Şehirdeki güvensizlik ve muhalefet, bozkırın ortasındaki Osmanlı Stadı’nda yeşil beyazlı tribünlere boşluklar olarak yansımıştı. Bu fırsatı değerlendiren Galatasaray tribünleri her anlamda üstünlüğü ele aldı. Gelenler elinden geleni yaptı. Ayaklarına sağlık diyelim.
Sahaya dönecek olursak Bursaspor lig öncesi en ciddi sınavına çıktı. Ertuğrul Sağlam sahaya dört yeni transfer Mert, Sivok, Erdem ve Jorquera’yı sürmüştü. Maçın özellikle ilk bölümlerinde yeşil beyazlılar oyunu rakip sahaya yıkmayı başardı; ancak tek forvet Bakambu’yu topla buluşturacak pas bağlantıları Galatasaray takımı savunmacıları tarafından hep kesildi. Özellikle Josue ve Jorquera bunu başarmak için sahadalardı; ancak olmadı.
Bursaspor’da Aziz Behiç en çok aksayan isim olarak dikkat çekerken, uzun zaman sonra sağ kanatta görev alan Ozan Tufan’dan da beklenen verim alınamadı. Bu oyuncunun kanatta olamayacağı çok açık. Gerçi kendisi görünüşe göre Bursaspor’un herhangi bir mevkisinde olmak istemiyor ya o ayrı konu.
Timsah’ta genel anlamda vasatı aşan Mert, Sivok ve Serdar Aziz’di. Tamamlanamayan transfer nedeniyle Ertuğrul Sağlam’ın hamle şansı azdı; ancak Aydın Karabulut’ta süre alsa iyi olurdu diye düşünüyor insan.
Bakambu sahadan çıkmak zorunda kalsa kulübede yerine girecek tek bir golcü olmaması transferin acilen tamamlanması gerektiğini gösteriyor. Bu mevkide Necid’den farkıl özelliklerde bir adama daha ihtiyaç var.
Acilen transfer diyoruz da böyle önemli maçları kaybettikten sonra yapılan transferler için de içimizden geçen yorum belli! Neyse Lig için gerekli sonuçta...
Cuenca kanattaki açığı kapatacaktır; ama defansif orta saha ve gol ortalaması yüksek bir forvet şart. Bu eksikleri giderildiği takdirde isim isim iyi bir kadroya sahip olunur. Bu isimleri doğru harmanlayıp, takım ruhu da aşılamak en önemlisi tabiki.
Maçın sonucunu ve kaybedilen kupayı değerlendirecek olursak, son beş yıldaiki Türkiye Kupası iki de süper kupa olmak üzere dört final maçına çıkan Bursaspor dün akşam oynadığı karşılaşma ile bu dört finalin hepsini kaybetmiş oldu.
3 Haziranın ardından sarı kırmızı konfetiler yine havalarda uçuştu. Adeta “Kaybedenler Kulübü” gibiyiz. Final maçları tecrübe gerektirir bu konuda İstanbul temsilcisi tabi ki çok daha tecrübeli; ama kupa kazanmadan da popülarite artmıyor, büyük takım kategorisine girilmiyor işte...
