Geçtiğimiz yıl içerisinde piyasada yaşanan kilitlenme ' tulumbada su kalmadı ' sözüyle açıklanmıştı. Tulumbaya su taşımak için Kredi Garanti Fonu ( KGF ) devreye sokulmuştu. Ancak bu enstrüman devreye sokulurken normalin dışına çıkılarak bankaların bu mecrada vereceği kredilerin tamamı devletin garantisi altına alınmıştı. Sonuç olarak, Türkiye iktisadi tarihinin en büyük kredi genişlemesinin 4-5 ay içerisinde gerçekleştiğine şahit olduk. Yaklaşık 270 Milyar TL kredi, devlet hazinesinin garantisiyle talep edenlere kullandırıldı. Bu kredilerin kullanılmasında herhangi bir teminatın istenmediği biliniyor. Yaklaşık % 15 faizle kullandırılan bu kaynak, bugün bakıldığında ( oluşan enflasyon ve faiz mertebesi ) neredeyse bedava para haline gelmiş durumdadır. Bu sayede hükümet tarafından alınan tedbirle o an kilitlenen piyasa rahatlatılmış oldu. Durumun ciddiyetinin bizzat Başbakan tarafından ' 30 bin işletme batacaktı ' sözüyle açıklandığını hatırlıyoruz.Bugüne geldiğimizde kalkınma rakamları çok pozitif bir ortama işaret etse de iş hayatı içerisindekilerin pek mutlu olmadığı bilinmektedir. TL' nin değer kaybından ve AB ve ABD piyasalarının olumlu ortamından dolayı ihracatçının durumu fena değildir. Ancak iç piyasaya mal ve hizmet satan işletmelerin durumunda çok ciddi kötüleşmeler mevcuttur. KGF öncesi hissedilmeye başlanan ortamın kendini iyiden iyiye hissettirdiği görülmektedir. İşletmeler kapanmamak için pedalları çevirmeye gayret etmekte ancak parasal problemlerden ne yapacağını şaşırmış durumdadır. Maliyet artışlarını satış fiyatlarına yansıtılamadığı ortamda insanlar alacağının peşine düşmüş vaziyettedir.
Gün geçtikçe derinleşen bu tablo için bir şeyler yapılmadığı takdirde, korkarız iç piyasaya çalışan KOBİ' lerin çoğu uzun olmayan bir sürede faaliyetlerini sonlandırmak zorunda kalacaktır.
Reel sektörün acil bir desteğe ihtiyacı vardır, yetkililer vakit kaybetmeden bir şeyler yapmak durumundadır.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
