Ertuğrul Hoca ile başlayalım...
Hoca’nın kente camiaya sahiplenişinin önemini geldiğinde vurgulamıştım. Koltuğunda emaneten değil bizden biri olarak oturması çok önemli. Ancak o koltukta bundan önceki kadar güvenle oturmadığını bilmeli. Çünkü kendisine karşı çok büyük bir muhalif kesim var. Doğal olarak mevcut tabloda da muhalefetin sesi yükselmeye başladı.
Bursaspor Camiası’nın ne istediği belli. Koşan, ısıran, rakibi boğan kısacası rakibinin üzerine çöken bir takım istiyor. Bunu sadece Ertuğrul Sağlam’dan değil, her hocadan istedi bugüne kadar. Lig liderini yenen takımını sırf defansif oynadığı için veya Süper lige tekrar çıktığı şampiyonluk maçında yine defans yapıldığı için yuhalayan bir taraftar kitlesinin önünde oynuyorsunuz. Bunu idrak etmek ve ona göre davranmak gerekiyor. Kısacası yüzbinlerce Bursasporlu takımı cesaretli oynasın istiyor. Yüz binlerin görüşü değişmeyeceğine göre Hoca’nın camiaya uyması daha mantıklı. Sağlam geldiğinde “Hatalarımdan ders aldım” demişti. Ayrılmasına neden olan iki büyük hatası vardı. Kötü transferler ve kötü futbol. Hadi bu sene transfere çok fazla karışmadı; ama çıktığı maçlarda oynattığı futbol bu hatasında ısrar ettiğini gösteriyor. İşin özü camia hocaya değil, hoca camiaya uyarsa bir şeyler düzelmeye başlar. Geçen yıl kritik bütün maçları kaybeden ligde derece yapamayan, kupayı Bursa’da rakibine veren bir hoca, sırf iyi futbol oynattığı için sevildi bu şehirde.
Gelelim yönetim tarafına.
Yöneticiler ile ilgili pek sıkıntı yok. Ama Başkan Recep Bölükbaşı ile ilgili çok büyük eleştiriler var. Öncelikle elden kaçırılan futbolcular konusunda baş sorumlu olarak başkan görülüyor. Bu konuda “Onlar gitmeyi kafaya koymuştu, kim olsa tutamazdı” görüşüne sahip olanlar da var tabi ki. Bunun devamı olarak yapılan transferlerdeki plansızlık da açık net olarak ortada. Ne satarken, ne alırken ne de kadro yeniden inşa edilirken bilinçli hareket edilebildi. Sonuç da ortada. Yani takımın şuan ki halindeki sorumluğunun büyüğü Ertuğrul Hoca’da değil. Kimse tek başına ihaleyi ona yıkmaya kalkmamalı.
Çok önemli olan bir diğer konu da transferlerde harcanan paraların hesabının da camiaya bir an önce kalem kalem verilmesi. Aynı menajerle çalışılması, menajer ve imza paraları konusunda kafalardaki soru işaretleri acilen dağıtılmalı. Zira fısıltı gazetesi aldı başını gidiyor. Başkan ile bir diğer eleştiri konusu da TFF ile ilişkilerdeki tavrı. Başkan kendi camiasının her kesimine karşı günün moda tabiri ile ‘atarlı’ iken söz konusu federasyon olunca süt dökmüş kediye dönüyor. Bunun nedenini arayı bozmamak ve mali destek almak için diye açıklıyor da, bu davranış şekli ile bu kez kendi camiası ile arası bozuluyor. O daha mı iyi ? Daha öncede yazdım devletler gibi camialarında bir politikaları ve duruşları vardır. Koltuğa oturan kişiler bu politikaya uymaz ise sıkıntı çıkar ve çıkmaya başladı da zaten. Bursaspor’un hakkı yenirken, kulübün hakkını en başta savunması gerekenler sessiz kalırsa, bu kez taraftarın sesi önce o sessiz kalanlara karşı yükselir. Sözün özü Başkan ve Hoca şuan ki tabloda eleştirilerin hedefindeki isimler. Bu durumdan kurtulmak istiyorlarsa hal ve hareketleriyle acilen değişmeliler. Eğer değişmezler ise bu kez camia Onlar için “Değişmeliler” ! demeye başlayacak.
