USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Müftülüklere evlendirme yetkisi

12-02-2019

Cumhuriyet Halk Partisinden seçilen 125 Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi, Anayasa Mahkemesine başvurarak, 7039 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 22. maddesinin (2) numaralı fıkrasına '...dış temsilciliklere...' ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen '...il ve ilçe müftülüklerine...' ibaresinin Anayasa'nın 2., 10., 13., 20., 90., ve 136. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek aşağıdaki özet gerekçe ile iptallerine karar verilmesini talep etmişlerdir:
'Tamamen İslam dinine ait dini hizmetleri yürütmekle görevli olan müftülüklere evlendirme memurluğu yetkisi verilmesinin evlenme törenine dini bir nitelik kazandırdığı, sadece bir inanç grubu için evlenme törenine dini nitelik tanınmasının laiklik ilkesine aykırı olduğu, toplumdaki diğer inanç gruplarına böyle bir imkan tanınmamasının din ve vicdan özgürlüğü bakımından ayrımcılık oluşturduğu Lozan Anlaşmasının 43. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa Mahkemesi 6/12/2018 tarih, Esas 2017/180 ve Karar 2018/109 sayılı aldığı kararında, aşağıda özeti belirtilen farklı gerekçeler altında, Anayasa'ya aykırı olmadıklarına ve İptal taleplerinin reddine oybirliğiyle karar vermiştir;
'Yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde dava konusu kuralın evlilik işlemlerini gerçekleştirecek merciin belirlenmesine yönelik olduğu ve Türk Medeni Kanunu'nda düzenlenen evlilik hukuku hükümlerinde herhangi bir değişiklik öngörmediği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla anayasal bir kurum olan ve genel idare içinde faaliyette bulunan Diyanet İşleri Başkanlığının taşra teşkilatı olan il ve ilçe müftülüklerine evlendirme memurluğu yetkisi verilmesinin resmi evlilik işlemlerine dini bir nitelik kazandırması söz konusu değildir.
Türk Medeni Kanunu'nun 143. maddesinde ifade edilen 'evlenmenin dini töreni' ise toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından resmi evlilik işlemleri gerçekleştirildikten sonra ayrıca yapılmaktadır.
Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de objektif ve gerekli olduğu taktirde çoğunluk dininin mensuplarına farklı muamelenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırılık teşkil etmeyeceğini kabul etmektedir. Mahkemenin Büyük Dairesi Lautsi/İtalya davasında Hristiyanlığın sembollerinden olan çarmıha gerilmiş İsa figürünün sınıflarda asılı olmasının çoğunluk dini olan Hristiyanlığın okul ortamında baskın bir görünürlüğe sahip olması anlamına geldiğini kabul etmiştir.
Ancak Mahkeme bu durumun tek başına çoğulculuk ilkelerinden uzaklaşma ve ideoloji aşılama anlamına gelmediği sonucuna ulaşmıştır (B. No:30814/06, 18/3/2011, && 71,76).
Evliliğin hukuki sonuç doğurabilmesi için Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre resmi evlilik işlemlerinin gerçekleştirilmesi zorunlu olup bu konuda herhangi bir dini gruba ayrıcalık tanınmamaktadır. Diğer taraftan anılan Kanun'un 143. maddesinde ayırım gözetmeksizin bireylere, resmi evlilik işlemleri gerçekleştikten sonra kendi inançlarına göre dini tören yapma imkanı da sağlanmıştır. Dolayısıyla gerek resmi evlilik işlemleri gerekse de evlenmenin dini töreni bakımından farklı inanç grupları arasında herhangi bir ayırımcılık yapılması söz konusu değildir.
Gülen yüzlerin ağarması ve aydınlık geleceğiniz olması dileklerimizle saygılarımızı sunarız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?