USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Mektup diplomasisi!

18-11-2019

Her ne kadar oyunun gidişatına yön veren isimler futbolcular gibi görünse de, orkestra şefi her zaman saha kenarındaki teknik direktördür. Hoca oyun içinde plana uymayan birisini görürse oyundaki 10 saniyelik duraklamadan bile faydalanarak oyuncuyu yanına çağırıp ona ne yapması gerektiğini anlatır…
Bursaspor Teknik Direktörü Yalçın Koşukavak kupadaki Bayburt maçında yaptığı gibi son Bolu deplasmanında da oyunda değişiklik yapmak için bir kâğıda yazdığı talimatları giren futbolcu aracılığıyla sahaya gönderdi. Futbolcular arasında elden ele dolaşan küçük ölçekteki mektupla bazı Yeşil Beyazlı oyuncuların yerleşimi dizilişi değişti.
Hani ‘Her yiğidin bir yoğurt yiyişi farklıdır’ derler ya; sevgili hocamızın öğrencilerine mesaj gönderme yöntemini anlayışla karşılamak mümkün de; kâğıdı sahada en uzun süreli okuyan Kaleci Çağlar’a ne diyelim?
Oyun içinde pozisyonu/mevkisi değişmeyen tek kişi kalecidir. Elle ya da ayakla uzun/kısa degaj uyarısı yapar ya da ‘oyunu şu oyuncuyla başlat’ gibisinden saha kenarından kalecinizi uyarabilirsiniz…
Türkiye'de not kâğıdı detayı, Roberto Mancini'nin Galatasaray'ı çalıştırdığı 2013-2014 sezonunda gündeme gelmişti.
İtalyan teknik adamın, taktiksel değişiklikleri oyuncularına kâğıtla ilettiği sezonda mutlu sona Fenerbahçe ulaşmış,  şampiyonluk kutlamalarında da, Sarı Lacivertli futbolcular ezeli rakiplerine ince bir gönderme yapmıştı. 
Kutlamalarda bir kâğıt elden ele dolaşmış, en sonunda kaleci Volkan üzerinde ‘şampiyon’ yazan o kâğıdı kameraya göstermişti!
Mancini’ye ‘neden bu yöntem’ diye sorulduğunda ‘Ben İngilizce biliyorum, ama oyuncularımın çoğu Türkçe konuşuyordu’ cevabını vermiş sorunu dil anlaşmazlığına bağlamıştı.
Keza Fenerbahçe’nin eski hocası Vitor Pereira Al-Ahli'yi çalıştırdığı dönemde de aynı yönteme başvurduğunu ancak olayın çarpıtıldığını itiraf etmişti…
Portekizli teknik adamın aklımda kaldığı kadar açıklaması özetle şöyleydi:
“Arabistan'da bir maç esnasında Brezilyalı bir oyuncuyu çağırdım ve ona kâğıdı verdim. Ertesi gün gazetelerde ‘Bu oyuncuyu öldür’ tarzında ifadeler yazdığım iddia edildi. Fantastik ve de korkunç şeyler yazıldı oysa ben sadece taktiği değiştirmiştim.’
Bu yazıyı neden mi yazdım?
Siyaset dünyasında malum ‘mektup diplomasisinin’ gündem başı olduğu bir süreçte Yalçın Koşukavak’ı şaka yollu ‘Aman hocam dikkat yanlış anlaşılma!’ uyarısında bulunayım istedim de ondan…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?