USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

BURSALILARI O TAŞIN ALTINDA BIRAKMAYIN 

16-11-2020

Doğal güzellikleri ve ayrıcalıklarıyla dünyanın sayılı şehirlerinden olan Bursa’yı son 70-80 yılda plansız şehircilik ve estetik yoksunu binalarla çirkinleştirmiş durumdayız.  

Son 15-20 yılda bu çirkinleşme iyice hızlanmış durumda.

Bakın 600 bin konutun olduğu Bursa’da en az 400 bininin dönüşmesi gerekiyor.  

Plansız çarpık semtler, mahalleler ve estetikten yoksun çirkin binalarla güzelim şehri her geçen gün çirkinleştiriyoruz. 

Bu durumu tersine çevirmek için tek yok ise kentsel dönüşüm. 

Deprem kabusu nedeniyle güvensiz olan konutlar da buna bizi mecbur kılıyor.

Şu ana kadar lafta kalan veya çoğunlukla yanlış yerlere veya yanlış şekilde uygulan kentsel dönüşümden bahsediyorum. 

Boş arazilere yapılan ve dönüşüm diye yutturulmaya çalışanlar ayrı, şehrin göbeğine kazık gibi çakılan binalar ayrı. 

NERELER DÖNÜŞMELİ?

Osmangazi’yi ele alacak olursak Emek’ten, Demiryolu altına, oradan Gürsu’ya kadar yolun alt tarafının tamamının dönüşmesi gerektiği çok açıkça görülüyor.  

Yine Osmangazi’nin Altıparmak, Çarşamba, Demirkapı gibi üst taraftar kalan daha birçok semti dönüşüm bekliyor.  

Yıldırım’ın ise yüzde 95’i desek inanın abartmış olmayız. 

Tabi ki bu dönüşümler için önce altyapının planlanması şart. 

O bölgelerde yaşayacak nüfusa göre yeni yollar, sağlık tesisleri, parklar, alışveriş ve sosyal alanların doğru bir şekilde konumlandırılması gerekiyor. 

Bunları konuşuyoruz; ancak kentsel dönüşüm yıllardır bir yerde tıkanıyor. 

Büyükşehir Belediye Başkanı Aktaş dönüşüm konusuna ciddi ve kararlı yaklaşıyor. 

İlk etapta 70 bin binada dönüşüm hedeflediklerini ifade ediyor.

Bu güzel; ancak bazı konularda tekrar değerlendirme yapması gerektiği çok net ortada. 

DİKEY MİMARİYE BELLİ ORANDA İZİN VERİLMELİ 

"Dikey mimariye izin vermem Bursa yatay mimaride büyümeli" kararı bu tıkanmalara en büyük neden. 

Bu karar da yine Ankara'dan geliyor sanırım.

Ama Ankara'nın aldığı kararları stadın taşınmasında yaşadık ve sonuç ortada.

O yüzden Bursa'nın gerçeklerini bu şehirde yaşayan bizlerden daha iyi kimse bilemez.

Evet bende Bursa’daki konut alanlarının yatay mimaride olmasını isterim; ancak şehrin hızla artan nüfusu ve bulunduğu coğrafi konum buna imkan vermiyor.  

Bugün 2 milyon 200 binlik merkez tamamen yatay mimaride olsaydı bir ucu İnegöl diğer ucu Karacabey’e dayanırdı.  

10-15 yıl sonra 5 milyonu geçince ne olur siz düşünün. 

Ne kadar çok yatay büyüme o kadar çok yeşil alana, verimli tarlaya konut yapılması demektir. 

Şehrin her yerine Heyula gibi “20-25 katlı binalar dikelim” demiyorum tabi ki. 

Ama içinde bulunduğumuz gerçekler ve Bursa’nın hızla büyüyor olması ‘tarihi bölgeler dışındaki alanlarda’ 9-10 katlı mimariye bizi mecbur bırakıyor. 

Konya, Kayseri, Adana, Antalya, İstanbul, İzmir, Ankara buna örnektir. 

Bursa’daki yetkililer o şehirlere gidiyorlar sonuçta, görüyor olmalılar. 

Ayıca zemini pek de iyi olmayan, hatta bataklık olan Nilüfer’de 15 katlı binalara izin verilirken, Osmangazi’de neden 9-10 kata izin verilmiyor bunu anlamak imkanız. 

“Osmangazi” derken Altıparmak, Çarşamba, Demirkapı gibi yerleri kastetmiyorum tabi ki oralarda 5-6 kat üstü olmaz, olmamalı.  

AKPINAR DÖNÜŞÜM SORUNU

Son zamanlarda çok tartışılan Akpınar-1050 Konutlar dönüşüm konusunun tıkanmasına iyi bir örnek. 

430 dönümlük bir alan orası. Yarıdan fazlası devlete ait, 2290 da daire var. 

Oranın sakinleri Doğanbey’de yaşanan mağduriyetleri yaşamamak için uzun süre önce dernek kurdular. Recep Altepe ile başlayan süreçte bugüne kadar birçok firma ile görüşüldü, anlaşma noktasına gelindi. Hatta anlaşıldığı haberleri basında yer aldı. Ancak o firmalar nedense o projeden kaçtılar veya kaçırıldılar.

Olmadı Akpınar sakinleri kendileri proje çizdirdiler, daire sakinleri para ödemeden dönüşüm gerçekleşecekti; ama o da nedense kabul edilmedi. Kat sayısı yüksek bulunduysa hemen yanında 15-16 katlı Korupark duruyor, O ne olacak?

Ayrıca ciddi bir iddia da kulağıma geldi. 

“Anlaşmaya yanaşmazsanız sizi buradan çıkarır, Millet bahçesi yaparız” şeklide aba altından sopa gösterildiği bizzat oranın sakinlerince ifade ediliyor. 

Bunu hangi hadsiz söyledi bilmiyorum; ama vatandaşı kimse bu şekilde tehdit edemez onu iyi biliyorum. 

Kentsel dönüşüm sorununun Akpınar başta olmak üzere kentsel dönüşeme girecek her yerde hak sahipleri maddi olarak mağdur edilmeden çözülmesi gerekiyor. 

Öncelikle kimse kar etmeyeceği bir işe kalkışmaz. O yüzden geri dönüşümlerde inşaat firmaları para kazanmayacakları bir işe girmezler. Vatandaş da ödeyemeyeceği için borçlanmak istemiyor dolayısıyla orta yolun bulunması lazım. 

Başkan Alinur Aktaş “Dönüşümler için vatandaş da elini taşın altına koymalı” diyor. 

Yani "Daire başı 100-150 bin lira ödemeliler" diyor. "Bunu 10 yıllık kredilerle çözeriz, kira yardımı da yaparız" diyor. 

Dönüşüm planlanan semtlerde yaşayan insanlar orta ve alt gelir grubuna mensup kişiler.

Bakın emeklisi var, asgari ücretlisi var, çalışmayanı var, çalışsa da az kazananı var.

O insanlar bu meblağları nasıl ödesin?

Ayda 2000- 2500 lira eline para geçen birine "10 yıl boyunca her ay 1250 Lira dönüşüm taksiti öde" diyemezsiniz. 

Şayet bunu derseniz vatandaşın elini taşın altına sokmuş olmaz, vatandaşı direkt o taşın altında bırakmış olursunuz.

İnsanları böyle uygulamalarla  taşın altında bırakıp ezmeyin Sayın Başkan. 

PEKİ ÇÖZÜM NE? 

Çözüm basit.  

Yukarıda ifade ettiğim gibi Emek’ten Gürsü’ya kadar tarihi bölgelere uzak yani yolun altında kalan semtlerde kat sayısını biraz daha artırarak bu dönüşümü gerçekleştirebilirsiniz.  

Öyle “Zemin artı 5 kat, fazlası yasak” diyerek bu işin olamayacağını yetkililer bugüne kadar görmüş olmalı.

Demiryolu altı dönüşümleri de yıllardır bu yüzden tıkanıyor.

Bu konuda ısrar sürerse hem insanlar mağdur olacak hem de kentsel dönüşüm projeleri yıllardır olduğu gibi gerçekleşemeyecektir. 

Sayın Başkan. 

Maddi yönden güçlü olmayan aileleri ve ömrünün son dönemindeki yaşlılarımızı ödeyemeyecekleri borçların altına sokmayın.

Diğer büyük şehirlerde uygulanan projeleri de düşünerek vatandaşı mağdur etmeden yani sık sık ifade etiğiniz o 'taşın' altında bırakmadan bu sorunu çözebilirsiniz. 

Tüm Bursalıların dolayısıyla seçmenlerinizin sizden beklediği budur. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?