Çok garip bir sürecin içerisinden geçiyoruz. Son on yılda toplum olarak çok fazla zorlamayla karşı karşıya kaldık. İşin enteresanın bu zorlamaları benimsedik ve normal bir durummuş gibi kabullendik. Aman bir tatsızlık çıkmasın, aman kriz çıkmasın diye diye kaynar sudaki kurbağalar gibi uyuştuk.
Bugün seçim neticesini kabul etmeyerek yenilen pehlivan misali yeniden güreş tutmak isteyen bir yapı var karşımızda. Vatandaşın talimatına kulak asmayan, kendi istediği sonuca ulaşıncaya kadar maçı uzatacak bir hakem misali olan siyasiler hala gücü temsil ediyor.
Toplum da büyük bir istekle tüketmeye devam ediyor. Vatandaşın kredi kartlarına getirilen taksit sınırlamasını by-pass ettiği görülünce kamu otoritesi borçlanmanın önündeki tüm engelleri açmayı dile getirmeye başladı. Dolar isterse 5 TL olsun ucuz borçlanma imkanı devam ettiği sürece kriz ortamı oluşmayacaktır.
Bastırılmış bir TL faiziyle mevcut ekonomik iklim süregelecektir. Buradan kısa vadede ekonomik gelişmelerin önemli siyasi sonuçları olmayacağı görülmektedir.
Ülkenin önünde duran en önemli risk 1 Kasımda yenilenmesi düşünülen seçimin yapılamamasıdır.
Tüm siyasi analistler yenilenecek seçimlerin siyasi tabloyu değiştirmeyeceğini ifade etmektedir. Bu durumda hükümet kurmayıp seçime gitmenin ne anlamı vardır?
Yoksa tüm bunlar süreci zamana yayarak terör bahanesiyle seçimin uzun bir müddet yapılamaması için mi yapılıyor?
Türkiye, tarihinin en zor sürecinden geçmektedir. Seçimin yapılamaması en kötü senaryonun gerçekleşmesi demektir ve bu durumun sonuçlarını kestirmek söz konusu değildir.
Ülkemizde sağduyunun en kısa sürede hakim olmasını diliyoruz. Günün birinde kendi kendine sorun üreten bir toplum olmaktan mutlaka kurutulacağız.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
