Fazla kafa karıştırmadan konuyu biraz açalım…Kulüpler UEFA ve uluslararası müsabakalara katılabilmek için lisans almak zorundadır.
Alınan lisansın süresi 1 yıldır, devredilemez.Kulüp lisansı almak için sadece mali kriterlerin yerine getirilmesi yetmiyor. Sportif/İdari/Hukuki/Altyapı olmak üzere toplamda 5 temel yaptırıma dayanıyor…
Bu kriterlerden birini yerine getiremezsiniz ‘lisans’ alamazsınız.Dünya'da en çok profesyonel kulüp olan ülkeyiz.Ayrıca lisansı en az olan ülkede biziz!
Anlatmak istediğimiz o ki sorun ‘teknik’ değil ‘idari’ açıdan yetersizliği gösteriyor bizlere…Yani kusurları/hataları/yanlışları geçmiş yönetimlere yükleyip işin içinden öyle kolayca sıyrılamazsınız!
Kulüp Genel Müdürü, mali işlerden sorumlu personel, hukuk departmanı başta olmak üzere dolayısıyla tüm yönetim ödenen bedelde belirli ölçeklerde kusurludur…
Bu noktada mevcut yönetimin hakkını verelim. Belli ki yoğun bir çalışma yapmışlar, futbolun ‘ağır abilerini’ devreye sokmuşlar. Yoksa öyle kolay kolay sıyrılamazsınız bu işin içinden. Ankaraspor ve Eskişehir’in cezalarının onanması bunun göstergesi.
Demek oluyor ki; Başkan Erkan Kamat geçmişten gelmesine rağmen ‘3 puan silme cezasının’ kendine yazılacağının farkına varmış!
Şu gerçeği de unutmamak gerek...
Eğer ‘ne olmuş yani puan silindiyse’ diye düşünülüp ‘daha yolun başındayız’ mazeretine sığınılırsa büyük bir yanılgıya düşülür…
Bursaspor bunun en taze en canlı örneği geçen sezon yaşadı. Hatırlanacaktır, silinen 3 puan sonrası bir türlü belini doğrultamadı. Belki de Süper Lig’e çıkma şansını kaçırdı...
Ordu, Kocaeli, Manisa, Erciyes, Karabük, Mersin, Gaziantep, Elazığ kulüpleri üçer üçer doğrana doğrana Süper Lig arenasından silinip gittiler.
Kimi kapandı, kimi Amatör Kümeye kadar düştü. Kiminin adı değişti, kiminin kapısına kilit vuruldu.
Hepsi, bir hurda gibi bir köşeye atılmış veya unutulmuş…
Evet ‘çok büyük camiadır’ Bursaspor…
Lâkin dünya ne büyükler gördü ki, iskambil kâğıdından kuleler gibi yıkıldılar.
Güvenmeyin Bursaspor tarihine...
O, can simidi değil; sadece iftihar etmek için var. Çünkü hayat geriye doğru anlaşılsa da ileriye doğru yaşanmak zorunda…
