Uzun bir süredir zihnimi kurcalayan şu ‘fikstür’ konusuna değinmek bugüne kısmetmiş…
Fikstür, otomatik takip esasıyla yapılandırıldığı için, bir sporseverin elinde…
İlk hafta fikstürü varsa, bütün bir sezonun fikstürüne de sahip demektir.
Bu fikstür algoritması hemen hemen dünyanın her yerinde uygulanıyor.
Almanya ve İspanya gibi büyük ligler de aynı yöntemi sahiplenmişler.
Numaraları ardışık olan kulüplerin fikstürde birbirlerini takip etmesi sayesinde…
Her takımın bir hafta iç, bir hafta dış sahada olması sağlanıyor temelde.
Bu yıl Bursaspor Antalya’yı, Galatasaray Ankaragücü’nü…
Fenerbahçe Malatya’yı, Beşiktaş ise Konya’yı takip ediyor mesela…
Sadece serbest fikstürü çeken Göztepe’nin programı matematiksel nedenle düzende gitmiyor.
Bu yüzden her takım Göztepe ile içeride karşılaştığı haftadan bir sonraki maçını da…
İç sahada oynuyor, yalnızca 1 numarayla 18 numaralı topu çekenler hariç...
İşin ilginç yanı; ne tesadüftür ki geçen sezon da Göztepe serbest fikstürün sahibiydi!
Serbest fikstür çeken ekibin diğerlerine göre ufak bir dezavantajı var.
Yani geçen sezon olduğu gibi bu sezon da yine Göztepe, ikinci yarıda takribi…
7 kez önceki hafta da içeride oynamış bir rakibe deplasmana gidiyorlar.
Takdir edersiniz ki, bir önceki müsabakayı evinde oynamış takım, ikinci iç saha maçına…
Daha moralli, motive ve bir seri yakalamak amacıyla çıkıyor.
Bunun bir dezavantaj teşkil ettiği, serbest fikstür çeken ekiplerin performansından da anlaşılabiliyor…
Şimdi dikkat!
2009’da serbest fikstürlü Konya, 2010’da Denizli küme düşmüş!
2013’te Mersin, 2104’te Eskişehir, 2015’te Kayseri, 2016’da Sivas’ın da kaderleri aynı!
İnanması güç ama gerçek…
Geçen sezon serbest fikstürün sahibi Göztepe bu istatistikleri terse yatırmıştı.
Bu yıl çekirge ikinciye sıçrar mı?
Ne dersiniz?
