USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Sabaha kadar...

22-09-2015

Eski Bursayı gezerken sokaklarda değil, huzurda yaşıyorsunuz hissi veriyor insana.
Osmanlı Döneminde iyi kötü bir mimari varmış diyorsunuz.
Ama özellikle Roma döneminde şehircilik ve mimari yapı, insanlığın boş zamanına denk gelmiş sanki. O binaları ve sarayları yaparken; öyle zannediyorum ki, o dönemde yaşayan çoğu insan yaptığı eserleri görmeye ömürleri yetmemiş.
Roma ve Bizans döneminden kalan yapıtlar, Osmanlı döneminden kalan camiler, türbeler
sonsuzluğa kadar yaşayacaklar diye düşünüyorum. 1970li yıllarda ise insanoğlu kaçak yapıyı ve gecekonduyu keşfediyor…
Kimin canı nerede isterse oraya ev yapılmaya başlamış ve Bursanın mahalleleri var olmuş.
Davutkadı, Teleferik, Sırameşeler, Bahar Mahallesi, Küçük Balıklı, Çarşamba Pazarı, Gazcılar almış başını gitmiş, içine girince kayboluyorsunuz. Kaldırım diye bir kavram yok, evden dışarı adımını attınız mı direkt trafiğe karışıyorsunuz.
Zaman zaman da ziyaret ederim, hani bir değişiklik var mı diye. Daha da kötü, çünkü otomobillerden sokakta yürümeye yer yok o otomobiller nasıl giriyor nasıl çıkıyor inan insanın aklı almıyor. Daha sonra Turgut Özal döneminde kooperatifçilik furyası başladı, yeni mahalleler türedi ve bunlardan Nülüfer, İhsaniye, Fethiye, Cumhuriyet mahalleleri en fazla 20 yıllık ama Fatih Sultan Mehmet Caddesinden başka paralel cadde yok, o cadde de kot farkından dolayı birbirine paralel değil. Diğer cadde ve sokaklar ise labirent mantığına göre yapılmış, 20 yıldır yaşıyorum daha çıkamadım. Tamam yüksek gelirim sayesinde elektrik tellerinin iz düşümüne binalar yapılmamış ve yeşillik kalmış. Yeşil alan oranı Bursaya göre fazla hepsi o kadar.
Ama hakkını yiyemem, Nilüfer İlçesinin hiç olmazsa kaldırımları var. Şimdi ise Balat diye revaçta bir mahalle oluştu, kaldırım yok inanamazsınız, yollar ise çok dar maalesef.
Hani planlamayı yapan yol ve kaldırımları bu muymuş dersiniz. Bakın şaka yapmıyorum, yeni cadde açılıyor, kaldırım bir metre ve caddeye paralel yeni inşaat başlamış. Apartmanın balkonunun iz düşümü yeni yapılan caddeye taşıyor!
Eğer NOSAB tarafından geçit kavşağına çıkacaksanız, yapılmakta olan onlarca site görürsünüz fakat geçit kavşağına çıkabilmek için otomobil kuyruğu NOSABtan başlıyor. Üstüne üstlük daha binalar ve sitelerde doluluk oranı yüzde on….
Ya mezarlıklarda ya oto yolların ve OSBlerin bitiminde başlayan 50 metrelik yasal yeşil alanlar da var. Şehrin ana caddelerine gelince kenarlara plastikten çiçekler, yeşillikler ve saksılar dikilmiş bu anlamda belediyelerin hakkını yemeyelim..
Hani yeşil Bursa diyorduk...
Yeniden yapılanan teleferikten Uludağa çıkarken kırmızı çatılara bile hasret kaldık, hepsi gri aternit veya yine gri renkli boyalı saç.
Gitmiş yeşil Bursa, gelmiş yerine gri Bursa…
Çocukluğumda Tophaneye çıkardım Bursayı seyretmeye.
Yeşillikler arasından kırmızı kiremitler açmakta olan gülleri ve gül bahçesini görürdünüz sanki…
Şehrin bitiş çizgisinde;
Yeşillikler denizi başlardı…
Uçsuz bucaksız devam ederdi karış tepelere kadar.
Doyamazdınız seyretmeye...
Asılında sevmem eskiyi anlatmaya taa ki…
Mecbur oluncaya kadar.
Fakat plansızlıklar konusunda
Anlatmaya başlasam...
Bursayı yazmaya…
Bitiremem...
Sabaha kadar…
BÜTÜN EKOHABER OKURLARININ VE
HERKESİN KURBAN BAYRAMINI YÜREKTEN KUTLARIM.
Saygılarımla...

EKOHABER

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?