USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Çiftlik mi altyapı tesisi mi?

28-06-2019

Çok övülen Bursaspor altyapısının ‘abartıldığını, verimli olamadığını, bugüne kadar gerçek anlamda bir yıldız yetiştiremediğini’ sürekli dile getiriyorum. Sadece ben değil başkaları da bunu dile getiriyor.

Bu konuda geçen yıl yazdığım bir Vakıfköy yazısından sonra o zamanki Koordinatör Faruk Korkmaz arayarak eleştirilerimin aksini iddia etmişti.

Ancak bizim yıllardır yaşadığımız tecrübeler ve duyduklarımız ortadaydı.

Son olarak yaptığım bir görüşme benimle aynı görüştekilerin haklılığını ortaya çıkardı.

Aslında o görüşmeden daha çok Vakıfköy’ün ortaya koyduğu ürünler bizi teyit ediyor zaten.

Bursaspor’da futbola başlayıp A takıma kadar yükselen, oradan Fenerbahçe ve sonrasında Karşıyaka’ya transfer olan Bursaspor'un eski önemli futbolcularında Haluk Erdem'in de oğlu, yani babadan da futbolcu olan Taygun Erdem’i birçoğunuz tanıyorsunuz.

Futbolu bıraktıktan sonra federasyonda alt yapılar ve alt yapı oyuncularının ve hocalarının yetiştirilmesi başta olmak üzere uzun yıllardır başarıyla çalışmalar yaptı. Bazı kulüplerde de bu alanda  görev aldı.

Bu işte başarılı olmuş Avrupa ülkelerinin yöntemlerini Türkiye’deki  uygulamalarına ön ayak oldu.

Kısa zaman önce kısa bir süre Vakıfköy'de de görev yaptı.

O Taygun Erdem sosyal medya hesabından Bursaspor altyapısındaki sorunlarla ilgili ciddi iddialar ve paylaşımlar yapamaya başlayınca kendisini aradım. 

Program veya röportaj teklifinde bulundum; ancak kendisi “Kimseyi zor durumda bırakmak istemiyorum" düşüncesiyle telefonda anlatmayı tercih etti. Konuşmamız yaklaşık 1 saat sürdü.

O anlattı ben dinledim. Kulaklarımıza gelen şeyleri şahidinden dinledikçe de üzüldüm. 

Ana hatlarıyla, isimleri gizli tutarak sizlere özet geçmek istiyorum.

Taygun Erdem’e Recep Bölükbaşı döneminde “Gel Bursaspor altyapısında birlikte çalışalım” teklifi yapılıyor.

Gayet doğru ve yerinde bir hamle. 

Bursa patentli, şehri bilen üstelik aradan geçen zamanda kendini geliştirmiş bir spor adamına altyapı sorumluğu vermek akıllıca bir hareket.

13 yıldır federasyonda görev yapan Taygun Erdem çok fazla düşünmüyor.

Fenerbahçe’den teklifler olmasına rağmen, altyapı imkanları daha iyi olan uzun yıllar formasını giydiği Bursaspor’u tercih ediyor.

Erdem gelir gelmez de Vakıfköy’ü gezerek eksikleri ve yapılması gerekenleri not ediyor.

Altyapı futbolcuları hakkında en ufak bir bilgi ve analiz bankasının olmadığını şaşkınlık içinde görüyor.

İlk olarak Analiz Merkezi sonrasında da Sağlık Merkezini hayata geçiriyor.

Bunları da Avrupa standartlarında yapıyor. Futbolcuların başlangıçtan itibaren gelişimlerini kayıt altına alıp gerekli sağlık testlerini sık sık yaptırıyor.

Bu arada sahaya da iniyor. İner inmez de altyapı hocalarının yetersizliklerini görüyor –ki bunu ben de sürekli vurgular ve başarısızlığın baş nedenlerinden biri olarak görürüm- Aralarında bazı eski takım arkadaşları da olan altyapı hocalarının kendilerini zerre geliştirmemiş olduklarını görüyor. 

Ayrıca oyuncuların gerekli gelişimi göstermeden A takıma gönderildiklerini de tespit ediyor.

O noktalarda liyakata bakılmadan sırf eski futbolcu, yani 'vefa olsun' diye veya birilerinin önermesiyle görevlendirmeler yapılınca normal aslında.

Erdem çok geçmeden sorunun sadece burada olmadığını da anlamaya başlıyor.

Yetersiz olan oğlunu futbolcu yapabilmek için her yolu deneyen Bursaspor yöneticisi ile yüzleşmesi çok uzun sürmüyor.

Aynı şekilde kulüp üzerinde etkili tanıdıkları olan birinin torunu için de aynı şeyleri yaptıkları da hepimizin kulağına gelmişti.

Konuyu bilen Bursaspor yetkililerinin kıllarını kıpırdatmamaları da onu daha da şaşırtıyor.

Bu yılların sorunu aslında.

Torpille, adam kayırmayla o kadar yatırımın ziyan olduğunu yıldızlar yerine vasat oyuncuların yetiştiğini yıllardır ifade ediyoruz.

Erdem çalışmalarına devam ederken alt yapıda çalışan bazı görevlilerin oraya uygun olmadıklarını hatta kabul edilmez davranışlar sergilediklerini tespit ediyor. Hatta bazı suçlar işleyenler olduklarını görüyor. O konuda da gerekli yerlere şikayetlerini iletiyor.

Bu arada Vakıfköy’de son zamanlarda yaşanan değişimler ile ilgili geniş haberler yapan bazı medya kuruluşlarının kendisinden tek kelime bahsetmediğini görüyor. Medya önüne çıkma meraklısı olmamasına rağmen bu durum enteresan geliyor. Çok geçmeden kasıtlı olduğunu da öğreniyor.

Taygun Hoca, şımartılmış bazı beyzadelerin suyuna gitmediği için onlarca üstünün çizildiğini öğreniyor.

Aslında bu da ilk kez olan bir şey değil.

Bursaspor’a teknik direktör olan George Hagi’nin ziyarete gitmedi diye üstünü çizen medya patronlarını bile görmüşken Taygun Hoca’nın başına gelene çok şaşırmadım açıkçası!

Çok geçmeden Taygun Erdem’in ayağı birileri tarafından kaydırılıyor ve görevine son veriliyor.

Hak etmiş aslında ! Öyle doğru düzgün iş yapacağım derken birilerinin tekerine çomak sokmaya kalkarsan ipini çekiverirler işte böyle !

Bu idealde ve hedefte başka genç antrenörlerin de olduğunu; ama onların da orada barınamadığını biliyoruz.

Taygun Erdem, Altınordu örneğini de veriyor. 

İzmir Kulübünün İstanbul’da dahi birçok şube açtığını binlerce futbolcuyu bünyesine alıp eğittiğini hem bu eğitimden hem de çıkan yıldızların satışından büyük paralar kazandığını ifade ederken, Bursaspor’un bunu başaramamasını büyük eksiklik olduğunu ifade ediyor.

Bunu başarmak için altyapının her alanına bilimsel metodlarla çalışan, liyakat sahibi kişilerin geçmesi gerektiğini söylüyor.

Çok daha ciddi bir iddiada bulunarak Yeşil Bursa'nın da bilerek düşürüldüğünü söylüyor. Bunun da sebeblerini açıklıyor. 

Yeşil Bursa konusunda kısa zaman önce Devrim Çetin'den dinlediklerimi hatırlıyor ve şaşırmıyorum.

Evet Taygun Hoca problemli kişileri, olayları ve yaşananları çok daha detaylı olarak isim isim anlattı; ama burada yazmamamı rica etti.

Bursaspor’a hizmet etmek isteyen, Vakıfköy’deki sorunları giderip  beklentileri karşılayacak hale getirmek isteyen Bursaspor yöneticileri kendisini arayıp sorabilir.

Hatta Başkan Mesut Mestan’ın yerinde olsam bu söylenenleri ihbar kabul eder ve Taygun Erdem’le hemen temasa geçerim. 

Çünkü içinde bulunduğu süreçte Vakıfköy’den gerekli desteğin gelmemesinin sıkıntısını en çok O yaşayacak.

Bu konuda bir şeyler yapması gereken hatta yapabilecek tek kişi şu an Başkan Mesut Mestan.

Aksi takdirde Vakıfköy bu mevcut durumu ile adeta bir çiftlik kıvamında ve bu haliyle verim beklemek hayal.

Eğer bu sorunlara müdahale edilmeyecekse yani çiftlik gibi kalacaksa futbolcu yetiştirmeye çalışmak yerine patates-soğan eksek kulübe daha fazla faydası olacaktır!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?