USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Son salgın ve elimizden gelen!

23-11-2020

Birleşik Devletler Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri Covid-19 'un r0 değerinin 5,7 olduğunu açıkladı.

(Yani hastalığı kapmış 1 kişinin ortalama bulaştırdığı kişi sayısı)
Oysa 100 milyon can kaybına yol açan İspanyol gribinin r0 değeri ise 1,8 olarak kayıtlara geçmişti.

Şuan da bilim adamları teknoloji ve iletişim yardımı ile Covid-19’a karşı bir panzehir bulma telâşında. 

Bu arada bize önerilen ise olabildiğince temizlik, korunma ve az temas. 

Bireysel gizlilik ve hedef küçültme olmazsa olmazlarımızdan.

Diğer bir deyişle yarı Karantina hâli.Peki ya sonra?

Nasıl bir toplumsal düzene merhaba denecek?Sonuçta her kriz kendi menfaat kitlesini besler.

Dünya’ya hükmetme çabasındaki sözde büyük! Devletler sınır politikalarını çizmek için yine eli cetvellilere mi talimat verecekler?

Karayolu Taşımacılığı, Denizcilik ve Havacılık hangi sıkı önlemlere sarılacak?

Mesela Turizmin ufkundaki sisler ne zaman dağılır?Yoksa yıllar mı sürecek insanların başka bir ülkenin sahilinde güneşlenme hasreti?

Üretim merkezleri çekik gözlülerin ellerinden kayıp yer mi değiştirir mi acep?

Eğitimdeki yeni buluşlar ve yöntemler için yeni çıtayı kim, hangi aralığa koyacak?
Dinlerin merkezinde bir değişim mi yaşanacak? Yoksa muhafazakârların tekelinde mi kalacak dine ve hürmet-bağlılık?

Virüsün düşündürdüğü sorular çoğaltılır ama, samimi yanıtlar için on yıllar beklemek gerekir mi?

Geniş zaman dilimi içinde pek çok alt zaman kümesini de barındırıyor.

Virüsün etkileri azalıp hayat biraz normale döndüğünde, zararı büyük olan şirketler ve ekonomileri, Çin'i suçlayarak belki de tazminat koparacaklar.

Bunu reddedecek olan Çin, lokomotif devletlerce kınanacak ve bazı konular da dünyadan soyutlanacak.

Yani, her yeni gelişme, bir bilinmezliğe kapı aralıyor. 

Mevcut durumda ne olduğunu tüm detaylarıyla bilmediğimiz ve çıplak gözle göremediğimiz bir virüse karşı, kendimizi soyutlayarak koruma altında tutmaya çalışıyoruz.

Salgının yayılması tekrar hızlanırsa, insanlar buna ilki kadar riayet edemeyebilir. Çünkü yeni ve son bir salgın insanlar üzerinde şok etkisi oluşturmayacaktır.

Bu noktada devletler daha sert tedbirlere yönelecekler.
Salgın vuku bulduğundan bu yana milletçe birçok alışkanlığımızı rafa kaldırdık.

Eskiye özlem ise aynı sorunlarla tekrar yüzleşmemizi sağlar.

Son yıllarda birden fazla salgına şahit oldu bizim kuşak.

(Sars-Mers-Kuş-Domuz-Ebola ve Covit-19)

Ve bu belâlarda dünyanın bilinen iyi niyetli olmayan devletlerinin de parmağı olduğu gerçeği apaçık ortada.

Medya’dan takip ettiyseniz 28-10-2019’da Bill Gates Çin'i ziyaret etmişti. Ziyaret sebebi ise 5G teknolojisi için Huawei yönetimiyle bir kısmı gizli-kapalı, bir kısmı da açık toplantılar yapmaktı. Toplantı öncesi bir hayli stresli olan teknoloji patronunun görüşmelerden istediğini almış bir şekilde çıkması, adeta yüzüne yansımıştı.

Bu toplantıdan yaklaşık bir ay sonra Bill ve eşi Melinda’nın kurduğu vakıf, Baltimore'da “Olası Pandemi’de Yapılacaklar” konulu bir konferans düzenledi. Fakat bu bütün dünyadan gizli tutuldu.

Sadece Microsoft'un üst düzey yetkilileri ve eşleri davetliydi. Alınan kararlar meçhul.  Ancak, o toplantıdan sonra bazı üst düzey Microsoft yöneticilerinin hesaplarında hatırı sayılır hareketliliklerin gözlendiği ve ciddi ölçülerde altın alımının yapıldığı bilgisi basına sızdı.

Toplantının amacının dünyadaki insan sayısını azaltmak olduğu haberi sonradan yayıldı.  Asıl hedefse virüs aracılığıyla dengeleri bozmak.

Plan hayata geçip salgın etkisini gösterince, aniden onlarca kişi benzer semptomlar ile soluğu hastanelerde aldı. 
Önce zehirlenme teşhisi kondu. Sonra hastalar zatürre benzeri belirtileri göstermeye başladı. Ancak ayrıntılı testler acı gerçeği gözler önüne sermekte gecikmedi.

Daha önce hiç görülmemiş bir virüs örneğiydi bu. Hastalığın araştırma aşamasında Çinli bir gazeteci virüsün varlığını aynı hastanede hemşire olan kuzeninden haber alarak doktor ile yeni virüsü görüşüyor. Yapılan bilgi alışverişi duyulunca da, hükümet tarafından olayın üstü kapatılmaya çalışılıyor. Komünist Partizanlar hastalığı belli bir süre gizliyorlar. Virüsün açığa çıkmasını sağlayan gazeteci Houagea Jan Qinn şahsına yapılan tehditler sonucunda bir süre ortadan kaybolsa da cesedi ormanlık bir alanda cansız bir şekilde bulunuyor. Sonrası mâlum. Çin kominist rejimi salgını kontrol altına alabileceğini düşünüp bir süre gizliyor. Wuhan tamamen enfekte olunca da acı gerçek gün yüzüne çıkıyor.

Çin'de salgın daha yeniyken Bill Gates başta olmak üzere,  Elon Musk, Mark Zuckerberg gibi isimler virüse karşı kanaat önderliğine soyunuyorlar.

Dünya’nın en kombine teknoloji devi Bill Gates’in böyle bir ketenpereye ortak olması size ne kadar inandırıcı gelir bilmem ama, bir yazılımcının Dünya geleceğine yön verme isteğinin altındaki amacı ben fazla irdeleme gereği duymuyorum.

Şu an 4 milyar insan kendi evinde gönüllü karantina da beklemede.   

Tabi ki önce gıda satışları patlıyor, evvel ki yıllara nazaran satılandan daha fazla makarna sadece 1 ay içerisinde tüketiliyor. 4 milyar insan evde geçirdiği günler boyunca sürekli internete giriyor, sürekli gıda alıyor, sürekli TV seyrediyor. Bunlar da bu teknoloji krallarının banka hesaplarını kabartıyor.

Microsoft karantinanın ilk 15 gününde 400.000.000 lisans satmış. Google, Twitter, Facebook bir yılda elde edebileceği veri ve hasılatı 15 günde ele geçirmiş..Netflix abone sayısını 36.000.000 arttırmış ve bu şirketler yıllık cirolarının yarısını 1 ay içerisinde katlamışlar.

Şu an en çok etkilenen ve etkilenmemesi için ciddi riskler alınan kısım, ekonomi. Diğer bir deyişle sermaye ve sermayedarlar.

Mevcut kapitalizmde halk harcama yapmazsa çark dönmez.

Köyden kente göçün altındaki ana unsur da paranın akışkanlığının hızlanması değilmiydi zaten.

Krizin etkisi kısmen geçtiğinde devletler ve insanlar maddi ve manevi olarak yorgun olacaklar.

Bir sorunla karşı karşıya kalan insanoğlu canı yandığında, kendisini nasıl istemsiz koruma altına alırsa;  sermaye de eninde sonunda ister istemez bu yola girecek.

Örneğin; bir uçaktaki yolcu sayısı azalırsa, uçuş maliyetleri yükselir.Aynı mantık. 

Belki de hastalığı olağan kabul edip yola devam etmemiz gerek.  Yeni gelişmelere adapte olunamaz diye bir kural yok. Tıbbi önlem kurallarına da istersek adapte olabiliriz. Fiziki mesafe, hijyen, selâmlaşma gibi alışkanlıkları benimseriz ön koşulsuz. Kim bilir, belki de sadece yaşamak gerekiyordur. Suya sabuna dokunmayı ihmal etmeden ilk günkü bilinçle tekrar etmek. Elimizden gelende fazlası değil zaten. Halk olarak gerçek olan şu ki; Elimizden gelen yetersizliğin doruklarında geziyor.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?