‘Atsaymış, tutsaymış, vursaymış, oynasaymış’ Bursaspor kazanırmış…
Ölme eşeğim ölme yonca bitecek!
Topla oynama yüzdesi ilk yarı 64-36, maç sonu ise 59-41 rakipten yana.
Adamların kaleyi bulan 9 şutundan ikisi gol olmuş, biri direkten yok olmuş, altısını
Çağlar tutmuş.
Bu arada Sehiç’de Erzurum kalesinde buz tutmuş!
Senin koca 90 dakikada kaleyi bulan ilk ve tek şutun Selçuk’un ayağından ağlarla buluşmuş!
Bu işte bir tuhaflık yok mu?
İbrahim Üzülmez’in dümene geçmesi sonrası tedavülden kalkan ‘geri pas-yan pas’ takıntısı görüyorum ki yeniden hortlamış.
Bursaspor’un son 4-5 maçtaki halini bilmesem, soracağım ‘arkadaş bu alet, geri vitese mi takılı kaldı?’
Topu alan Bursasporlu, hoooop geriye, gerideki daha da geriye ve neticede top mis gibi kaleciye!
Çağlar Şahin Akbaba yeniden Timsah’ın oyun kurucusu, liberosu ve de kalecisi kimliğine bürünmüş. Bütün takım arkadaşlarının aklı fikri topu, öncelikle Çağlar’a kazandırmakta! Rakip eksiltmeyi düşünen, çalım beceren, karşı kaleyi aklına getiren yok.
Çareyi Çağlar’da bulan çok!
Bu işte bir tuhaflık yok mu?
Tamam; Erzurum’daki mağlubiyete yana yakıla ağıtlar yakmanın bir âlemi yok… Timsah, üç gün içinde oynayacağı Altay ve Ümraniye maçlarını kazanarak kendini bir-iki tık yukarı fırlatır zirve sıcaklığı içinde kalır.
Anlatmak istediğimiz şu ki; bu pilav daha çok ‘su kaldırır’ ama artık ‘sululuk’ kaldırmaz!
Bu sevimsiz sözcüğü kullanmamın nedeni Yeşil Beyazlı futbolcuların yok yere gördüğü kartlar sonrası cezalı duruma düşmeleri.
Kartların çoğunluğu ikili mücadelede sert girmeden, gole giden rakibi indirmeden, kontrolsüz güç kullanmadan değil hakem kararlarına sözlü itirazdan.
Yani tribün diliyle ‘çene suyu çorbadan!’
Mesela 17 maçta gördüğü 9 sarı 1 kırmızının getirisiyle 12 negatif disiplin puanıyla 1. Lig ceza kürsüsünde bir numaraya yükselen Özer Hurmacı…
Adanademir karşılaşmasında ikinci sarıdan alması gereken cezanın bedeli bir maç tribünde oturmak.
Ancak siz hakemi soyunma odasına kadar kovalayıp koridorda sinkaflı sözlerle ve de fiziki olarak taciz ederseniz o ceza katlar işte böyle 5’e çıkar!
Bu işte bir tuhaflık yok mu?
