USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İklim değişikliği siyaset arenasında (2)

11-08-2020

Aslında bu bakış açıları, tüm ülke yönetimleri için de, ince elenip sık dokunarak ve kendi coğrafi ve toplumsal özellikleri doğrultusunda belirlenerek eyleme sokulması gereken kararları yönlendiriyor. 

Özellikle Paris Anlaşmasını hükümleri paralelinde, 2050 yılında karbon salınımlarının sıfırlanmasını hedefleyen Biden planı, ABD’nin çeşitli kesimlerinde derinlemesine tartışılıyor, gelin bu hafta da bu tartışmalara, bugün pek gündemimize girmese de, önümüzdeki yıllarda bizim de kaçamayacağımız adımlarımıza ışık tutar umuduyla göz atalım; 

Son birkaç on yılda iklim değişikliği olgusu her zamankinden daha etkin biçimde toplumların gündemine giriyor. Yapılan bir küresel araştırma, dünya nüfusunun neredeyse yarısının ve yaklaşık 10 Amerikalının 4’ünün küresel ısınmanın insan ırkını büyük kayıplara uğratacağına inandığını gösteriyor. 

Halen korona pandemisinin ortasında iklim değişikliğini tartışmak tuhaf gözükebilir, Demokratlar korona ya da ekonomik durgunluğun değil,  iklimin yıkıcı tehditleri nedeniyle, zamanımızın temel krizi olduğuna,  dikkat çekiyorlar.

Evet, iklim değişikliği akıllıca mücadele etmemiz gereken gerçek bir felaket, ancak Joe Biden’ın iddia ettiği gibi ‘’yok oluş’’ tehdidini öne sürerek, panik yapmamıza ve yanlış kararlar üretmemize neden olabilir. 

Bunun yerine, iklim eylemlerinin maliyetlerini ve faydalarını tartmalıyız. Bu afetten kaynaklanan zarar maliyetleri artarken, bu artışın temelinde o alanlarda yaşayan nüfusun arttığını da göz önünde tutmalıyız. 

Örneğin Florida’daki kıyı şeridi nüfusu 1900’den bugüne 67 kat artmış, bu nedenle bugün Florida’yı vuran bir kasırga, 120 yıl önceki benzer bir kasırgadan çok daha büyük maddi hasarlar yaratacaktır. 

Bu nedenle gelecek nesillerin yerleşimlerini muhtemel kasırga alanlarından uzak tutmak ve yöre sakinlerini doğru bilgilerle donatmak, gerekli olmaktadır.

Karbon salınımlarını azaltmak pahalı ve zordur. Bu nedenle Demokratlar ve tüm ABD halkı doğru çözümlere odaklanmak zorundadırlar. Gerçekçi olmayan ve çok pahalı politikalar önermek yanlıştır, akıllı politikalar oluşturmak kaçınılmazdır.

Biden Planı üzerinde yapılan başka bir araştırma, sıfır karbon salınım hedefine ulaşmanın, on binlerce yeni rüzgar türbininin ve milyonlarca güneş panelinin enerji üretimine sokulmasını gerektirmektedir. 

2018’de bu konu üzerinde yapılan bir çalışmada bu tür bir oluşum için gerekli olacak arazi büyüklüklerinin çok büyük olacağı hesaplanmıştır. Bu çalışmalarda metre kare başına watt cinsinden ölçülen ortalama güç yoğunluğuna sahip olan ve güneşten 10 kat daha az yer kaplayan rüzgar türbinleri daha avantajlı bulunmuştur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?