Evliya Çelebi tarafından 'sudan ibaret olduğu' ifade edilen bir şehirde su yönetimden sorumlu kurumun ehemmiyeti ortadadır. Üç milyonun üzerinde bir nüfusa sahip ve ülkemizin sanayi merkezi olan Bursa'nın su ihtiyacının karşılanması ciddi bir iştir.

Küresel iklim değişikliğinin tartışıldığı bir süreçteyiz ve bu kış kurak geçmektedir. Su tüketimi artarken su teminin de daha önce benzeri görülmemiş bir olumsuzluk yaşanmaktadır.
Şubat ayının ortasına gelinmişken, Bursa'ya kullanma suyu sağlayan Nilüfer ve Doğancı Barajlarındaki doluluk oranları kritik seviyelere düşmüştür.
BUSKİ rakamlarına bakıldığında 2019 Şubat ayında Doğancı Barajı'nda % 70 olan doluluk oranı bu yıl % 34, Nilüfer'de % 47 olan doluluk oranı bu yıl % 6'ya düşmüştür. Mayıs sonuna kadar karın erimesiyle bu iki baraja su geleceği bilinmektedir. Ancak bu durumun dahi genel tabloyu değiştirmeyeceği görülmektedir.
Önümüzdeki kışın da kurak geçmesi ihtimalinde seneye Bursa susuz kalacaktır. Bu noktada yeraltı kaynaklarına başvurulacağı tahmin edilmektedir. İhtiyaç duyulan su miktarının mevcut yer altı kaynaklarından sağlanması kolay olmayacaktır.
Neden mi? Suyun azalmasıyla sanayinin su temini için yer altı sularına talebi artacaktır.
Küresel iklim değişikliği kendini ispat etmeye başlayacaksa Bursa su temini ve su tüketimi açısından yeni adımlar almak durumundadır.
Bu yaz ayları su açısından stres testine tabi olunacaktır. Suyun önemini keşke yoksunluk noktasına ulaşmadan anlayabilsek...