USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Nargilemin marpucu

26-12-2017

En iyi köfte Bursa’da yapılır. 1 kilo dana döşe, 250 gram kilo kadar kuzu döş katarsın tuz soğan, iyice de yoğurursun, bir gece dinlendirirsin al sana İnegöl köfte. Kaba tarifi budur; ama öyle değil işte. Kullanılan malzemenin seçimi önemli. Dana dediysek, kuzu dediysek öyle her dana her kuzu ile olmuyor.

Bunu seçebilmek için tecrübe lazım, ustalık lazım, yetenek lazım, meslek aklı lazım, göz lazım.

Dükkana malzeme alma işini dükkanın muhasebecisine, kasiyerine falan bırakırsan ne kıvamı tutar ne lezzeti. Tatsız tuzsuz bir şey çıkar ortaya zarar edersin, sonra cebinden para vermek zorunda kalırsın.

Zarar etmek istemiyorsan o zararlar nedeniyle elini cebine atmak istemiyorsan eti ustaya aldıracaksın, başka işlerden anlayanlara değil.

Yanlış anlamayın Tarık Usta’yla yemek tarifleri diye bir programa falan başlamadım. Bizim kulüpteki yanlışı bir de böyle anlatmak istedim o kadar.

Başka bir deyişle fabrikana makina alırken seçimi nasıl yemekhanecine, finansçına, ya da emlakçına bırakmıyorsan kulübe futbolcu alırken de bırakmayacaksın.

Bursaspor’un transferinde iki büyük hata yapılıyor.

Birincisi futbol gözü ve aklı olmadığı için kötü oyuncular seçiliyor.

İkincisi ise yapılan sözleşmelerde futbolcunun isteklerine göre kulübün çıkarlarına tamamen ters maddelere imza atılıyor.

İlk maddeye dönelim…

Bursaspor kesinlikle kötü futbolcular transfer ediliyor. Öyle ki bunların arasında futbolculuğu tartışılır isimler dahi var.

Bakın sürdürülebilir başarıyı yakalamış takımlar hiçbir zaman yanlış transfer yapmaz, kötü oyucu almazlar. Aldıkları her isim kalitelidir. İçlerinden çok azı uyum sorunu yaşar o kadar.

Bursaspor resmen kötü oyuncular alıyor. Yani uyum sorunu falan değil bu.

Stadyum önünden kazayla geçmiş birinin bile anlayabileceği derecede kötü oyuncular transfer ediliyor Bursaspor’a.

Neden?

İşte yazdığımız sebepten.

Futbol aklı, gözü olmayan; ama olduğunu zanneden ve başkana böyle empoze eden kişiler transfer yapıyor.

Sonuç ortada. Ali Başkan kulübe 50 milyon TL verdi. Ama döneminde 100 milyon TL’lik transfer yanlışı yapıldı. Geçtiğimiz hafta tek tek isimleri ve rakamları yazmıştım. Tarkan Öge’de daha da detaylandırarak bu konuyu çok güzel işledi yazısında.

Değerli Başkan 50 milyon verdi; ama o 50 milyonu kendi transfer hataları yüzünden verdi.

Bunu idrak etmesi gerekiyor.

Sürekli hata yapanlara güvenen sürekli hata yapıyor demektir.

Bu yüzden artık hatalarda ısrar etmeyip bu işi uzmanına yani iyi bir sportif direktöre bırakması gerekiyor.

Transferdeki ikinci büyük yanlış ise yapılan sözleşmeler.

Ne olduğu ne vereceği belli olmayan topçulara başka kulüplerden aldıklarının 2-3 katı yüksek rakamlarla uzun süreli mukaveleler imzalatılıyor.

Ya bir futbolcu Anadolu’dan Bursaspor gibi marka bir kulübe geliyorsa daha az ücret alması lazım 2-3 kat fazla değil.

Anadolu’nun her anlamda en güzel imkanlarına sahip ve en popüler, hayalleri süsleyen kulübüne gelen adama neden daha fazla ücret ödenir?

Mantık dışı bu.  İşte burada da tecrübe ve işi bilmek gerekiyor.

“İyi çıkarsa elden kaçırmayalım uzun süreli sözleşme yapalım” diyerek veya futbolcunun dayatmasıyla yapılan 3 yıllık sözleşmeler Bursaspor’a bir iki istisna hariç hep zarar verdi. Bu yüzden genç de olsa iki yıldan fazla sözleşme yapmamak lazım

Küçük bir peşinat, maç başı anlaşma ve başarıya göre artan kazanç odaklı futbolcuyla el sıkışılmalı.

Bunu kabul etmeyen futbolcunun zaten niyeti iyi değildir. O yüzden almayacaksın arkadaş almayacaksın.

En sıcak örneğini yeni yaşadık. Geldiği günden beri tek resmi maç oynamayan bir futbolcu müsveddesi, bir asgari ücretlinin 196 yıl boyunca çalışarak kazanabileceği parayı cebine indirdi gitti.

İyileşmeye çalışmak yerine Özlüce’de semirdikçe semiren, alacağı beleş milyonların kutlamasını da yine Özlüce’de nargilenin marpucu höpürdeterek yapan bir futbol dolandırıcısına kulübün 3 milyon 300 bin lirasını kaptırdık.

Kimse “sözleşmesi var almak hakkı” falan demesin. İyileşmek için çaba göstermek yerine neler yaptığı ortada. İstanbul gecelerine hiç girmedim daha!

Sözleşme varsa ahlak diye de bir şey var.

O tek değil. O’nun gibi sakatlık bahanesinin arkasına saklanıp kulübün paralarını cebe indiren daha çok uyanık! var.

İşte böyle kötü niyetliler için kulübün haklarını koruyacak adam gibi sözleşmeler yapılmalı.

Yoksa o nargilelerin marpucunu gelen giden üfler, hesabı da camia olarak biz ödemeye devam ederiz.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?