USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Yeni açılan balık sezonu ile oluşan beklentiler

08-09-2019

İnsanoğlunun hizmetine sunulmuş ve beslenmesinde geniş bir yer tutan canlı ve sucul kaynaklar ne yazık ki bitmez tükenmez bir hazine olarak denizlerimizde kalmıyorlar.  

Balıkçılık ile ilgili yöntemlerin balıkçılarımız tarafından iyi niyetle sarf ettiği efora rağmen maalesef ki sektör yıllarca sümen altı edilmiş sorunlarla boğuşuyor. 

Yasa dışı avcılık ile alakalı bütün yük Sahil Güvenlik Hizmetlerinin omuzlarında mesela. 

Hızlı bir şekilde onaylanması beklenen ‘’Deniz Koruculuğu’’ biriminin daha aktif bir çalışma ortaya koyması olasıdır. Çünkü sadece bu amaca hizmet edecektir. 

Böyle bir çalışma metodunun kayıt dışı avcılığı da bertaraf edeceği düşüncesi kuvvetleniyor zihinlerde. 

Balıkçılık denetçiliği, organizesi zor ve karmaşık alanlardandır. Çünkü engin denizler sorumluluk alanınızı teşkil ediyor. 

Ülkemizde balıkçılık sürdürülebilir yapı da değil. Balık tüketimi de istenilen oran da değil. 

Deniz kirliliği, aşırı avlanma, stok yetersizliği sektörün belini büküyor. 

Türkiye’de yaklaşık 40 bin kişi geçimini denizlerden kazanıyor. Bunlarının ailelerini de hesaba katarsak 300 bin kişi balıkçılıktan ekmek yiyor. 

Bunun ülke ekonomisine yansıması ise, 4,5 milyar lira. 

İhracata ise, 3,2 milyar lira gibi güçlü bir katkı payı var. Bu rakamlar balıkçılıkların ülke istihdamına ve ekonomisine verdiği desteği realite ediyor. 

Ulaşılan değerler ne kadar yüzleri güldürse de, önemli olanın çok balık değil, orantılı balık olması gerektiği gerçeğini akıllardan çıkarmamak gerek.

Bu bilincin yerleşmesi için kooperatiflere düşen büyük görevler var. Toplantı ve seminerler daha da sıklaştırılarak bu bilinç arttırılabilir.

Günümüz balıkçılığı ise gün geçtikçe tükeniyor. Kan kaybediyor.

Hem de mesleki anlamda al benisini yitiriyor. 

Ülkemizde deniz kirliliği alanında yaşanan sıkı denetimler, gemilere yüksek marj da kesilen cezalar, deniz temizliğine olan bakış açısını belli bir düzeye getirdi. 

Boğaz geçişlerinde gemi kazaları ile yaşanan çatışmalardan kaynaklı petrol ve türevi  kirlilikler artık daha sıkı bir denetime tabi. 

Ayrıca neredeyse her sahil şeridinde gezerken gördüğümüz deniz süpürge gemileri de yüzeysel temizlikler için artı niteliğinde. 

Deniz Yüzeyinin Petrol ve Türevlerinden bertarafı ile alakalı aldığım eğitimler ve yaptığım iş münasebetiyle ayrıca uzmanlık alanlarımdan olduğundan, rahatça irdeleyebilirim Deniz Kirliliğini ve kurtulma yöntemlerini. 

Denizlerin artık eskisi kadar rahat kirletilmediğini, insanlarda da belli bir çekincenin oluştuğunu gözlemliyorum. 

Bu gerçekten sevindirici bir gelişme. Denizlere – denizlerden gelen bu kirlilik unsurlarını nasıl başarıyla bertaraf ettiysek, karasal kaynaklı denize olan sızıntıların da önüne geçmeyi başarmalıyız. İkisi de olmazsa olmazlarımızdan çünkü. 

Diğer önem arz eden ve çözüm bekleyen konu ise, bu sektöre yıllarını vermiş, emekçi aktif deniz çalışanları.

Özellikle balıkçı gemisi çalışanlarının, insani yaşam standartlarının daha üst seviyelere taşınması ile alakalı denetimlerin hızlandırılması gerekli. Haftalar boyu, aylarca denizde kalıp SGK girişi olmayan deniz emekçilerimiz var. Bu işin devam edip sürdürülebilirliği ve gelecek nesillere aktarılabilirliği anlamında denizcilerimize hak ettikleri değerin iade edilmesi gerekiyor. Zincirin halkalarının bir bir doğru bir şekilde eklenmesi gerekiyor ki;  balıkçılığımız ayaklansın. Aksi halde, her geçen yıl kaygı verici bir kronolojik rapor ile elimize düşen değerlere baka kalırız. 

Geç olmadan gerekli düzenlemelerin ivedi bir şekilde yapılması tüm balıkçıların beklentisi.  

Soframıza lezzetlerin en güzelini getirmek için gecenin ayazını yiyen deniz insanlarının insani yaşam koşullarının dengelenmesi en büyük temennim. 

Devletimizin bu konuda hazırladığı yasa tasarıları heyecanla bekleniyor. 

Ve deniyor ki;  

Balıkçılık hobi değildir asla, 

Çünkü, hobiler boş zaman da yapılır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?