USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bursaspor gündemi

02-07-2018

Bursaspor gündeminde geride bıraktığımız hafta bir göz atmak istiyorum.

 

Samet Hoca medyamızı ziyarete geldiğinde görüşlerini ve planlarını açıkladı.

Biz de buradan sizlere aktardık. Birçok okuyucu “Peki Siz ikna oldunuz mu, Samet Hoca başarabilecek mi?” şeklinde sorular yöneltti.

 

SAMET HOCA BAŞARIR MI?

Öncelikle ben Samet Hoca’nın mevcut ortamda doğru bir tercih olduğunu düşünüyorum.

Şöyle ki, fazla transfer yapma ihtimali olmayan Bursaspor’un altyapı desteğine her zamankinden fazla ihtiyacı var. Samet Hoca da o konunun piridir.

Zaten şimdiden bazı gençleri gözüne kestirmiş.

O konuda zaten çok kişi kendisine güveniyor. Ben de güveniyorum.

Transfere gelince. Zaten kulüpte tecrübeli futbol aklı ve futbol gözü yok. Samet Hoca dışında o konuda güvenecek pek kimse olmadığına göre tek güvenilecek isim de O.

Samet Aybaba’nın transferde isabet oranı da oldukça yüksek olduğu bilinir.

Takımın en iyisi bu sene artık yok. Dolayısıyla Bursaspor’un bu yıl hata yapma lüksü hiç yok.

Transfere ayrıldığı söylenen 5 buçuk milyon euro’luk bütçeyle doğru futbol aklı katkı sağlayacak isimler alabilir. Burada tüm sorumluluk kendi de ifade ettiği gibi Samet Hoca’da.

Diğer yandan hiç hesapta olmayan; ama alacakları ve farklı bahanelerle ayrılmak isteyen Titi ve Bostock gibi isimler de var. Yerleri dolmayacak oyucular değil.

Ama burada problem Bursaspor gibi bir kulübün bu duruma düşmesi.

Futbolcuların gelmeye can attığı bir kulüpten kaçmak isteyenler olması rencide edici.

 

BAŞKAN’IN AÇIKLAMALARI

Başkan Ali Ay’a seçimden 2 gün önce yaptığımız canlı yayında sormuştum.

“İki yıldır para sıkıntısı devam ediyor, çözemediniz. Seçilirseniz ne yapacaksınız?” demiştim.

O da “Hiçbir yerden bulmazsam yine ben veririm” cevabını vermişti.

Şimdi de “16,5 milyon Euro verdim bende de bitti” bitti diyor.

Bu rakamı verirken ‘kefaretini koyduğu kredileri de katmış’ sanırım.

Zira cebinden bugüne kadar verdiği rakamın yaklaşık 4 milyon Euro olduğunu biliyoruz.

Neyse rakamlar farklı ve büyük olsa da oraya takılmayalım

Buradaki esas nokta başkanın kongre öncesi söylediğiyle şimdi ki arasındaki farklılık.

O da “Seçim öncesi söylenenlerle seçim sonrası söylenenler farklı olur” diyen Başbakan Binali Yıldırım’ın taktiğini uygulamış anlaşılan.

Başkan Ay inançlı biridir.

Yakışmıyor gerçekten.

 

KÜÇÜLMEKLE OLMAZ

Diğer yandan Ali Başkan’ı yeniden aday olmaya iten kent dinamiklerinden zaten ses seda yok.

Bu şekilde devam ederlerse tepkileri almaya başlayacaklarını biliyorlardır umarım.

Ali Ay kulüp televizyonu ve amatör şubeler ile ilgili söylemlerde de bulundu.

Hatalı transferlere yılda 50-60 milyon heba eden bir kulübün kulüp markasına değer katan bu kalemlerde tasarrufa gitmekten bahsetmesi doğal olarak tepki çekiyor.

Farkındayız kulüp zor durumda. Personel bile bayramı maaşsız geçirdi, ki bu kabul edilebilir bir şey değil. Bazı futbolcular kaçacak yer arıyor. Bunların çaresi kulübü küçültmekle değil, kulübün sportif başarısını yükseltmekle olur.

Bir futbol kulübünün en önemli kriteri sportif başarıdır. O olmadan diğer yaptığınız çalışmalar sonuçsuz kalır. Bugün bir galibiyet neredeyse 3 aylık personel maaşı kadar kulübe para kazandırıyor.

Dolayısıyla birimleri kapatmayı değil, sportif başarıyı artırmaya yönelmek lazım.

 

KOMBİNELER

Kombine fiyatlarını olumlu buldum. Dolu stadın getirisi ucuz biletin farkını kat be kat kapatır.

Yalnız 1963 tribünü çalışması var. Protokolün altına konumlandırılmak isteniyor.

Lüks bir tribün olacak. Ekranlı koltuklar, hizmet falan üst seviye planlanıyor.

Kombinesinin de 4 bin TL olacağı söyleniyor.

Şimdiden söyleyeyim. Hayal kırıklığı olur. Bursaspor taraftarının profilini herkes biliyor. Başkan Ali Ay da biliyor. İşin içine ekstradan para girdi mi sonuç hep hüsran oluyor.

O rakamlarla kombine satmak mümkün değil Bursa’da. Hele ki ortada böyle bir takım varken.

 

BİR ANI

Bir başka konu da daha var. Onu da bir anımı aktararak ifade etmek istiyorum.

1999 yılıydı.

Recep Günay Başkandı. Bir önceki sene olduğu gibi kulüp yine küme düşme korkusu yaşamaya başlamıştı.

Takımı kurtaracak teknik direktör arayışı başladı. Ben de yine çalıştığım medya kuruluşunda Bursaspor’u takip ediyordum.

Telefonum çaldı karşımda Başkan Recep Günay.

Hiç uzatmadan “Tarık kimi getirelim kim kurtarır takımı sence?” dedi.

Ben de “Başkan şu şartlarda hava getirecek, coşku verecek bir hoca lazım.

Bazı hocaların kimyası bazı takımlara çok uyar bu konuda da Yılmaz Vural şu noktada en doğru isim” cevabını vermiştim.

Ertesi gün Çekirge Kervansaray’a davet edildik. Yılmaz Vural ile olan anlaşma “Bazı hocaların bazı takımlara kimyaları uyar bize de coşkulu bir hoca lazımdı” diyerek duyuruldu.

Gerçekten de Yılmaz Hoca Bursaspor’u kurtarmıştı.

Ama benim hafızamda Yılmaz Hoca göreve geldiği gün spor müdürümle yaşadığım diyalog hala durur.

Ben basın açıklaması sonrası medyama döndüğümde o zamanki spor müdürümün yüzünden düşen bin parça olduğunu gördüm. Hayırdır ne oldu? dememle Müdür “Yandık! Yılmaz Hoca karşı medyaya yakındır, onlara haberleri verir, bizim yüzümüze bakmaz” diye yakınmaya başladı.

Ben de her zamanki gibi mesleki değil, Bursasporluluk tarafından düşünerek “Valla müdür, bizi düşmekten kurtarsın da isterse onları bal kaymakla ağırlasın bizi de Vakıfköy’den bazuka ile kovalasın önemli değil” demiştim.

Camianın pek çok kesiminde olduğu gibi medyada da kendine yakın kişilerin kulüpte görev almasını isteyen bazı gazeteciler var. Aradan geçen zamanda değişen bir şey olmadığını görebiliyorum. 

Yine birilerinin altını oymaya çalışanlar var.

"Kulüp her şeyiyle elimizde olsun, küçük olsun bizim olsun" zihniyeti patronundan çalışanına kadar var. 

Bu değişmedikçe Bursaspor’un mevcut durumu da değişmez.

Akıllarını başlarına alarak bu işlerden vazgeçeceklerini umarak şimdilik bu kadar diyelim.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?