu kenara, bunu oyuna al” dışında bir planı var mı Bursaspor’un mesela?

Artık gün ışığına çıkan gerçeğe göre; Yeşil Beyazlı takımda kalite olarak da taktiksel zeka olarak da aroma eksikliği var.

Futbolcuların müthiş bir özgüven kaybı, isteksizlik ve mutsuzluk sarmalına bulandıkları açık ve net…

Ligin ilk haftalarındaki hırs/ahenk/mücadele/ heyecan gibi futbolun olmazsa olmazları giderek erozyona uğramış durumda. Geçen sezondan sarkan ‘tükenmişlik sendromu’ nu tedavi amacıyla iş başı yaptırılan Mustafa Er çözüm üretemeyince şimdilerde geçtik kariyer, bilgi, birikimi diploması yüzünden tartışılır hale geldi...

Bursaspor’un bir oyun planı yok, doğaçlama oynuyorlar. 

Futbolda bir ezberiniz yoksa tesadüfen kazanırsınız. 

Bu takımın patlayan gücü taraftar tribünde olsa sıkıntı yok. Bu nedenle de pozisyon ve skor üretimi futbolcuların bireysel becerilerine kalıyor.  Ancak her maçı Ali Akman ya da Burak Kapacak veya Batuhan Kör gibi yıldız adayı genç oyuncularla kurtaramazsınız. Onların da taşıyabileceği yük bir yere kadar...

Nitekim onlar durdu, Bursaspor stop etti!  

Bursaspor’un kötü oynayıp kazandığı maçlarda bile hissedilen bu çaresizliği görenlerden biri olarak testinin kırılmaması için uyarıda bulunurken bugünlere işaret ediyorduk.

Ama yazılı-görsel medya ya da sosyal ortamlardaki pompacı/alkışçıların desteği ile birileri gerçeklere gözünü kapatıyordu.

İlla ki tekere çomak girecekti, girdi!

Bir gerçeğin daha altını kara kalemle çizerek söyleyelim ki; son haftalarda verilen zayiatlar hedefe giden yolda yarışın dışında kalmak anlamına gelmiyor elbette.

Henüz biten bir şey yok! Çünkü 34 haftalık maratonun üçte birlik bölümü geride kaldı.

Faturalar ödenmediği için elektriği kesilen, personelin maaşlarını, futbolcuların primlerini veremeyen bir yönetimin ara transferde ‘tahtayı açtırıp’ kadroya takviye yapacağını düşünmek kanımca boş beklentidir yani hayalciliktir.

Bu durumda geriye yanlışları tespit edip önlem almak kalıyor.

Bu da hesabı-kitabı tutan sevgili hocamızın görevi o...

Peki; Mustafa Er’in elindeki kadro bunu başarabilir mi?

Bizlere yazdıkça söyledikçe nifakçı/bozguncu yaftası boynumuza asıldığına ve de yine asılacağına göre...

İyisi mi; gelin bu sorunun cevabını sizler verin.

 

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?