USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Zeytin/zeytiyağı sektöründe, tartışmaya açık bir teşebbüs…

22-09-2015

Geçenlerde, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliğinin, zeytin ve zeytinyağı ithalatı için ilgili Bakanlıktan izin talebinde bulunduğunu, Marmarabirlik çatısı altında bir araya gelen, zeytin/zeytinyağı üretimi yapılan tüm ilçe Ziraat Odaları Başkanları, üreticileri temsil eden tüm Sivil Toplum Kuruluşları ve sektör temsilcilerinin ise, bu teşebbüsü büyük tepkiyle karşıladığını ve üreticiler adına bu tepkiyi kurumsallaştırma amaçlı bir dernek kurulmasını kararlaştırdıklarını okuduğumda, dünyadaki zeytinyağı pazarını ve de özellikle zeytinyağı tadını yeni öğrenmekte olan dev Çin pazarını bir vesile ile incelemiş, elde ettiğim bilgileri sizlerle paylaşmış olduğumu hatırladım, hemen tepki vermeden konuyu biraz daha derinlemesine araştırdım. İsterseniz önce, doğanın çok uzun ömürlü, Anadoluda hala canlı, 2000 yaşını aşmış olanı var, Kuzey Kıbrısta bin yaşında hala zeytin üreteni var, çok değerli zeytin varlığımıza tekrar göz atalım, Türkiye 145 milyon zeytin ağacı varlığı ile dünya zeytin ağacı varlığının %97sinin yerleştiği Akdeniz ülkeleri içinde, İspanya, İtalya ve Yunanistanın ardından dördüncü sırada yer alıyor.
145 milyon zeytin ağacımızın neredeyse %80i yamaç arazileri üzerine yerleşmişler, bunların 110 milyonu zeytin üretiyor, 35 milyonu ise meyve vermiyor. Her bir zeytin ağacından yılda ortalama 11,7 kg zeytin tanesi toplanıyor, ülke çapında elde edilen 1,3 milyon ton zeytinin 450 bin tonu yemeklik zeytin olarak soframıza geliyor, 850 bin tonu da zeytinyağı yapımı için yağhanelere gidiyor ve bunlardan 190 bin ton zeytinyağı elde ediliyor.
Akdeniz ülkelerindeki zeytin ve zeytinyağı üretimlerine göz atacak olursak, yılda 3,5 milyon ton zeytin ve 718 bin ton zeytinyağı ile İspanya başı çekiyor, ardından 2,2 milyon ton/ 450 bin ton ile İtalya, 1,8 milyon ton/430 bin ton ile Yunanistan geliyor, biz dördüncü sıradayız, arkamızdan 1,0milyon ton/170bin ton ile Tunus, 0.7milyon ton/110bin ton ile Suriye geliyor.
Bu ülkelerdeki yıllık kişi başı zeytinyağı tüketimlerine göz atarsak, bu defa 25 lt ile Yunanistan başı çekiyor, ardından 15 lt ile İspanya, 14 lt ile İtalya, 7 lt ile Suriye, 6 lt ile Tunus ve de 1,5 lt ile Türkiye geliyor.
Dünya Sağlık Örgütü, sağlıklı bir insan yaşamı için kişi başı zeytinyağı tüketiminin yılda 15 ltnin altına düşmemesi gerektiğini vurguluyor.
Dünyadaki zeytinyağı tüketim pazarının yılda 3 milyon ton büyüklüğe ulaştığı gözleniyor.
Bu pazarı besleyen ülkelere bakarsak, bu defa yılda 245 bin tonla İtalyanın ön sırada yer aldığı görülüyor, ardından 110 bin tonla İspanya, 82 bin tonla Tunus, 78 bin tonla Türkiye, 40 bin tonla Suriye ve de 10 bin tonla Yunanistan geliyor.
Bu arada dünya pazarının, zeytinyağının tadına yeni varan ve hızla büyüyen dev alıcıları oluşuyor, ABD, Çin, Japonya ve Rusya, ihracatçı ülkeler ise tüm güçleriyle bu pazarlara yerleşme savaşı veriyorlar.
Tüm bu verileri çıplak gözle değerlendirsek;
110 milyon adet zeytin üreten ağacımız yanında 35 milyon üretim dışı, yabani zeytinimiz var, gerek bunların aşılanması ile üretime sokulması, gerekse iklimin elverişli olduğu bölgelerde, makilik ve boş alanlarda, yeni zeytinliklerin oluşumu, ki İznik gölü yamaçlarında köylülerimiz bu uygulamayı yaptılar, bu gün zeytin üretiyorlar, bu varlığımızı katlayabilecektir.
Zeytinliklerimizde bu günün gelişen bilgi ve teknolojileri kullanılarak, budama, gübreleme, mümkün olan alanlarda sulama, hasat ve zirai mücadele yöntemleri uygulanarak kaliteli ve verimli ürün alma sağlanabilecektir.
Tüm bu bilgiler ışığında, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliğinin zeytinyağı ithali gibi kolay yolu seçeceklerine, üzerlerine düşen görevi doğru yapıp, dünya pazarında daha büyük bir pay kapma yolunda gayret göstermelerinin yerinde olacağı açıkça görülüyor.
Bir ihracatçı olarak ithalatın tek bir kabul edilebilir yönü olabilir, variller içinde ham zeytinyağı ithal edersiniz, işleyip, şişeleyip ihraç edersiniz, İtalyanın yaptığı gibi, hem siz kazanırsınız, hem de ülkemiz.
Tabii bu arada Ziraat odalarımıza, üniversitelerimize düşen önemli bir görev de, bu paha biçilmez varlığımızın verimliliğinin artırılması yolunda araştırma ve uygulama yöntemlerinin üreticilerimize öğretilmesi, uygulatılması oluyor…
Bu vesile ile sevgili okurlarımın
Kurban Bayramını kutlarım.

EKOHABER

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?