USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Ne güzel bir gündü

18-12-2018

2010’daki şampiyonluğu başlangıcından kupanın kaldırıldığı ana kadar dolu dolu yaşamıştık.

İşte o şampiyonluğun temel taşlarından biri de İnönü’nüdeki Beşiktaş maçıydı.

İşte bugün o maçın yıldönümü.  

Biraz anıları tazeleyelim mi, ne dersiniz?

Soğuk bir kış günü medya ekibimiz ile Bursa’dan yola çıkmıştık.

İstanbul’a ulaştığımızda rüzgarla birlikte dondurucu bir soğuk ve hiç kesilmeyen bir yağmurla karşılaşmıştık.

Hava Bursa’dan da kötüydü.

Bursaspor taraftarına ise yine maç yasağı vardı.

Ama maç öncesi çekimler için İnönü çevresinde kameraman arkadaşımla birlikte turlarken sağdan soldan seslenen o kadar çok Bursasporluyla karşılaşmıştık ki, emin olun deplasman tribününe alsalar o tribün dolardı.

Hepsi de yasak nedeniyle kendilerini kamufle edip stada girdiler tabi ki.

Maç saati yaklaştıkça hava koşulları gittikçe sertleşiyordu ve Beşiktaş tribünleri de boş kalmıştı.

Adeta pirinç tarlası gibi su içindeki zeminde mücadele başlamıştı.

Her iki takımda gol arıyordu.

Ama sahneye ilk çıkan Kuş Avcısı Ozan İpek’in oluyor ve arka direkte buluştuğu topu Beşiktaş ağlarına gönderiyordu.

Golden sonra İstanbul ekibi yüklenirken Bursasporlu Sercan kaçırdığı inanılmaz gollerle saç baş yolduruyordu.

Nobre ve Bobo ile önce beraberliği yakalayıp sonra öne geçen Beşiktaş’ın tribünleri zafer şarkıları söylerken, 

Kumandan Ergiç  adeta “Hayırdır durun bakalım” diyor ve klasına yakışır bir şekilde topu kontrol edip harika bir golle Bursaspor’u yeniden umutlandırıyordu.

Son dakikalar heyecan içinde geçerken Ertuğrul Hoca Ömer’e "ileri git" diyor biz de tribünde ilk anda şaşırıp sonra ne yapmak istediğini anlıyorduk.

Hücum hattına giden Ömer gelen topu indiriyor,  Kiralık Katil Zapo, Kartal’ı avlıyordu.  

Zapo gol sonrası sevinciyle de Beşiktaş tribünlerini çıldırtıyordu.

Tüm Bursa’da tabi ki sevinçten çıldırıyordu.

Biz basın tribününde golleri kutlarken maç da bitiyordu.

Sevinçle ayağa kalkmak istediğimde dizlerimin maç öncesi ıslanan pantolonum ve karşıdan esen rüzgarla tutulduğunu farkediyor ve zorlukla; ama sevinçle basın odasına geçiyordum.

Bu arada Hakemin düdüğünü çalar çalmaz benim ve diğer arkadaşların telefonları çalmaya başlıyordu.

Soru aynıydı “Takım ne zaman dönecek?” 

Yüzlerce kişi arıyordu. 

 İnönü’ye alınmayan Bursasporlu taraftarlar, şampiyonluk yolunda büyük bir zafere imza atan takımlarını karşılamak istiyorlardı.

Basın odasında biz köşe yazılarımızı sevinçle yazarken, İstanbullu meslektaşlarımız da oldukça üzgündü.

Takımla birlikte stadtan ayrılırken binlerce Bursasporlu da kentten ayrılarak Yalova’ya doğru yola çıkmıştı bile.

Telefonlarımız hala susmuyordu. “Neredesiniz, ne zaman Topçular’a geleceksiniz?” sorularına durmadan cevap veriyorduk.  

Köprüden karşıya geçmiştik.Takım da Göztepe’de bir yerde yemek molası vermiş, biz de dışarıda araç içinde biran önce yemeğin bitmesini bekliyorduk.

Yemek sonrası hemen Eskihisar’a geçilip gemiye binildiğinde karşıda yanan meşaleleri görebiliyorduk. 

Otuz beş dakika süren yolculuk 35 saat gibi gelmişti.

Denizin üzerindeyken bile telefonlarımız susmuyor ve “Yaklaşan gemidesiniz değil mi?” diye sabırsızca soruyordu taraftarlar.

Kıyıya yanaşırken geminin çanı ve sireni adeta şampiyonluk için çalıyordu.

Ekipteki gazeteci arkadaşlarımız da tezahüratlara katılıyor “Bugün kendimizi tutmayacağız artık” diyorlardı.

İnanılmaz bir tablo vardı.

Eksi 5 derece soğuk ve gecenin 2’siydi ve binlerce Bursasporlu karşımızdaydı.

Aileler, küçücük çocuklar, babalar, gençler her kesimden Bursasporlu oradaydı.

Birçok kulübün stadında göremediği kalabalık vardı Topçular’da.

Meşaleler yanıyor, tezahüratlar yapılıyordu. Takım otobüsü ise inemiyordu gemiden.

Futbolcularla çekilen üçlüler, kutlamalar yıkılıyordu Yalova.

Tam o anlarda Bursasporlu taraftarların sevilen isimlerinden Fatih Öğreten’in

“Ben evlenirken bile bu kadar mutlu olmadım. Ne büyüğü ya! büyük burada”

Sözleri mikrofonlara yansırken, zihinlere kazınıyordu.

Herkesin duygularını harika ifade etmişti sevgili Fatih.

Ardından binlerce Bursasporlu kornalar eşliğinde konvoyla takımını şehre getiriyordu.

Tam 8 yıl önceydi ve unutulmaz bir geceydi.

Kısa zaman sonra Kadıköy’de de benzer bir zafer kazanılıyor ve yine binlerce Bursasporlu Yalova’ya takımını karşılamaya koşuyor aynı coşku yaşanıyordu.

Bu güzel maçların finali ise Mayıs ayında çok daha çok daha büyük bir zaferle taçlanıyordu.

Bursaspor şampiyon oluyordu.

Ne diyelim, en kısa zamanda tekrarını görmek dileğiyle…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?