USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HAK VERİLMEZ ALINIR

10-06-2020

Bursaspor sevgimiz malum Bursa sevgimizden kaynaklanıyor.

Pandemi sürecinde de Bursaspor gündeminin yavaş olmasından dolayı sporu bir kenara bırakıp zaman zaman şehrimiz Bursa hakkında bazı yazılar kaleme aldım.

Bursa’nın iyi yönetilmediği ve en önemlisi de Ankara’dan projeler için hak ettiği mali desteği alamadığı yönündeydi bu yazılar.

SÖZ KONUSU BURSA'YSA

Konuya partizan gözlükleriyle bakan, beni de tanımayan, üç beş kişi dışında binlerce gerçek Bursa sevdalısından da gerek yorum, gerek mesaj yoluyla gerekse sosyal medyadan büyük destek gördüm.

Bu şehri gerçekten sevdiğini gösteren tüm Bursa sevdalılarına teşekkür ediyorum.

Söz konusu Bursa’ysa herkes parti gözlüklerini çıkararak olaya öyle bakmalı ve yaklaşmalı.

Ne mutlu bana ki konuya biraz olsun dikkat çekebilmişim.

Öyle ki özellikle “Üvey evlat Bursa” yazımın ardından gerek Bursa medyasında gerekse sosyal medyada Bursa’nın Ankara’dan gerekli desteği alamadığı yönünde görüşler, yazılar, eleştiriler daha fazla ve yüksek sesle dillendirilmeye başlandı.

Bu konuda kamuoyu oluşmaya başladı da diyebiliriz.

İşte bu kamuoyunu daha da artırmalı ve sürekli sıcak tutmalıyız.

Çünkü gerek meclise gönderdiğimiz siyasiler gerekse yerel yöneticiler şehrimiz için gereken duruşu maalesef ki gösteremiyorlar.

Şehir halkı bu gündemi sürekli sıcak tutarsa belki o zaman meclisteki ve yerel siyasilerimiz de biraz cesaretlenip Bursa’nın haklarını aramaya başlarlar.

Daha önce de yazdım...

Liderinin değil, halkın desteğini alabilen koltuğunu korur, halkın desteğini alamayan gider

Bir siyasi güçlü olmak ve yerinde kalmak istiyorsa öncelikle vatandaşın desteğini alabilmeli.

Yani vatandaşın desteklediği yerel yöneticiyi parti yönetimi de otomatikman sever. 

Bunu idrak edebilemek bu kadar zor olmamalı.

BURSA İÇİN “KAZANLA VER ÇAY KAŞIĞI İLE AL” DÖNEMİ BİTMELİ

Türkiye’nin en çok ihracat yapan ikinci şehri, en çok vergi veren üçüncü şehri olan Bursa devlete kazanla veriyor; ama yatırımı çay kaşığı ile alıyor.

Bursa’dan toplanan vergilerin çoğu Bursa’ya değil, İstanbul’a, Ankara’ya diğer işlere harcanıyor.

Osmanlı döneminde Bursa’daki birçok vakıf eseri ve çarşı -Kozahan, Emirhan, Ulucami yanındaki birçok ticaret alanı- İstanbul’a gelir olsun diye inşa edilip işletilmiş. 

Yani Bursa halkı çalışmış, geliri İstanbul’a gitmiş !

Görüyoruz ki aynı durum hala devam ediyor. 

Bursa çalışıyor, didiniyor vergi veriyor; ama parsayı başkaları topluyor.

Bursa hiçbir şehrin arka bahçesi değildir.

Bu örnekleri daha önce de yazdım, okumayanlar için müsaadenizle tekrar etmek istiyorum.

Diğer büyük şehirlerin altları köstebek yuvası gibi metro ağları ile örülürken, Bursa'da caddeler ancak kanalizyon hatları için kazılıyor !

Bursalılar metro nedir; ancak televizyondan görebiliyor.

Hızlı treni ve topu topu 9 kilometrelik yer üstü terminal hattını ise yıllardır "Vizontele"yi ! bekleyen uzak kasabalar gibi öylece bekliyor.

İstanbu’a pandemi sürecinde 45 günde dev gibi hastaneler yapılırken, Timsah Arena yanındaki ve 60 milyon Lirası hayırsever iş adamı Celal Sönmez tarafından karşılanan hastane çivi çakılmadan öylece duruyor.

Nufusu 4 milyona doğru ilerleyen Bursa’nın, kendi havaalanı yerine İstanbul’dan uçması için her türlü lobi yapılıyor.

BURSA ÇANTADA KEKLİK GİBİ GÖRÜLMEMELİ

Her seçimde Bursa’yı çantada keklik görenler, bu nedenle Bursa’ya gerekli ilgili göstermiyor.

Diğer şehirlerde seçimleri kazanıyorlar, kaybetmemek için yatırımı oraya yapıyorlar, kaybediyorlar bu kez de geri kazanmak için yatırımı yine oralara yapıyorlar !

Bursa ise artan kalan ne varsa bana da düşer mi diye bekliyor.

BAŞ AKTÖRE FİGÜRAN MUAMELESİ YAPILAMAZ

Bursa tarihi, ekonomisi başta olmak üzere her alanda bu ülkede baş aktörlerden iken figüran muamelesi görüyor.

Futboldaki zihniyet yani üç kulübe odaklı anlayış, ülke yönetiminde de 2-3 şehre odaklı şekilde görülüyor.

Kimse kusura bakmasın Bursa öyle küçük, sıradan bir Anadolu şehri falan değil.

Ülkeye sağladığı ekonomi ile can damarı pozisyonunda. 

Böyle bir şehir bu muameleyi hak etmiyor.

Varsa yoksa İstanbul ve Ankara hizmet anlayışı kabul edilemez.

Artık bu durumu değiştirmenin zamanı çoktan geldi de geçiyor bile.

Bursa, bu topraklar için "Üvey evlat" değil, bu toprakların ilk çocuğudur ilk göz ağrısıdır.

Buna göre de muamele görmeyi bekler.

Ama şu zamana kadar geçen sürede gördük bu olmadı.

Demek ki bazı gerçekleri şehir olarak daha net anlatmamız gerekiyor.

Malum hak verilmez alınır. O yüzden o hakkı almak lazım.

Bunun içinde bu gündemi sürekli sıcak tutmalıyız.

Şayet daha güzel ve yaşanılabilir bir şehirde hayatımızı geçirmek istiyorsak tabii.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?