USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

DUA VE BEDDUA

12-10-2020

‘Beni arayarak teşekkür eden personelimizin duaları ile inşallah Giresunspor maçını kazanacağız. Eğer bu maaşlar ödenmeseydi Allah yüzümüze gülmezdi...’                                                                                                                          

Evet aynen böyle söylüyordu sevgili başkan dostum.                                                                       

Sonra ne mi oldu?                                                                                                                                      

Malum Bursaspor sahasındaki maçı 3-1 kaybetti! Dinsel açıdan düşünürsek, Giresuspor’un duaları daha ağır bastığı için sonuç böyle mi oldu?                                  

Yoksa yıllardır ‘ahh’ çektirdiği bilemediğimiz birilerinin Bursaspor’a olan bedduaları mı tuttu? Dinsel inanç, spor dünyasında da varlığını güçlü bir şekilde hissettiriyor. Spor dünyasının, -sporcu olsun, yönetici olsun, teknik adam olsun, medya çalışanı olsun- bütün figürleri düşüncelerini genellikle “Yüce Yaratanın” takdiri ile ilişkilendirerek açıklarlar.

Kuşkusuz bir sporcu inancının gereğini yerine getirdiği zaman kendisini daha iyi hissedebilir, motivasyonunu daha üst seviyelere taşıyabilir ve bunlar da performansına olumlu yönde katkı yapabilir. Bunda garipsenecek ve bilim dışı görülecek bir şey yok.

Ancak “namaz kıldım gol attım”, “dua ettim kazandık”, “kurban kestik şampiyon olduk” gibi saçmalıklar; aklı, bilimi, emeği inkar etmektir, hurafeler üzerinden din propagandası yapmaktır.                                                                                                                            

Mesela; Milli takımın ve Fenerbahçe’nin kaptanlığını yapmış olan ve halen Sarı Lacivertli kulüpte teknik heyetin en tepesinde bulunan Emre Belözoğlu’nun geçmişte TRT Diyanet kanalında manevi dünyasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamalar dün gibi hatırımda...                                                                                                                                

Abdestsiz maça çıkmadığını söyleyen Emre, her maç öncesinde de dua ettiğini belirtiyor. Bunun ne gibi olumlu sonuçlar doğurduğuna dair somut örnekler de veriyor. Sözgelimi; o dönemde  Mallorca maçından önce dört kişi bir odada namaz kılıp dua ettiklerini, ardından maçı o odada bulunan dört oyuncunun attığı gollerle kazandıklarını aktarıyordu.

Şimdi burada duralım.                                                                                                                          

Sen dua ediyorsun da karşı taraftaki oyuncular etmiyor mu?.. Kimin duası, dini inancı daha güçlüyse onun takımı mı kazanıyor maçları yani?..
Kazanılan maçları  namazla, duayla ilişkilendirirsen, peki başarısız olduğun oyunlar için ne diyeceksin acaba?..

Sen çıktığın maçta rakibe arkadan girip, kasten tekmeyi basacaksın... Yalandan yere yatıp avaz avaz bağırdıktan sonra turp gibi ayağa kalkacaksın. Sahteden rakip ceza alanı içinde yere düşüp hakemi kandırıp penaltı arayacaksın...Takımın önde ise topu taca/auta/tribüna yollayıp zaman çalacaksın...                                                                                                         

İnsanları iyiye, doğruluğa, güzelliğe götüren yolu gösterdiğine inandığımız o “ilahi güç” sana neden yardımcı olsun ki?..

Hayatımızı kuşatan/karartan hurafelerden, yobazlıklardan arınabilmek için aklın ve bilimin rehberliğinde bir aydınlanma süreci yaşamamız şart.

Geleceğe umutla bakabilmenin başka yolu yok...

 


 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?