Bursaspor’un durumu ortada. Bu durumun mimarları eleştiriyi de tepkiyi de sonuna kadar hak ediyor.
Ancak bu sıkıntılı yerden kurtulmak için her şeyi doğru yapmak şart.
Başta Başkan Ali Ay olmak üzere Bursaspor yönetimine mevcut şartlarda tepki verilmesi gayet doğal.
Böyle giderse bu tepkilerin artacağını da tahmin etmek zor değil.
Bu tepkiler “Görevi en kısa sürede bırakın” mesajı niteliğinde olacaktır.
Üç senedir aynı şey yaşanıyor.
Hatalara karşı eleştiri ve tepkiler erteledikçe, bu kez hata yapanlar da hatalarına devam etmede ve görevde kalmada da ısrar ediyor.
Yani yine iki ucu pis değnek misali kritik bir durumdayız.
Çünkü takıma yansıyacak olumsuz hava işleri daha da kötüye götürebilir.
Buradan tribünlere "Protesto edin veya etmeyin" diyecek değilim.
Bunun kararını taraftar kendi verecektir.
Ancak bu durum futbolculara mümkün olduğu kadar yansıtılmamalı.
Futbolcular üzerine oluşturulacak kaos ortamı her şeyi daha da sarpa sardırır.
Zaten kadronun kapasitesi belli. Hatta futbolcuların büyük çoğunluğu kapasitelerini zorluyor.
Tribünlerden onlara karşı gelecek olumsuzluklar zaten kısıtlı yetenekteki oyuncuların iyice ellerini ayaklarına dolaştırır..
Samet Aybaba da bu konuda zaten Beşiktaş maçı sonrası doğru bir uyarı yaptı.
Camia O’nun bu doğru uyarısını eminin dikkate alacaktır da, keşke O da kendisine yapılan doğru uyarıları dikkate almayı denese!
21 maçın sadece 4’ünü kazanabilmiş bir Hoca olarak artık birçok şeyi yanlış yaptığını idrak etmeli.
Bizim bildiğimiz genelde kazanan takım bozulmaz; ama Samet Aybaba kazanamayan takımı bozmuyor!
Bir türlü gol atamayan galibiyet ve alamayan bir takımın hücum hattında aynen ısrar etmenin izahı ve mantığı yok.
Samet Aybaba’ya herkes güvendi, destek oldu. Artık bu güven ve desteğin karşılığını vermeye başlamalı. Artık açıklamalarında ifade ettiği şeyleri hayata geçirmeli.
Taraftar haklı olarak barut fıçısı. Ama ifade ettiğim gibi bu oyuncu grubu ile ligi tamamlamak zorunda olunduğundan onların üzerine negatif bir baskı oluşmamalı.
Kalan maçlarda 15-16 puan civarı toplamak tehlikeyi savuşturur. Belki daha az puan da yetecektir; ama işi kış tutmak en akıllıcası yaz çıkarsa bahtımıza.
YÖNETİME DÜŞEN
Başkan Ali Ay’a ise bu süreçte düşen ise özellikle futbolcu ödemelerini kesinlikle aksatmamaktır.
Başkan'a düşen ve en az bu durum kadar önemli olan bir başka şey de mayıs ayının hemen başları için kongre kararı almaktır ve bunun açıklamasını da en kısa sürede yapmaktır.
Böylece camia da rahatlama olur, gergin hava da biraz olsun dağılır.
Şimdiden ilan edilecek kongre zamanı muhtemel başkan adayları içinde hazırlanma şansı doğurur.
Aslında’ başkan adayları’ falan istemiyorum kendi adıma.
Çünkü kapasitesiz, birilerinin gazıyla veya olmadık adaylar kötü niyetlerle de çıkabiliyor ortaya.
Camianın çoğunluğunun birleşeceği bir ismi ikna etmek en doğrusu.
Tabi ki bu ikna işine 'sadece kongre zamanları piyasaya çıkan' sözde kent dinamikleri karışmasın bu kez.
Ali Ay göreve devam edeceğinden, 3-4 sene sonraki planlarından falan bahsediyor; ama yok öyle bir şey.
Kimsenin artık tahammülü kalmadı.
Sportif, ekonomik, kurumsal, temsil, kalıcı gelir, kulüp varlıklarına sahip çıkma yani akla gelebilecek her alanda ‘aynı anda’ başarısız olabilen bir Başkan’ın daha fazla göreve devam etmemesi gerekiyor.
Bursaspor tarihine baktığımızda bu performansla bugüne kadar gelmesi bile akıl alır bir şey değil.
Bu kadar başarısız olup da göreve devam etme hakkı kimseye verilmedi bu güne kadar.
Ali Ay dahil kimse de bu hak yok aslında. Çünkü yüzbinlerce Bursasporlu sürekli üzülüyor.
İnsanlar ya stada gitmiyor, gidenlerin de ayakları geri geri gidiyor.
Bu konuda yönetim kurulundaki Bursasporlular da gerekeni yapıp Ali Ay’ı ikna etmeli.
Çünkü mevcut ve ileride oluşabilecek daha kötü durumların vebalini yöneticiler de yükleniyor.
Yönetimde çok iyi Bursasporlular var ve iyi niyetle de çalışıyorlar. Ama olmuyor, olmayacak.
O yüzden de Bursaspor’un önünü açmak için iyi birer Bursasporluya yakışır şekilde davranmak onlardan beklenen şeydir.
Bursaspor sevgisi koltuk sevgisinden önde gelenler bu şekilde hareket edecektir.
