USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Erdem Çavuş

27-03-2018

Kadınların makyaj, kıyafet kuaför muhabbetleriyle erkeklerin spor ve askerlik sohbetleri bitmez.

Ben de müsaadenizle konuyu bir askerlik anımla anlatmak istiyorum.

Aydın Jandarma Çavuş Talimgahı’nda askeriz. Çavuşluk eğitiminin yanı sıra 70 günlük dönem bitimi yapılacak bölükler arası tabur koşusu ve atış yarışmasına hazırlanıyoruz.

Eğitimler sırasında tabur içerinde de Jandarma marşını da en gür şekilde söyleyerek diğer bölüklere gözdağı vermek de her bölüğün yapamaya çalıştığı şey.

Biri Karargah olmak üzere 5 bölük var. Bunların 4’ü eğitim için gelen biz acemilerden oluşuyor her biri 400 kişi.

Başlarında teğmenler, asteğmenler, astsubaylar, çavuşlar onbaşılar ve usta erler var.

Tabur koşusu için hedef, her bölüğün yani 400 kişinin 3700 metreyi 12 dakikada bitirebilmesi.

Astsubaylar, asteğmenler çavuşlar bizi buna hazırlıyorlar.

İlk denemeler başarısız. Bu arada marş söylerken sesimiz de diğer bölükler kadar da çıkmıyor.

Sürünme, ördek yürüyüşü gibi cezalar alıyoruz. Ama ilerleme yok.

Ek olarak çarşı izni cezası alıyoruz ki bu bizim için yıkım demek. Bu karar tebliğ edilince hepimiz çok üzülüyoruz. Zira bu bir asker için çok ağır.

Tam o anda ortaya 'Erdem' isimli bir çavuş çıkıyor ve komutanlara “Çarşıyı yasaklamayın asker çok bunaldı, söz veriyorum marşı da en gür biz söyleyeceğiz, koşuyu da başaracağız” diyor.

Üst rütbelilerin karşısında bizleri savunmak adına büyük bir duruş gösteriyor.

Azar işitiyor, “Başamazsanız sen ceza alırsın” da deniyor; ama duruşundan vazgeçmiyor.

“Hayır başaracağız” diyor.

Sonrasına yüksek bir yere çıkıp müthiş bir hitabetle bize bir konuşma yapıyor.

Söyledikleriyle bizi inanılmaz şekilde motive ediyor ve konuşmasının sonunda

“Şimdi koşu parkuruna doğru intikal edeceğiz ve marşımızla yeri göğü inleteceğiz söz mü?” diyor.

Hep bir ağızdan “Söz” diye karşılık veriliyor.

Üçe kadar sayıyor ve marşa başlıyoruz. Çevredeki diğer bölüklerin askerleri adeta yerlerinden zıplıyor.

Bademciklerimiz adeta ağzımızdan çıkacak. Nerdeyse üç bölüğün çıkardığı ses çıkıyor.

Koşu yerine varıyoruz. 12 dakikada tüm bölük koşuyu tamamlıyor.

O kadar teğmen, asteğmen ve astsubayın ceza vererek bile başaramadığını, sıradan bir çavuş, fedakarlığı, cesareti ve liderliği ile başarıyor.

Sonraki günlerde Jandarma marşını aynı şekilde söylemeye devam ediyoruz.

Tabur koşusu günü geldiğinde ben atış takımına seçildiğim için koşuya katılamıyorum sinirden ağlayacağım. 

Aslında gurur duyulacak bir şey. 400 kişi içinde en iyi atış yapan 10 kişi arasındayım; ama ben Erdem Çavuşla birlikte koşuda olmak istiyorum.

Bu mümkün olmuyor tabi ki.

Tabur koşusu yapılıyor bizim bölük başarıyor.

Atış takımında bizde attığımızı vuruyoruz.

Her iki yarışmadaki zaferimizi yine önde Erdem Çavuşla birlikte yeri göğü inleterek kutluyoruz.

Bizim gibi sıradan bir asker olan Tokatlı Erdem Çavuş’un müthiş liderliğiyle başlarda başarısız olan bölüğümüz tek vücut haline geliyor ve hedefi yakalıyor.

Savaşa götürseler Erdem çavuşla düşmanı silindir gibi ezecek durumdayız.

İşte topluluklar için bir liderin önemi.

Konuyu Bursaspor’a getirecek olursak işte şuan eksiklik duyulan konu da bu. Yani liderlik.

Şampiyonluk döneminde başkanından, hocasına, futbolculara kadar her kesimde çok iyi liderler vardı.

Şehri tek vücut yapmayı başarmışlardı.

Tabii ki en başta büyük lider İbrahim Yazıcı.

Her hamlesiyle, stratejileriyle, gösterdiği dik duruşlarla adeta liderlik dersi vermiş, bir şehri de peşine takmıştı.

O’nun sayesinde Bursaspor Camiası birlik olduğunda neler yapabileceğini dosta, düşmana gösterdi.

O birlik için de ifade ettiğim gibi herkesi birleştirebilecek gerçek bir lidere ihtiyacı var.

Bursaspor Camiası olarak öncelikli hedefimiz bu olmalı.

Sonrası zaten gelir.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?